bugün

Sırf tadını merak ettiğim için zorla mandalina marmelatı aldırdım eve. Yedim, tadı eh işte ilk başta çok çok tatlı sonra acı bir tat geliyor kabuğundan dolayı. Açıkcası beğenmedim ama söyleyemiyorum. Evdekiler laf etmesin diye bişey de diyemiyorum her sorduklarında her sabah bir kaşık yiyorum diyorum lakin demem o ki ne yiyebiliyorum ne dökebiliyorum çöpe. Ama Böyle giderse kaşık kaşık çöpe dökeceğim.
sanırım hoşlanılan kız tarafından başkası ile karıştırılıyorum.
Yeteneksizsinizi izlerken farkettim den ağlama şarkısını çok özlemişim badem'in...
Cok zayıflamışsın dedi yanağımda belirginleşen çukurlara bakarak. doğrudur diyebildim sadece. Bilmiyordu ki onu görüp dokunamadığım anlarda vücudumda milyonlarca hücrenin intihar ettiğini, onsuz geçirdigim her gün içimin parçalandığını.
ilk aşk
ilkokuldan sonra
Lisede olur.
Aldatıldığını ilk hissettiğin an, duygu patlamasından daha ötedir. ilk donar kalırsın öylece sonra yüz rengin değişir. sonra elin ayağın tüm vücudun titrer, bi ağlamadığın kalır ama ağlayamazsın da.
sözlük bu aralar sıkıntılardayım. amk çok sıkıcı geliyor her şey. bir değişiklik yapmak, monotonluktan çıkmak istiyorum. yeter amk.
ben herseyi kaybettim. tekim, alkoligim, pisligim, kufurbazim, belki macoyum. o kadar zor ki nefret ettiklerine katlanmak. o kadar zor ki baski altinda kalmak. yalnizlik, o kadar harika ki benim icin. hic istemedigim seyleri yaptim. o kadar cok pismanligim birikmis ki ardimda. donup baktigimda huzunleniyorum sadece. bir sabah kalkip, sevdigim herkesi vurup olmek istiyorum. ayik yazamiyorum, konusamiyorum artik.
rollback yapabileceğimiz bir sistem üzerinde çalışıyorum şu aralar sözlük. bütün pişmanlıklarımızın, hatalarımızın geri dönüşünün olacağı bir sistem. bulunca haber vermeyeceğim çünkü bulsaydım zaten haberiniz olurdu.
Köprücük kemikleri vardı, iki gönlü birbirine bağlayan.
Bu başlığa her tıkladığımda olmadık entryleri okuyacağıma kendi entrymi okumak istedim.. amacım yalnızca bu.. şimdilik..
bugün iki türbanlı tarafından çarşıda dikizlendim.
bazen düşünüyorum da, geçmişe baktığımız da anlamlı olduğuna inandığımız şeyler olduğunu düşünürsek 'mutluydum' diyebiliyorduk. zamanla bazı şeyler bile değerini kaybediyor, bilhassa 'gerçekten anlamsızmış, yanılmışım' dediğiniz an. fakat o anın içinde öyle değerli öyle anlamlı gördüğünüz şeyler şu an öyle yabancı ki nasıl bu hale geldiğine anlam veremiyorsunuz. bir zamanlar bir parçanız gibi hissettiğiniz şeyler bile sizinle hiç alakası olmayan yabancı cisim gibi. insan kendini öyle bir şekilde ayırabiliyor ki ve uzaklaştırabiliyor ki bazı şeylerden, ilginç. zaten öyle yapamasa takılı kalırdı. geçmiş geçmişde kaldı deyip yeniden başka bir yerden hayata devam ediyorSunuz, güneş eskisinden daha güzel parlıyor, gelecek eskisinden daha aydınlık duruyor.
arkadaş olacak arkadaşım marılyn manson'ı kadın zannedip ''kanka şu karının posterini ver de odama asiyim'' demiştir.kısa süreliğine şok oldum.karı dedi karı versek nefessiz töbe töbe.

edit: eksileyenler marılyn manson'ı kadın zannedenler heralde.
siyasetten ve yalancı siyasetçilerin hepsinden nefret ediyorum, 30 martta oy kullanmicam ve diğer seçimlerde de kullanmamayı düşünüyorum gerçek bir adam var olana kadar.
ben iyi biri olmak istemiyorum. efendi olmak istemiyorum. piç olmak istiyorum şerefsiz olmak istiyorum.

http://inciswf.com/olal%C4%B1m.swf
http://www.youtube.com/watch?v=tirQZCH4ps0

içimden geldi sayın yazarlar, benden size gelsin tek tek yollamak zor geldi. *

Edit:
http://www.youtube.com/watch?v=RBumgq5yVrA

Hadi bu da gelsin. *
çaldım.çaldım ama niye çaldım bi'sor.
türbanlı bir bayan olarak başı açık arkadaşımdan daha çok fortlanıyorum.
Hayatımın belki de en kritik dönemindeyim.

