bugün

Lise çağlarında filmlerde gördüklerini günlük hayata uygulamaya çalışanlar az değildir herhalde. bende onlardan biriydim. O zamanlar bir filmde görmüştüm evlenmek isteyen genç bu arzusunu ailesine belirtmek için sofraya gelen pilava kaşığı saplayarak sessiz bir şekilde sofradan kalkmıştı. Benimde kafama yatmıştı bu iş anneme o gun yemekte pilav yapmasını istemiştim. Yemek zamanı bütün aile ve amcam sofradaydi ve sohbet koyuydu takı pilav gelene kadar. Milleti bir ara süzdükten sonra kaşığı pilava dik bir şekilde sapladim. Sofradaki herkes donakalmıştı. Aniden kahkahalar kesildi. Herkesin o an gözü bendeydi. Bende sessiz bir şekilde sofradan kalktım odama geçmemle birlikte babamin bağrisları tüm evi titretiyordu ve bana saydiriyordu. Şerefsiz, davar oğlu davar, öküz... Amcam da o an babami sakinleştirmeye çalışıyordu. Espiri olsun diye yaptığımı anlatmaya çalıştım fakat inanmadilar. Aradan bir kaç hafta geçmistı ama olay kapanmamistı. Annem gelip bana böyle böyle bir kız olduğunu ve benim düşüncelerimi sordu. Halen arıyor zavallı.
ben küçükken iki tane muhabbet kuşumuz vardı, kardeşimle hergün onların isimlerini değiştirirdik, kimlik bunalımına girip öldüler. kendimi hiç de suçlu hissetmiyorum, artık kuşları da sevmiyorum, güvercinleri de.
her günüm birbirinin kopyası gibi, çok sıkıcı. bazen kendimden bile sıkılıyorum.

görsel
şiir yazıyorum, güzelde yazıyorum en son halini okuyorum ortaya güzel bir şey çıkınca çok mutlu oluyorum sonra çöpe atıyorum. başka birinin okumasına gerek yok.
bir başlık entry bekliyor u gördükçe girip oraya yazasım geliyor, sonra kuul kalayım diye yapmayım diyorum. ama biliyorum bir gün dayanamayıp orayı boşaltacağım!
Sevmek fazla geldi ona, sevsinde görsün.
bazen sozlukte bazi yazilar goruyroum.
icerigini sevmiyorum ama yazan cok guzel yazmis allah icin.
belli ki yazmak konusunda yetenekli.
ne oy versem bilemiyorum.
eksi mi versem arti mi?
eh iste vermeyede elim gitmiyor.
şu hayatta bana güvenmeyen veya şüpheleri olan yavaşça sıyrılsın gitsin hayatımdan. buna katlanamıyorum arkadaş ya. benim tüm hayatımın amacı insanlara güvenmek insanların güvenini kazanmak iken ve en başta olabildiği kadar çok insana ulaşmak iken nasıl olur da biri gelip bana bu tarz bişey söyler. hani holigan taraftarlar derler ya güvenmeyen taraftar ....sin gitsin. o misal yani. ( maria sana demedim hemen surat yapma ha)
Onlar için gerçekten üzgünüm, yine ben kazanacağım.
her şey boşuna gibi geliyor.
bilen bilir çorumluyum. bazen gereksiz çıkışlarım vardır, bunun sebebini çorum'un karadeniz bölgesi diye geçmesine ve ordan gelen karadeniz damarlarıma bağlıyorum.

haçan siz de benum cibi mi duşunüyorsinuz uşaklar?

