bugün

hazırlamam gereken bir yazı metni var.okumam gereken kitaplar.dinlemem gereken müzikler.ulaşmak istediğim bir adam.ama ben her zamanki gibi ışığı söndürüp yorganın altına girip kafamdan atmaya çalışarak erteliyorum.
Sıkıldım çıkıyorum şimdi evet şimdi çıkıcam ve uyuycam. Offfff çok sıkılıyorum.
Bazen aileme acıyorum.
Bazen onlardan nefret ediyorum.
Patronuma yarın hastayım gelemeyeceğim dedim sırf işe gitmemek için. iyice üşengeç oldum bu aralar, pazartesileri hiç sevemedim bir türlü.
Hayatta birinin samimiyetinin zor günde anlasilacagi soylenirdi hep. O kadar dogruymus ki bu. Aklinin bes karis havada oldugunu dusundugum insan bile benim yanimda oldu. Resmen amaan o ne anlar ki dedigim insan bu laflarimi yedirdi bana. Fakat her zaman yanindayim diyen bir cok kisi sozlukte tanimadigim yazarlar bile dedigi halde basin sagolsun bile demedi. Sanirim bu da benim icin bir sinavdi. Gecti fakat daha bitmedi.
dilin kemiği yok.
aradığım mutluluğu çok net bir şekilde söylüyorum; playstation 4'te buldum. tavsiye ederim.
Şu an nefreti kalbimden kovmaya çalışıyorum fakat basaramıyorum. Bu vakitte hala uyuyamamıs olamamın sebebi de bu. Hissettiğim nefretle ve bunun altında eziliyor olmanın sıkıntısıyla baş başayım.
Bazen zamanın geçmesini istemediğim anlar yaşıyorum, sadece tek bir kişi ile zamanı durdurmak isterdim, zamanı ve insanları durdurup dünyayı keşfetmek isterdim, sevmediğim insanları çöpe atabilmek isterdim, ama tek bir kişi daha benimle olsun. Fazla bir şey istemiyorum. itiraf sayılabilir bu evet.
Yüzüm abartmıyorum sanki tüp patlamışta ben son dakika kaçmışım gibi. Öyle yandım işte sözlük.
Bir karanlık var ki adeta karadelik misali çekim kuvveti var. Çekimine karşı koymaya çalışıyorum ama gücüm tükenmek üzere. Biraz daha yaklaşsam karanlığın sonu gözükecek. Benim için yararlı mı zararlı mı olur bilemiyorum. Çünkü bu karanlığın bir sahibi var.
karakteri orospu insanlar tanıyorum. allah topunun belasını versin. yatacak yerleri yok amk.
şimdi atıyorum üç kişi var, bunlar arkadaş. x, y ve z olsunlar. bir süre sonra x ve y çok abuk bir nedenden tartışıyor diyelim.
z, x'in tarafını tutuyor ve x ve z; y ile kesinlikle konuşmuyor.
bir süre sonra z ve x de bir o kadar abuk bir nedenden tartışıyor ve z orospu çocuğu bu sefer x ile bağlantısını koparıp y ile arkadaşlığına devam ediyor.

ha işte o z'nin amına koyayım. yemin ederim yatacak yeri yok. ikiyüzlü orospu çocuğu.

arkadaşlık falan önemli değil yahu, öyle insanların arkadaşlığı olmaz olsun. fakat benim takıldığım şey, insanlar nasıl bu kadar ikiyüzlü olabilir ki?
sen aylarca bir insanın arkasından ağzına geleni söyle, sonra canım cicim ayağına yat. insan karşısındakinin yüzüne bakamaz be. ben bakamam şahsen.