Ya işletmeye karar verip kendimi geliştirmeye çalışacağım. Sermayeyi ticarette ya da lojistikte kullanacağım. Ve ya fabrika tarzı.

Ya da özel üniversiteye para verip inşaat mühendisi olacağım. Ne fizikle ne integralle alakam var oysa.

Yardım et sözlük. Yardim edin yazarlar. Meaaj atın :(
ne zaman burayı okusam burada derdini paylaşan herkese yardımcı olmak istiyorum en azından dertlerini paylaşmak istiyorum sonra dönüp kendime ' salak senin kendine faydan mı var ki başkasına olsun' diyip geçiyorum. keşke birilerinin dertlerine derman olabilseydim
ekmeğin karneyle satıldığı zamanlar...
yer: ankara ulus, eski meclis civarı.

kıtlık ve ekonomik buhran her aileyi oldukça derinden etkilemiş, insanlar ekmek alabilmek için karneli sıraya giriyor.
sıra uzun, karnede yazan istihkak az. on kişilik aileye üç günlüğüne on ekmek.
karne alamamış birsürü kişi de oralarda. bir umut, o da dolanıyor, belki ekmek bulurum diye.

o sırada devlet tiyatroları binası tarafından bir ses duyuluyor:

kaaarrnesiz ekmeeeek!!!
kaaaarnesiz ekmeğe buyruuuoon!!!

herkes o an şaşırıyor. nedir bu acaba.
sıradan kopup o tarafa doğru koşan otuza yakın kişi, karşılarında közde kestane satan birini buluyorlar.

bir anda sinirler geriliyor, kavga çıkıyor.
kolay değil, adamlar sıralarını kaybetmişler.
birisi bıçağı çekiyor ve o sinirle hayati bölgeye iki kez sallıyor.

..
..

ekmeğinin peşinde olan bir işporta esnafı, oracıkta can veriyor.
suçu, insanları kandırmak(!)

uzaktan bakınca imkansız böyle bişey diyoruz ama olmuş bir olay bu.
bizim anne babalarımız çoook çok zor günler geçirmiş.
onlara o gözle bakın.
çok değil yirmi sene önce hepimizin babası bu tür olaylar yaşadı.

biz ise iPhone 5s in,
note 3 ün,
psp 4 ün,
şunun bunun peşinde dertli dertli dolanıyoruz.

geçen bi aksesuarcı abimin standında bir müddet durdum.
kızlarımız üzerine alınmasın ama ben bizzat kendim, 30-40 liraya en aşağı 15-20 tane telefon kabı sattım.
kardeşlerim! tek dert telefon kabının demode olması, taşının düşmesi, ekran koruyucu jelatinin kavlaması değil.

o paraya bir gün eziyet çeken tonla çalışan var.
biraz düşünceli olalım lütfen.
babalarımızı, annelerimizi düşünmüyorsak dahi kendimizi düşünelim.
yakıştırmayalım bu tür şeyleri kendimize.
dünyaları götürürsün, 200bin ver de şu yükseklisansı rahat rahat yapayım dersen yüz vermezler. cıkcık. kaldık gurbet ellerde, evden cıkamıyoz.
Bugün baktım takvime, saydım beş ay olmuş ben seni terk edeli...
sen yeni yeni düzeltmişsin hayatını.. bir iki hafta olmuş..
bense hatamı sen beni unutmayı kafaya koyunca anlamışım.
Beş ay boyunca kimleysen onlara git diyorsun..
inan hepsi uçup gitmiş hem aklımdan hem hayatımdan..
Kalıcı olan senmişsin...
allah'ım ben o güzel anıları nasıl da hiç etmişim.
Bir daha böyle güzel bir aşk yaşayacağıma inan gram inancım yok..
geceleri deliriyorum...
bilinçaltı odalarımın hepsinden sen fırlıyorsun...
yastığıma seni ağlıyorum...
yüz üstü kapanıp yastığa ağlarken uyuyakalıyorum...
uyandığımda bitmeyen baş ağrısı beni selamlıyor..
gün içinde bazen seni unutur gibi oluyorum bu çok iyi bir adım değil mi?
Seni gerçekten ilk defa kaybettim..
değerini bilmem için bu gerekliymiş..
artık düşünmek istemiyorum acaba beni önemsiyor mu yoksa önemsemiyor mu? kendini sevdiği için mi yoksa beni gerçekten sevdiği için mi yanındayım onu bile bilmiyorum. çok basit soruların bile cevabı yok bende. haliyle kendime soruyorum neden uğraşıp duruyorum diye.
bir ailem olmasına rağmen ailesiz büyüdüm.
18 senedir ayrıyım ailemden.
geçenlerde annem aradı.
halimi hatrımı sordu.
bir an tanıyamadım annemi.
sesi öyle değişmiş ki tanıyamadım.
yeni numara almış kendine.
bir insan annesinin sesini unutabilir mi?