bugün

sadece yarım saat dışarı çıktım bugün. hafta içi çalışmanın verdiği yorgunluğun üstüne bir de gezi yordu. zaten hep yorgunum. bekleme odası, muhsin bey, köksüz ve kıskanmak izledim. beynim yanıyor yine düşünmekten. skeç yazmadım daha. insanları güldürürken ben batıyorum iyice.
çoğu kişi gıpta ediyor hayatıma ya ben elimdekilerin değerini bilmiyorum ya da onlar çok aptal. sermayem, hayal gücüm o da, çalışmakla tükeniyor. yeni bir senaryo yazıyorum, yarıladım ama kimsenin haberi yok yazın filme alırım ya da almam keyfime kalmış. her istediğimi yapmanın keyfini yaşıyorum. ama sevdiceğim beni bu halde görseydi sever miydi bilemiyorum, o varken kimseye kafamı çevirip bakmadım, ama şimdi tek derdim zevk almak, koyup geçmek.
Sözlükteki tüm dostlarım çekti, gitti.. Nedensiz... Birkaçı kaldı sadece... Suç bende sanırım; hepsinin birden yok olması etrafımdan..
ilkokul aşkımı hala unutamayıp karşıma çıksa evleneceğimi düşünüyorum, 10 yıl önce yaptığım çıkma teklifinin cevabını da almış olurum bu sebeple.
yoruldum. çevremdekilere hep gülümsüyorum sürekli insanlara yardım etme , onları mutlu etme çabası içindeyim ama mutlu değilim. Herkese tavsiyelerde bulunuyorum ama kendime söz geçiremiyorum. Hayatım kötüye gidiyor. Sürekli ters gidiyor her şey. içten bir kahkaha atmayalı uzun zaman oldu. Sanırım evde fazlalılığım. Belki yazımı okuyanlara komik gelecek ama abimi daha çok seviyor annem. Benden sürekli şikayet ediyor. Benim fikrimi almadan sürekli abimin dediğini yapıyor. Ona ayrımcılık yapıyorsun diyorum cevap veremiyor. Hayır yapmıyorum olur mu öyle şey? Diyemiyor. Ben bana sarılmıyorsun öpmüyorsun diyorum çocuk gibisin diyor. çocuklukla ne alakası var ki? Abime sarılmak istediğinde o istemiyor seni öpmüyor. Ben istiyorum. Bana neden böyle şefkat göstermiyorsun? sınavlarım olmasa ve bir işe sahip olsam başka bir şehire taşınsam çok mutlu olurum. Ben artık bu evde kalmak istemiyorum. Kendi hayatımı kurmak istiyorum. Sürekli sinir olduğum şeyleri yapıyorsun. Geleceğim hakkında konuşma sınavlarımın konusunu açma bunalıyorum diyorum ısrarla bu konuları açıyorsun. Evden kurtulmak için icra müdürlüğü sınavına giricem. Neden? Yaşadığım şehirde görev yapamayacağımı bildiğim için , kendime başka şehirde hayat kurabileceğim için. 21 yaşındayım ve sizden ayrı bir ev düşünüyorum. Hayattan bunaldım. Herkesten uzakta olmak istiyorum. Bunların sebebi sizsiniz. Sizin yüzünüzden 20 yaşında antidepresan kullanmaya başladım. Ve gittiğim doktor 3 antidepresan verdi. 1 tane bile değil. şimdi yine kullanmayı düşünüyorum ama sizin yüzünüzden hayatımı sersem şekilde ve uyuyarak geçirmek istemiyorum ! çaresizim. Sizin yüzünüzden..
sigaraya başladım, gizlediğimden dolayı da tedirginim.
midye tava denilen şeyin, midye dolmadan farklı olduğunu öğreneli 2 gün oluyor sözlük. düşünsene, midye tava diye bir şey varmış. midye tavasız geçen yıllarıma mı yanayım, bu yaşımda öğrendiğime mi yanayım bilemedim. üstelik limonlu bile güzel. *
aklımda bazı şeyler var ve unutmadan herhangi bir sözlükte yazmak istemem, beni buraya sürükledi. buraya ne kadar tahammül ederim, bilemiyorum. bok gibi bir ortam, aptal saptal başlıklar. itiraf etmek hiç işime gelmiyor ama son yazdığım yeri mumla aratacak gibi görünüyor.
finaller başlıyor. adamın götünden kan alıyorlar sözlük kan, ah bir bilsen..
bugün uzun zamandır süphelendiğim, kabul etmekte de bir o kadar zorlandığım birşeyin farkına vardım. ben mutlu değilim. bunu kendime anlatabilmek, içimdeki ikinci ben'in farkına varmasını sağlamak zor oldu. aramızda geçen diyalog şu şekildeydi.

