bugün

4 saattir ağlıyorum...
Film cd sini bilgisayara taktığımda çıkan avseq1 dosyasını uzun bi süre ayşeq1 diye okudum. kim la bu ayşe diye uzun süre merak etmişliğimde vardır.
i confess..olmaması gerekn bir insanla muhabbet içindeyim..bunu yapmamalıyım ama yapmadan duramıyorum.beni affedin.ama artık konuşmama kararı aldık.hayırlısı.sms olmayacak.beni fecebookdan da silecek..
ağlarken en çok beyin damarları zorlanıyor sanırım! an itibariyle beynim patlamak üzere, bende gerçekleşir diye bekliyorum ikimizde birbirinden kurtulmuş oluruz.
anarşist olduğumu anneme anlatamıyorum sözlük çok zor durumdayım. boykotlar, eylemler, dergiler, kitaplar, anarşist yazarlar, ütopyalar, pratikler vs derken iyi de anneme gelince işler değişiyor lan.

eve misafir geliyor annemin arkadaşları, içeri geçip yok sohbetti dinimiz amin yok mevlit okutmalar hatimler bilmem ne, annem bana diyor kızım bize çay getirsene. ulan! içeri geçip siz sürü müsünüz be erkek övücü kadınlar? kendinize geliin diye bağıramıyorum tabi. getiriyom çayı.

tvde tayyip çıkıyo, hani fransaya ayar çekiyodu ya, helal melal diyip duruyo sonra haklı di mi? diye soruyo. yok deyip başlıyorum siyasete meclise sövmeye, annem kendine diyorum diye alınıyo, taam deyip susuyorum yine.

en son dedim anne birisi var biz birlikte yaşamayı düşünüyoruz *, annem diyo yok nişan var kına var söz var.. (?) gel de anlat şu durumu sözlük ya? annemi de kırmak istemiyorum ama sıçiim böyle çatışmaya lan.

3 4 ay sonra gelinlik giyersem anarşi manarşi bırakıcam artık, dünyayı anneler yönetiyo olm.
anket doldurmanın hastasıyım, nerde bir anket görsem içimde engellenemez bir sevinç, ne güzel beni bekliyor öylece diyerek koşarak gidiyorum, sol frame'in dibine.
şu akıllara zarar evlilik teklifi videosunu facebook da paylaşıp, üstüne de ciddi ciddi "gerçekten inanılmaz", "acayiiip bir şey" "çook güzeelll" vb. diye yorum yapan arkadaşlarım var. liste temizleme zamanı geldi sanki. ama çaktırmadan olmalı. kademe kademe. *
rüyalarımda sık sık mirkelam gibi koştuğumu görüyorum. arka fonda 'her gece' şarkısı çalacak diye korkmaya başladım artık.
hep daha fazlasını istiyorum ve azına mahkum oluyorum, bu sefer böyle olmasın diyorum azınıda kaybediyorum. bilmiyorum ne olacak benim halim...
on yıldır ankara'da yaşamama rağmen ilk defa samanpazarına gittim.
yirmibir yıldır Ankara'da yaşamama rağmen hiç samanpazarına gitmedim.
işyerinde mesaiyi sözlükte dolduruyorum.
bir gün sahil kenarında oturuyorum ve bir satıcı çocuk geldi.
- abi mendil alır mısın?
+ şöyle çocuğa bir baktım, bildiğimiz satıcı çocuklardan işte öyle demagoji yapmamı beklemeyin.
+ mendil ihtiyacım olmadığı için mendili almadım tabi. ama mendilin parasını verdim çocuğa.
- sonra satıcı çocuk sevinerek abi allah sevdiğine kavuştursun dediği anda şimşekler çakmıştı beynimde.
+ o an ne olduğunu anlamadım ama bir anda çocuğa sktr.git lan demiştim. evet satıcı çocuğu kovalamıştım yanımdan.
+ öyle ya sevgili, allah herkesi sevdiğine kavuştursun diyeceğimde; beni sana, seni ona nasıl olacaktı ki.
staj yaptığım bürodaki ilk günümde bana hukuki yardım için danışan müvekkilin sorduğu konu hakkında hiçbir fikrim yok. duruşmaya yetişmem lazım öğleden sonra tekrar uğrar mısınız dedim ama bu külliyen yalan tek derdim araştırmak için zaman kazanmak. *
Balkon göbekliyim.
survivor taner'i inanılmaz sevimli buluyorum ve yarışmayı da sırf onun için izliyorum.
çok sinirliyim. hep çok sinirliyim. gece gündüz içimde bişeyler fokurduyor resmen . düşün en son filmlere reklamalara falan taktım kafayı. hani şu çiftler mutfağa gider ve hep makarna pişirirler. çubuklu makarna. neden bi çorba yapmazlar ya da börek, tavuk pilav falan neden pişirmez bunlar. ne bu kılişeler böle! hele iki sevgili bi kafeye gider ve hep çay ve çikolatalı pasta ister. başka birşey zıkkımlansalar olmaz mı? (bkz: sinirliyim demiştim)
evet road runner'da çakaldan yanaydım.