evlenseniz çocuğunuz olacak yaşlardasınız, şu yaptıklarınıza bakın yahu.
itiraf ediyorum , itirafım yok.
ağız dolusu küfretmek gibisi yok.
cumartesi akşamı eve gidiyorum .selam , aleykümselam , hoş geldin ,hoş bulduk faslından sonra çocuklara aldığım 2 çikolatayı veriyorum .
çocuk dediklerim biri 22 diğeri 14 yaşında .
alışmışlardır her akşam mutlaka onlara birşey alırım .çikolata ,kır pidesi ,lahmacun , hamburger vs .onların teşekkürleri ve boynuma sarılmaları her şeye değiyor . hanım
_ bey bana birşey yokmu dedi
_ hatun bu akşam sana birşey getirmedim , ama canın çektiyse söz sana yarın bir kutu alırım ,
_ şaka yapıyorsun ,yaş pastayı nereye koydun .?
_ hayda hatun yaş pastada nerden çıktı arasaydın getirirdim .
_ ben aradımmı ne kıymeti var sen düşünecektin .
içime ateş düştü . hayır alacağımda hafta sonu olduğu için köydeyiz , pastane of ta of 10 kilometre git gel zor .
_ hatun söz sana yarın en büyüğünden pasta alacağım , ama pasta her zaman aldığımız şey değil , doğum günlerinde ,kandillerde ,falan alıyoruz bugun öyle bir durum yok diye almadım .
_ bugün ne ? bugün ne oldu ?
_allah allah birşey olmadı dün 1 mayıstı çok şükür kazasız belasız atlattık .
ulan jeton düşmüyor .kendi kendime hatun böyle üstelemez diyorum ,birşryi atladık ama ne , hatun
_ bir güldemi getrmedin
deyince jeton düştü .ula 25 .evlilik yıldönümünü unutmuşum .işmi şimdi 24 yılı hatırlr 25. yılı unut , hayır bide buna sevgililer gününde of tan zonguldağa çiçekçi arayıp çiçek göndermiş adamım .
zor bela ikna ettim .ceza olarak bütün aileyi kebapçıya götüreceğim .
yine hastalandım ve bu sefer doktora gitmek istemiyorum. neyime güveniyorum bilmiyorum, zaman geçtikçe daha kötü olur, ama sürekli bir bahaneyle gitmiyorum.
http://skepticmindd.blogs...015/05/dream-odyssey.html
mükemeliyetçilik gibi pis bir huyum var, bu iyi birşey değil arkadaşlar, herşey harika olsun derken herşey boka sarmaya başlıyor, insan her üstlendiği sıfatı layıkıyla taşıyamaz, bunun farkına varmam geç olsa da vardım ama hala 'nalet' üstüme yapıştı, değiştiremiyorum kendimi..

başladığınız her iş 100 e ulaşmak zorunda değil, yol bile bunu istemez senin sona varmana gerek olmayan yolların var, birileri bunu bana empoze etmeli nolur yardım edin lan.
dışarıda güneş var insan sesleri var. ama ben bu güzelim havada ders çalışıyorum bu nasıl bir zulümdür acaba. el ele gezen çiftler please....
az önce belirsiz süreli ilişki sözleşmesi ile sevgili olduğum kızdan ayrıldım. ben ayrılınca mutlu olurum sanıyordum lakin acayip mutsuzum ulan sözlük.

haftalardır sadece tartışıyorduk, incikten sebeplerle hem de çıkartıyordu tartışmayı ki ben tartışmayı sevmeyen özellikle kaçan bi adamımdır.

neyse, nihayetinde onun da dediği gibi "ben ne zaman yapacağını bekliyordum zaten" cevabının doğruluğuna lüzum yok. çok sürüncemede bıraktım ayrılmak istemediğim için.

fakat zorlamanın sevimsiz bir şey olduğu ortaya çıkarak ilişkim yine patladı.

sevdiğimden midir alıştığımdan mı bilmiyorum lakin, bir süre dost ihtiyacı duyan bir adam olarak devam edeceğim hayatıma sanırım.

bu yaştan sonra zorlamak da onun hayatına zarardı zaten hem di mi sözlük?

oyalıyormuş gibi falan.

benden adam olacak da ben görücem hıammuğa.
küçükken çevrenin kalabalık olmasını güce bağlardım, ne kadar dost,eş,akraba,arkadaş çoksa o kadar güçlü olacağımı hissederdim. bir yere kadar çoktu bunlar ama sonradan anladım ki güç değil çoğu baş ağrısıymış, yavaş yavaş eledim en fazla 2 dost bıraktım yanımda, bir de kitaplar.
karşı apartmanda benim okuldan ama farklı bölümden bir kız oturuyor ailesiyle. hiçbir şekilde yanlış anlaşılmamak için perdeyi bile açmıyorum doğru düzgün çünkü aynı mesafedeyiz odalarımız karşı karşıya. okulda ya da sokakta karşılaştığımızda sadece merhaba merhaba o kadar, zaten daha fazlasını da istemiyorum mahallede laf olur söz olur huzursuzluk çıkmasın diye.

neyse geçen gün erkek arkadaşlarla oturuyoruz dedim bak şu kız benim komşu falan, arkadaş ne dese beğenirsiniz:

"x mi, kanka yollu o ya. bizim bölümden bile yazmadığı kalmadı" arkadaş elektronik müh kızın bölüm bambaşka yani. ben evi cezaevine çevirdim doğru düzgün perde açmıyorum uygunsuz görmesinler yanlış anlaşılmasın diye kız yolluymuş ya la. *
Serviste uyumaya bayiliyorum.