ben neden mutsuzum? o da ne demek, mutluyum baksana gülüyorum, ben mutluyum, eğleniyorum, yanaklarıma baksana gamzelerim var benim nasıl mutsuz olabilirim ki? yalnız değilim dostlarım var, ailem var, mutluyum ben, biraz durgunum sadece hepsi o, yok yok mutluyum yani mutluydum. belki de kabul etmem gerek. evet mutsuzdun uzun süredir. peki neden?

ben kendiminkini buldum dostlar hayata kendimi o kadar çok kapatmışım ki o kadar çok kısıtlamışım ki kendimi, arkama dönüm bakmaya bile fırsatım olmamış. sistemin içine o kadar çok girmişimki yıllarca, aldığım bir eşyanın beni mutlu edebileceğini sanmışım. halbuki ben hiç mutlu olamamışım sadece avutmuşum kendimi ben bunlarla mutluyum ihtiyacım yok ki benim başkalarına. ahh işte işler hiç de öyle değilmiş dostlar ben mutluymuşumda sahtedenmiş gülmelerim. bunun farkına vardım. hergün metroyu kullanırım kulağımda müziğim kimseye bakmam kimseyle ilgilenmem anlıyacağınız kendi dünyamda kaybolmuş gitmişim kendimle tartışır olmuşum, içime kapanmışım. kaybolup gitmişim kalabalığın içinde, sizin içinizde
Çocuklar benden çok korkuyor sözlük. Yolda bir çocuk beni görünce korkarak bakıyor ben de inadına dik dik gözlerinin içine bakıyorum yanımdan uzaklaşana kadar annesinin bacağına koala gibi yapışıyor garibim.
Esra Seni unutamıyorum seni seviyorum gel artık en azından ercan ne yapıyosun de ....
dalgınlıkta zirve yaptım bugün. ters yön tabelasını görüp, girmem gereken sokağa bir arkasındaki sokaktan dolanarak girdim. halbuki araç kullanmıyordum, yayandım.
Kafalar yine trilyon sozluk. 12. Kattan atlamak istiyorum fena halde isyanlardayim.
görmeyelim bazı şeyleri diye yaratılmamış mı, göz kapaklarımız?

saat henüz 22.00 noktasına varmamışken, bu saatlerde uyuyanları ilginç bulan şahsım,

güzide melodiler eşliğinde, sırra kadem basıyorum.

öyle uykum varki ulu, gizemli çağrışımlar yapıyorum.

mesai bitti ve frappuccino işe yaramadı, personelim dağılabilir.

Estatic fear - chapter III & gülce duru, can gox - my woman playlist'i eşliğinde uyuyorum.

yeryüzüne mesajım ; kendimi sansürlemektense, yıldız olmak, yağmura, toprağa rüzgara karışmayı diliyorum, bilim kurgu, fantastik dramatik, trajik öğelerle arınmak istiyorum,

eğim beni hızlandırsın lakin, ne merhametim bitsin, ne hırsım.

doğmamış çocuğuma mesajım ise ; bak evlat, aslan oğlum, minik kızım, sırf seninle daha çok vakit geçirebileyim diye,

ben bugün daha çok çalışıyorum.

sevgiler.
finaller çok çok.hayat çok çok.her şey çok çok zor mmk.
ilk defa kendi kararimi verdim galiba.

