bugün

deniz evimin içinde nerdeyse ama umrumda değil. eskiden olsa...
Kokoreçli menemen yapmayı planlıyorum ama korkularım var.
cesaretimi topladım. bir buluşalım görüşelim dedim. iyi halt yedim. eski sevgilim ama medeniyiz filan ya arkadaşım yani. il değiştirmiş. komşu il filanda değil hani. ülkenin iki ayrı ucundayız sayesinde. çok içime oturdu ve pişmanım be sözlük. bu kadar zaman bir şey söylemedim. al işte gitmiş. kafayı nerelere gömsem.
uyku düzenime sıçtım batırdım sözlük.
her şey sabah 8’de uyanmam gerekirken 8.30da uyanmış olmamla başladı. üstümü değiştirip evden çıkmam 5 dakika sürdü. neyse… buraya kadar her şey normal. saçlarımı alelacele topladığım için yavaş yavaş çözülmeye başladı hay allah’ım ne yapsam düzelmiyor. dükkanların önünden geçerken göz ucuyla bakıyorum hala kötü. ‘olmuyorrr bir şeyler yapmam lazımm’ derken girdiğim bir sokakta camları aynalı bir araba gördüm. sokakta da hiç kimse yok! en iyisi şurada saçlarımı toplayayım diyerek hedefe yöneldim… açtım saçları yeniden toplamaya başladım. sanki kendi evimdeymişim gibi bir de beğenmiyorum toplayıp toplayıp yeniden açmalar olmadı böyle demeler. iyice kendimden geçmişken arabanın camı yavaş yavaş açılmaya başlamasın mı. aman allahım içerde pos bıyıklı şişmanca bir amca dişlerini göstererek sırıtıyor:

+birine mi baktın hanım kız!*
-yoo, pardon.

dedim. ve hızla uzaklaşmaya başladım. o arabada kaç kişi vardı? acaba ne düşündüler hakkımda? bunun bir rüya olmasını çok isterdim ama olmadı sözlük. işin kötü yanı saçlarım şimdi öncekinden daha kötüydü ve bütün bir yolu bu şekilde bitirmem gerekiyordu... neyse ki zamanında açtı adam camı o rahatlıkla ayaküstü makyaj yapmadığıma seviniyorum. dünya küçük acaba o arabanın plakasını alsa mıydım? bir daha 10 metre uzağından bile geçmek istemiyorumm.
sürekli tökezliyorum, sürekli düşüyorum. bilmiyorum bu hayatın neresinde rol alıyorum.
bardaktan boşanırcasına yağmur yağıyordu bugün ve hazırlıksız yakalanmıştım.karşıdan karşıya geçmek için tam beş dakika bekledim ve hiçbir araba bana yol vermedi.hepsi arabalarının içinde kuru kuru yol alıyordu ama sanki yağmur altında kalan onlarmış gibi hızlı gidiyorlardı ve biri bile durup yol vermedi.ama en sonunda bir bayan şoför durdu ve yol verdi.buradan kendisine teşekkür etmek istedim.iyi sürücülük sadece arabayı iyi kullanmakla olmuyor yani, biraz da yayaları düşünmek lazım.
balom nedeniyle her gün evde topuklu ayakkabılarla yürüyorum alıştırma olsun diye. kafam kadar topuk malum, her an düşebilirim .* *.
yıllar sonra ilk kez pastel boyayla resim yaptım * resmim hala kötü ama olsun, eğlendim lan. şimdi de çöpe atıcam sanat eserimi, kimseler görmesin *
itiraf ediyorum sözlük.
http://www.akilli.tv/video/549400/ismail-yk-sanane-klip-2011.aspx çok güzel lan ismail yk'nın şarkısı.
babamı çok özlüyorum sanırım. bizden ayrı olduğu için falan değil. eve hafta sonları geldiğim için * ve babamın akşam 9 da işten gelmesi yüzünden. sanırım durup durup arkadaşlarıma babamı anlatmamın sebebi bu. galiba kahramanım benim o.

küçükken de babacıydım ben. babam evde bozulan aletleri, muslukları, avizeleri tamir ederken oturur onu izlerdim. sanırım bu tamir işlerinden anlamamın sebebi bu.

sonra küçükken tıraş olurken izlerdim babamı ben. babamın sakallı yanaklarına tıraş köpüğü sıkmak en büyük eğlencelerimdendi.

ve sanırım artık büyüdüm. babamın tıraş olmasını izlemiyorum artık. hatta eğer lavaboda yanlışlıkla birkaç kıl bıraktıysa kızıyorum ona.
vicdanlı bir insan olmaya başlıyorum.
otobüste otururken yanıma tatlı mı tatlı hoş bir çocuk oturdu. üzerinde motörhead tişörtü vardı. aha dedim ben de çok severim o grubu, bu çocukla tanışmam lazım.neyse otobüs hareket etti. aklıma müthiş bir fikir geldi. benim telefonun zil sesi ace of spades fırsat bu fırsat dedim arkadaşıma beni bir ara diye mesaj attım.aradı ve müzik çalarken çocuk bana dönüp bir baktı,gülümsedi.arkadaşımla konuştum kapattım.biraz sonra çocuğun telefonu çaldı ve 'geliyorum aşkım' dedi karşısındaki lanet olasıca insana.moralim bozuldu sözlük.
o kadar salağım ki, her şeyimi gururum yüzünden kaybettim. babamı, ferdi abimi ve son aşkımı.. ölücem lan gururdan, 21 yaşında geldim ben ağladımı doğru düzgün hatırlamam. ben hep sevdiklerimi kaybetmeyi seçtim. bile bile acı çekmek beni olgunlaştırır diye düşündüm. bi gülüşüne inandım lan! çok az şeyi bu kadar istemiştim.
hani bi buzdolabı reklamı var ya* çocuk annesinden meyve istiyor, anne meyveyi getirip bulaşığa döndüğü anda çocuk kapıdan sıvışıp oyuna kaçıyor. hah işte ben o reklama kılım sözlük.

