bugün

sözlük yazarlarının her sabah dünya ve türkiye için yazacağı, siyasi, ekonomik içerikli yazılardır.
Degerli sozluk yazarlarinin bu baslik altina yazabilecegi koseyazilaridir.
Edit: sol koseye yaz kardesim.
hangi köşeye yazıyoruz sorusunu sordurur.
An itibariyle canlandırılması gereken başlıktır. Her yazar istediği gibi köşe yazısı yazabilir. Böylece hem yazmak hem de okumak için güzel bir ortam oluşur.
suskunluğumuzla konuşma vakti gelmiştir. yazdıklarımızla, çizdiklerimizle varız. içimizdekileri ölümsüzleştirecek eylemlere tutunuyoruz. çünkü konuştuğumuzda değerimiz ve verdiğimiz değerler anlaşılmayacak. çizdiklerimiz sanatsal eserlerin yanından geçemese bile, içindeki emek onu anlamlı kılmaya yetecektir. hele de hedef "alamadan", kendimizce yazdıklarımızla yetineceğiz. ama yazacaklarımızın ikinci ele gitmemesi, eylemimize değer katacaktır. gurur bazen kötü bir şeydir. içindekileri hep frenler, birinci ağızdan konuşamazsın. bazen de yazıp, çizdiklerimize tarih koyunca ve saklayınca kendimizle gurur duyarız. bu yüzden gurur bazen iyi bir şeydir.

yalan dünyada, oyunu kuralına göre oynamak gerekir. kendimizi kandırmakta becerikli olmalıyız. onu görmeden günümüzün güzel geçeceğine inanmak istemeyiz. bir bakışından, bir tebessümünden gönlümüzü sevindiririz. gözlerimizi güldürürüz. onun etrafımızdaki varlığı monotona bağlayan hislerimize geçici devrimler yapar.

geçici devrimleri kalıcı devrimlere çevirmek bize düşmektedir. ama bunu hararetli konuşarak yaparsak isyan edebiliriz. değer verdiğimiz şeyleri anlık olarak istemeden incitebiliriz. onun bize bakışında kalıcı hasarlar bırakabiliriz. bu yüzden yavaş yavaş, kendimizi yontarak hareket etmeliyiz. emeğimizle, sakinliğimizle, özürlerimizle ve özlemlerimizle var olmalıyız. zamana bırakarak yolumuzun daha iyi şekilleneceğine inanmalıyız. yani "sessiz devrim" yapmalıyız. insanların zamanla bize ve eylemlerimize itibar edeceği şeylerle "kalıcı devrim" gerçekleşebilir. herkesin gönlünde devrimin gerçekleşmesi dlieğiyle.
bırak imkansız kalsın. bırakalım da kuşlar uçmaya devam etsin. bırakalım da hayat çalıkuşlarına güzel olsun. keşke o kuşların son sığınağı dallar değil de biz olabilsek. biz ki o kuşun gelmesi için içimizi yuva yapmışız. içimizdeki fırtınalar o yuvayı dağıtmasın diye dilimizi bağlamışız. bu yüzden sustuklarımızla var olmak istiyoruz. ama ne yazık ki pek mümkün olmuyor. sen birilerinin gözünde yoksun ve iyice yok olmaya devam ediyorsun. bir süre sonra öyle yok olmak istiyorsun ki, yokluğun belki birilerinin gözünde bir anlam ifade eder diye düşünüyorsun.

ama kuşlar anlamaz ki. konuşşan içindeki rüzgar şiddetli olacak, çevrendekileri bile incitecek ve sana küstürecek. ve gelmesini beklediğin kuşun bir daha hiç gelmemek üzere başka dallara göç edecek. çalıkuşunun dallarını kırmak istiyorsun ve kırdığın için yuvana gelme olanağı kalmıyor. bu sefer bulutlu gözlerimiz konuşsun istiyoruz. gözlerimiz çok şiddetli baksa bir şimşek gibi çalıkuşunun dallarına zarar verecek. ağlasak bu sefer de o bulutlardan yağmurlar yağacak dallara.

değer verdiklerimize gökyüzümüzü paylaşmak istiyoruz. ama çalıkuşunun buna cesareti hiçbir zaman olamayacak. bu yüzden mavilerimizi denize yansıtıyoruz, içimizdekileri denizin derinliklerine atıyoruz. kuşun denizin içine giremeyeceğini bile bile...