dip not: evet çorum karadeniz diye geçiyorsa laz bile olabilirim.
yalan dünya, ah yalan dünya. türküsü geldi aklıma. birand'ın biranda ölüşüyle alakalı olabilir tabii.
biri de bi yorum yapmış bi yerde. mali öldü mü? kanal d ıssız kaldı mı? akp öcün aldı mı? imdi yürek yırtılır gibi bişeyler. 28 şubattaki hallerini ben bilmem tabii,ablalarımız abilerimiz bilir. yine de allah rahmet eylesin.
konudan alakasız bi giriş yaptım.
aslında ''sevişmenize de,size de'' dicektim. sol frame bazen midemi bulandırıyor.
evet dar kafalıyım. evet dar kafalılığımla da gurur duyuyorum.
he o zaman o oğlana olan aşkın nedir diye sormayın. yahut ağlamaların,sızlamaların.
ben onun elini bile tutmayı düşünmedim hiçbir zaman. evet saf bi sevgiydi benimkisi. yüce mi demeli ya da. ötelerle alakasını kurduğum...
tabii başka türlüsü de öğretilmedi size. sevmek nedir bilmediniz ki siz. aşk nedir. ıssız adam gibi filmler izletilince size.
başka türlüsü mümkün değildi. sevmek size göre hemen sevdiğini söylemek, abi seviyosan git konuş bence, elini tutmak, gerisini yazmayayım. siz zaten yeterince yazıyosunuz 7/24.
Öncelikle belirteyim ki Erkek yurdunda kalıyorum. Tanımadığım birisi geçen gün çamaşır makinesine attığım çamaşırları program bitmeden durdurmuş makineyi.Kendi çamaşırlarını atmış. Ben de onun attığı makinenin sıcaklık derecesini 90'a çıkarttım. Çocuklarına giydirir artık gömleklerini...
Kıskanılmak tam bana göre fakat kıskanmak hiç değil.
Bir şeyler öğrendikçe, öğrenmeye çalıştıkça insanlardan uzaklaşıyorum sözlük. Onlara da kendime de yabancı oluyorum. Daha çok konuşmak istiyorum ama konuştukça o tavırları rahatsız edici boyuta ulaşıyor. Bu beni mutsuz ediyor, yalnız olmak istemiyorum ben. Sanırım delirmek üzereyim.
20 ocak eski sevgilimin doğum günü. eski sevgili demeye dilim varmıyor ama hediye de almadım eski sevgilimmiş gibi. bi şans olur muydu diye de içim içimi yiyor hımına goyim.
gittikçe ölüyorum kimse farketmiyor...
en son ne zaman başkasının derdini dinlediniz lan? hayat bana güzel...

o değil de canım da sıkıldı.

hadi gelin derdinizi anlatın...
okul tatil olup memlekete gelince bi tuhaf oldum, öğrenci evinden sonra burada annemin yaptığı her şey çok güzel geliyor. mesela daha demin yeni yıkanmış eşofmanları giyerken yumoş reklamlarındaki gibi giysiyi kokladım sonra da oh diyip giydim o an acaip mutlu oldum ama şu an bu hareketi niye yaptığımı düşünüyorum ve içten içe kendimi mal gibi hissediyorum. *
birden fazla hapşıramiyorum sözlük.

üst üste 2 3 kere hapşıranlara çok imreniyorum.
çok korkuyorum, elim ayağım titriyor.
annem, -söylemek bile istemiyorum ama- ya gerçekten öyleyse, ya kanserse.
ya o kitle gerçekten tümörse. allahım dayanamam bu acıya, kendimi ne kadar tutmaya çalışsamda olmuyor.
çok korkuyorum.
kanser öyle grip, zatürre ne bileyim bronşit gibi bir şey değil ki...
ya kötü huyluysa ya annemi kemoterapi olurken görmek zorunda kalırsam? o saçları... beline kadar, pırasa gibi, yumuşacık, kırmızı. o saçları dökülürken gördüğümde nasıl düşüneceğimi, hissedeceğimi düşünmek istemiyorum.
bir kere yaşadım, bir daha yaşayamam.
bunları kimseye anlatamıyorum buraya yazarak içimi rahatlatmaya çalışıyorum.
ama yok, hiçbir şey fayda değil.
nolur, nolur öyle olmasın. dayanamam...
birini daha kaybetmenin acısını asla yenemem, atlatamam.
bana sır diye anlatıyorsunuz ya bir şeyler sayın arkadaşlarım. ben de o sırları sizinle alakası olmayan kişilere adınızı vermeden anlatıyorum. içimde kalırsa hasta olurmuşum gibi geliyor. hem ben size illa anlat bana anlat bana mı dedim?
bazen itiraflarımdan bazılarına denk geliyorum ve onu yazmaktaki amacımı çok merak ediyorum.
hele bazılarını ne ara yazdığımı hiç hatırlamıyorum.
benim her yazdığıma artı veren bir meleğim var yahu, nasıl mutluyum anlatamam. melek naptın?

istediğiniz kadar eksileyin, meleğimle arama giremezsiniz. kıskançlar sizi.
küçükken, ayşegülün kilodu görünen resmi bulacağım diye, tüm ayşegül serisi kitaplarını sayfa sayfa gezdiğim doğrudur.