Ama inince mala baglamaya hayir.
hayattan memnun değilim. hiçbir zaman da memnun olmadım. pesimist ve mazoşist bir karaktere sahibim.

en sevdiğim filozof Arthur Schopenhauer. bu adamın hayat ve kadınlar hakkında söylediklerini tamamen doğru buluyorum. en sevdiğim yazar ise hakan günday. hayata bakış açısı, karakterlerinin manyaklığı ve mazoşistliği beni benden alıyor.

hayatı taktiklerle yaşayan biriyim. kendimi, kendi ellerimle ördüğüm duvarlara hapsettim. bana karşı olası atak durumlarında engel olamadığım savunma mekanizmam giriyor devreye. tek bir kelime edip olaydan direk soyutluyorum kendimi ve bu konuda gelen eleştiriyi asla ve asla dinlemiyorum. çoğu şeye radikal bir pencereden bakıyorum. kesin yargı ve kurallarım var. örneğin bana göre çay demlemenin bile bir kuralı vardır. hayatı, koyduğum kurallar çerçevesinde yaşarım.

siyaseti ve siyasetçileri sevmem. hemen hemen hepsinden iğreniyorum. her zaman devletin başında bir politikacı yerine asker kökenli birinin olmasını isterim. bana göre asker kökenli kişiler gerekli eğitimi fazlasıyla alıyor ve bir onura, haysiyete sahip oluyor. aralarda bir kaç çürük çıkabilir. önemi yok. geneli böyledir. türkiye'de türkçe dışında başka bir dilin kullanılmasına tamamen karşıyım. chpli ya da mhpli değilim. türküm ve türkçüyüm sadece. eğer bana imkan verilse önce apoyu asarım ve kürtlerin mitingler yapmasını, kalabalık bir şekilde toplanmasını beklerim. sonra ise o kalabalığa bombalar yağdırırım. böyle temizlerim pkkyı ve terörü yurdumda.

otoriter biriyim. evde, sokakta, arkadaş ortamımda, aşkta. sevilen ve sayılan biri olduğum içim sözüm geçer. aşkta da kurallarım vardır. karşı cinsin bu kurallara uymasını beklerim. uymayanlara ise hemen yol veririm. kadınları tamamen çözdüğüme inanıyorum. genelde ilgili, romantik bir adam değilim. öyle bir adam olmayı istemezdim. hangi kadına kötü ve otoriter davramsam hepsi kapımda kul köpek olmuştur. belki bu yüzden değilim. birazda şanslı doğanlardanım. gittiğim her mekanda kızların ilgisini çekerim. belki de bu rahatlık sayesinde böyleyim.

sinir hastasıyım. acıma duygum çok az. sinir hastası bir babanın sinirli bir oğluyum. hayatım kavgalarda geçti. üniversiteye geldiğim zaman duruldum sadece. ama yinede geçmişin günahları ara sıra yokluyor. babam güneydoğu gazisi. psikolojisini askerde bozmuş. anlatır bazen vurulduğu anı. gözünün önünde ölen arkadaşlarından bahseder. çektikleri sıkıntılardan. kürt köylerinde yapılan hainliklerden. haliyle küçüklükten beri beni de bir kürt düşmanı olarak yetiştirdi. her zaman tek bir öğüt verirdi ''hiçbir zaman bir kürde güvenme!'' çoğu zaman haklı çıktı.

son iki yılım berbat geçti. bir kıza aşıktım, babası mafyaydı. mafya kelimesi biraz abartı kaçabilir şöyle diyeyim; babası taşşaklı bir adamdı. bende korkusuzdum. 5 katlı apartmanları vardı. 5. kat ise tek bir oda ve balkondu, dayalı döşeli. bazı günler bir altta katta babasının olduğunu bildiğim halde ve kaçacak bir yerim olmamasına rağmen riske girer kızla beraber uyurdum sabahın ilk ışıklarına kadar. sonra terkederdim apartmanı. bir zaman yakalandım. tokatlandım. tehdit edildim. ama vazgeçmedim kızdan. sonra kız benden ayrıldı. 1 ay sonra başka biriyle ilişkiye başladı. o gün ben sevgiden soğudum. sonra inancım kayboldu. güvenim kayboldu. hiçbir kıza güvenemedim. hiçbir zaman tamamen sevemedim. buna rağmen çok sevildim.

8 yıllık gitaristim. gitarı kendi kendime öğrendim. ondan önce 6 ay bağlama çalmıştım. çok iyi olduğumu hiçbir zaman iddaa etmem ama kendimi tatmin edecek kadar çalarım gitarı. rock müziğe aşığım. pop müzikten ise tiksinirim. nerede demet akalın, hande yener gibi yeteneksizleri görsem okkalı bir küfür çıkar ağzımdan.

yazmayı severim. aforizmalar yaratmaya bayılırım. bir zaman kitap yazmak istiyordum. sonra bir gün d&r'a gidince vazgeçtim. en çok satanlarda ahmet batman diye bir yazar vardı. ve onun berbat, edebiyat düşmanı kitapları. yazarlıktan iyi para kazanabilmem için benimde onun kadar basit ve yoksun yazmam gerekiyordu. istediğim gibi yazamazdım. burası türkiye'ydi. facebookta bile uzun bir durum yazınca bir kaç kişi dışında kimse okumuyordu. üstelik benim uzun ve zor cümlelerim sürekli kitap, kahve ve bacak fotoğrafı çeken kızlar tarafından instagramda paylaşılmayacaktı. onlar için aşk yazmam gerekiyordu. ama ben tekrara düşmek istemiyordum. vazgeçtim yazmaktan.
güncel Önemli Başlıklar