ne kimseyi dinleyecegim ne de fikrimi degistirmeyi planliyorum.
aslinda gurur duymam lazim, ilk defa fikir almadan bir is yapiyorum..
Hayatım boyunca her zaman düzenli insanlardan nefret ettim. Düzenden de nefret ettim. "Düzenli" kelimesini barındıran tüm eylemlerden koşarak kaçtım. Televizyonun altındaki alfabetik olarak sıralanmış ansiklopedilerin yerini her zaman değiştirdim, dershane öğretmenlerimin verdiği ders çalışma programlarını dershane sınırlarından çıkar çıkmaz yırttım. Hiçbir zaman düzenli ders çalışmadım. Kışın gördüğüm düzgün ve özenilerek yapılan kardan adamları deforme etmeden yoluma devam etmedim. Sorumluluklardan da her zaman nefret ettim. Düzenli olduğu için ve karşılıklı sorumluluk barındırdığı için insan ilişkilerine girmekten kaçındım. Bütün ilişkilerimde de beceriksiz oldum her şeyi elime yüzüme bulaştırdım. Sorumluluklardan kurtulur kurtulmaz da bütün düzenlerimi alt üst ettim. Önce uyku alışkanlığımı değiştirdim. Herkesin ayakta olduğu, birbiriyle buluştuğu, alışveriş yaptığı saatlerde osura osura uyumaktan müthiş haz aldım. Gecenin bir yarısı kimsenin olmadığı sokaklarda açık market ararken lambaları kapalı evlerin arasında bir başıma yürüdüm. Herkesin uyuduğu saatlerde uyanık olmaktan müthiş haz aldım. Hayalleri olan ve bunları gerçekleştirmeye çalışan insanlardan her zaman korktum. Bir insanın ileride olacakları belirlemeye çalışmasından, tanrıyı oynamaya çalışmasından oldum olası iğrenmişimdir. Üniversitesini bitirip, babasının işyerinde çalışıp, şu anki nişanlısıyla evlenecek çocukların geleceklerine duydukları müthiş güveni hisseder hissetmez kendimi çivili bir kafesteymişim ve kafes duvarları üzerime üzerime geliyormuş gibi de hissetmeye başlıyorum. Belirli bir geleceğin varolmasındansa hiçbir geleceğin olmaması daha makul geliyor bana. Belki de varolmaktan tiksiniyorumdur. Bu yüzden de varolan her şeyin varolma çabalarından tiksinmişimdir belki de bu yüzden insanlardan nefret ediyorumdur. Ama son bir yıldır tanıdık yüzlerden gelen aynı öneri her zaman içimi kemiriyor; "Okulunu bitir KPSS'ye gir devlette çalış ohh rahat". Benim gibi tek mutluluk kaynağı kaos ve hiçlik olan bir insana nasıl olur da "Devlette çalış" derler? Daha da önemlisi buna karşı çıkınca neden "Özele girersen sikerler seni orada" diyorlar? Neden düzene duyulan özlem insanların düşünme algoritmasını özel ve devlet olarak iki seçenekle sınırlandırmış? Neden düzenin dışında da bir şeyler ve mutluluk olacağını kabullenemiyorlar? Binlerce yıllık evrimin muhteşem buluşu olan insan neden hayatını maaş, sigorta ve kredi çekip ev almak üzerine şekillendirmiş?
Güvendiğiniz her insan adam olmuyor be sözlük. Hep bir ihanet, hep bir arkadan bıçaklama. Lafa gelince kara gün dostu herkes ama.
Bazı insanlar misafir odası gibi lan. Dışarıdan bakınca "Vay amk çok kral birine benziyor" diyorsunuz biraz tanıyınca da "piiüyy hiçbir numarası yokmuş lan" diyorsunuz.
malum bir kişi benim zorum olarak gördüğüm, yanındayken nirvaya ulaşıyordum hiç olmadığım benliğime kavuşuyordum. kendimi kabul ettirdim sanıyordum, sanıyordum sadece benim sanıyordum ama benim değilmiş. hala hunharca sevdiğim kız evet. halk dilinde benim yaptığıma kendini kaptırmış deniyor ama içten içe beslenen aşk'tan sevgiden kimsenin bir haberi yok herkesin tuzu kuru tabi. hayal kurarsın, evleneceğim kadın dersin sadece kendi hayallerimi kurarım kimse ortak olmadı daha bilmiyorum kendimce hala umutlarım var yanılıyor da olabilirim. her zorluğun bir kolayı olduğunu düşünüyorum. benim zorluğum sensin kolayım sen ol. bu aralar kafamda kurguladığım bir olay benim zorun diğer herkesin kolayı yanlış mı düşünüyorum galiba bilmiyorum. yazdığım günlüklerde hep sen varsın bir insanın her şeyi olurmusun oluyor işte sen benim her şeyimsin. rabbim sonumuzu hayırlı kılsın tek diyebileceğim bu bu aralar. günlüğümden bahsettim size her hangi bir gün ki yazdığımı paylaşayım sizde bilin nasıl sevdiğimi.