çocuğun kaçtığını gören anne gülümseyip tabağı kaldırıyor çocuk gelince yesin diye. öyle türk annesi mi olur sözlük? yurdum annesi ayağından terliği çıkardığı gibi çocuğun arkasından fırlar bahçeye. aslında mantık hatası da baştan başlıyor zaten. anne terliği yemiş hiçbir çocuk öyle haber vermeden kapıdan sıvışamaz ki.

yemin ederim dalga geçiyor bizimle bunlar. rtük'e şikayet edesim var türk aile yapısını yanlış yansıtıyor bu reklam diye.
seviyorum, aşığım, yanıyorum, öldüm bittim tarzı itirafları hiç affetmiyorum eksiliyorum. valla yapıyorum.
gece rüyamda birisiyle tartışıyordum, üzerime doğru gelen kişiye bir tekme attım, meğersem tekmeyi duvara atmışım. uyku ile uyanıklık arasında durumu farkettim, uykuyu sevdiğimden midir nedir, uyumaya devam ettim. biraz sonrasında uykumun ortasında birisine ağır bir küfür ettim, hatta kalkıp ona doğru gidecekken, pencereye yüzümün dönük olduğunu farkettim. o an normale dönüş gibiyd ardından tekrar uykuya devam ettim. rüyalarımdan hiçbirini hatırlamıyorum, sadece küfür ve tekme olayını hatırlıyorum, ayağımda fena şekilde bir acı oluştu, bir süre sonra geçti ilaç sayesinde. normal hayatta bu kadar çatışmacı biri değilim. frued'a göre; rüyalar bastırılmış duyguların dışa vurumudur. beni sinirlendirenlere karşı sakin şekilde davranırım, bu rüyalarıma etki mi ediyor acaba diye düşündüm.
beşinci sınıftayım hiç unutmam sözlük sevdiğim tuğçe di bi kız vardı ikinci dönem gelmişti ve hemen benim yanıma oturmuştu sorduydum niye ben diye başka boş yer yoktu dedi ben yine yılmadım bi aşk mektubu yazıp açtır diyede annemin sabah kurabiye tarzı simitiyle sarıp çantasına koydum sonra baktimki kız simiti yemiş aşk mektubunuda kese kağıdı sanıp çöpe atmış kader deyip vazgeçtim sözlük buda böyle bir anıdır.
bugün hayatımın aşkı tarafından reddedildim sözlük.
şimdi ben alkol duvarını aşmıyayım da kimler aşsın. ulan anneme de söz verdim ne bok yicem bilmiyorum.
ya sözlük bilenler bilir geçen itiraf ettim aldatıldım çıkıyom ama bu sefer aldatcam dedim ya gene o aldattı ya var mı böyle bir şey..
Acayip sıkılıyorum be, yok böyle bir şey. Ne yapsam acaba, elimde telefon numara çeviriyorum paso, açan da yok ulan.
edit: Neyse sıkıntım geçti, bu seferde aradıklarım dönüyor paso, konuşacak bir şey bulamıyorum iyi mi.

-kanka naber?
-iyidir kanka, kusura bakma açamadım, senden naber?
-iyi işte, bende bir sesini duyayım dedim.
-iyi etmişsin kanka, başka ne var ne yok.
-bildiğin gibi, aynen devam, sende ne var ne yok?
-al benden de o kadar, bildiğin gibi....
muhteviyatını yeni oluşturduğum formspring sayfama tek bir soru dahi girilmemiş arkadaş. bumudur formspring. hiç mi soru işareti bırakmamışız ardımızda. kafam çok bozuk be sözlük. buzlu viskimi alıp şöminemin karşısında kestireceğim biraz sallanan sandalyeme kösüp. bu nasıl hayat bu nasıl maneviyat be kardeşim.
4000. entryimi an itibariyle girdim. kendime yuh demek istiyorum. 4000 entry'e harcadığım çabayı derslerimi düzgün tutmak için harcasaydım onur öğrencisi olmuştum.
bir zamanlar kardeşim dediğim insandan nefret ediyorum içimden orospu diyorum onun için.çok sinsi tilki gibi çnkü insanlar boşuna öyle demiyormuş ona pis sürtük!!
ilkokuldayken fen derslerinde bir sürü deney okurduk, şekilleri de çizerdik defterlere ama hiç uygulama yapmazdık. ben de malzemeler elverdiği sürece bu deneyleri evde kimse yokken denerdim.

bir gün yine fen dersinden gelip evde kimse yokken annemin yeni aldığı cezvesine şekeri doldurup ocakta ısıtmaya başladım. öğrendiğim gibi şekerin çok ısıtıldığında kömürleşmesini karbonunun açığa çıkmasını bekliyordum. çok ısıtmış olmalıyım ki bir anda tuhaf, ağır bir kokuyla cezve yanmaya başladı. tam pencereleri açtım cezveyi de atmak üzereydim ki suçüstü yakaladım, annem gelmişti. bir ton azar işittikten sonra laboratuvar deneylerim de hazin bir şekilde bitmiş oldu.