16 mayıs cuma
ona o kadar alıştım ki onsuzluğu düşünemiyorum bile. sensizliği düşününce sevdiğim kalbime acıların en beterini hissediyorum. beni bırakma olur mu. senle çok iyi bir gelecek hayal ettim sevdiğim, aynı yastığa baş koymayı her şeyi beraber yapmayı hayal ettim her saniyemi biz olarak hayal ettim. derler ya hep unutursun aşk her zaman vardır. her aşk aynı değil bence ya ben hiç hayatımda böyle hissetmedim daha o mutluluğu o heyecanı tarif edilemez bunlar sevdiğim. yazdığım günlüğümün her satırında sen varsın. eğer beni bırakırsan çok yalnız kalacağım acılar içinde boğulup her gece hasretinle yatıp, her sabah kokunu burnumda hissederek uyanacağım. ne olur beni anla kabullen beni hisset aşkım. her şeyinle bana gel. önce rabbime yalvarıyorum sonra da sana. rabbimden seni her gün bizi kavuştur diye dua ediyorum. seni görünce yanımda rabbime şükür ediyorum bugünde yanımda diye. 17 18 gün kaldı beraber olacağımız önümüzde. biliyorum gerçekler acıdır. istanbul'a gidince mesafe koyacağını tam anlamıyla ambargo yapacağını tahmin edebiliyorum. ama yapma aramıza o kalın duvarları örmeye devam etme. pamuk ipliğine bağlıyız diyordun benim düşüncem en kalın ipliğe bağlıyız. kader derler ya hani ayırırda birleştir de diye 2 yıldır hep yanında olmak istiyorum hep seni istiyorum. bana bir sürü engel çıkardı rabbim sevgililerin konuştukların oldu. ama hiç biri ile yapamadın hep bana bir yol göründü. sonunda o yol keşişti beraber olduk. sonunda ne oldu nazara geldik göze geldik. rabbimiz bizi bir sınava tabi tuttu ilk sınavdan kaldık. ikinci bir şansı her insan, her ilişki hak eder ne olur yarim bize bir şans daha ver. kafanda sadece bana ve rabbime yer ayır. kalbinde de öyle. seni her ne pahasına sevecek olan bir adamım seni seviyorum ne olur anla.
sözlükte baya baya yalnızlık çekiyorum. entry lerim desen oy almıyor, he bazen evet ama o da 1-2 oy. 1 mesaj atan arkadaş da kayıplarda. kaldık böyle.
kadınların ilgisini çekmek için yüzük takmayı düşündüğüm zamanlar oluyor.
başka şeyler yazmak için geldim, kendimi yine kemalistlerle dalga geçerken buluyorum. huylu huyundan vazgeçmez lafı ne kadar doğru bazen.
yeni mikrofon aldım çok mutluyum.
coverımı dinlemek isteyenler gelsin:
https://soundcloud.com/co...williams-feel-vocal-cover
vokalleri fazla açmışım galiba. kısınca da yok oluyorlar buna bi çare bulmak lazım. arası yok mu bunun.
Cebimdeki son parayla tekelde soft kalmaması sebebiyle camel black aldım. Şuan ettiğim küfürleri toplayıp beste yapsam 4 albümlük bir diskografim olur.