şirinlerde gargamelin kötü emellerini başaramaması beni üzüyordu.

birde gulyabaniden hala tırsıyorum.
itiraf ediyorum hergün apartmandan 3 kattaki daireme çıkarken bütün kapı önlerindeki ayakkabıların üstüne basıp öyle geçiyorum.
bazen bir yazarın entry sinin tamamını beğenmediğimden dolayı oy vermiyorum. sadece bir cümle var benim o entry de sevdiğim. ama diğerleri b.k gibi. o yüzden oy vermiyorum. ama sadece o cümleyi yazmış olsa, emin ol sözlük, seri artılardım.
nerden başlasam bilemiyorum. bir şeyin sonuna gelinmişken bunu anlatan kişi nerden başlayacağını nasıl bilebilir ki zaten. bir buçuk ay kadar önce bütün hislerimi döktüğüm, ancak karşılık alamadığım hatunla ilgili her şey.

ona bu duygularımı söyledikten sonra haftanın en az dört günü görüştük ve hiç bir şey olmamış gibi davrandık ikimizde. bunun sonucunda bana daha yakın davranmaya başladı. seni temin ederim sözlük itirafımı daha iyi anla diye bunlar. yoksa itiraf edeceğim şey tek cümle, o cümle de tek kelimeden oluşuyor. ama bir tek onu yazarak sana hakksızlık etmeyeceğim be sözlük.

bana yakın davrandığı her an umutlandım. daha önceki sevgilileriyle yaşasıklarını bildiğimden ötürü, belki bizim ilişkimiz de böyle başlar, o sonradan bana karşı bir şeyler hissedebilir diye hep umutlandım. o da az değildi hani, her seferinde bilinçli yapmadığını düşünmeye çalışarak umut denen o çukurdan kurtulmaya çalışsam da hep düştüm. her yaptığı hareketten bir şeyler çıkarmaya başladım. her seferinde belli dengesizlikleri ve söylediği sözlerle beni çelişkide bıraktı. çoğu kez çıldırmamak için kendimi 'o seni reddetti' diye telkin etmem gerekti.

ama bugün bıraktım artık. seni en yakın arkadaşımdan dahi kıskanmaya, o tertemiz herife şüpheyle bakmaya başladıktan sonra artık sıçtığımı farkettim. sen onun koluna girdin ya hani bir kaç kez, veya ne biliyim işte onunla tavla oynadın ya, ulan o zaman bile kıskandım. 15 yıldır hayatımın merkezinde olan en yakın arkadaşıma şüpheyle baktım. daha hayatım ne kadar çamura saplanabilir ki? daha ne kadar hayatımı piç edebilirsin? her neyse bokunu püsürünü daha fazla yazmaya gerek yok. delirmek istemiyorum, senin yüzünden çıldırmak istemiyorum. en ufak hareketiyle beni darma duman et istemiyorum daha fazla. bir şekilde sonlandırabileceğim arkadaş ortamı görüşmelerimizi kendi açımdan sonlandırıyorum.

artık haftanın üç dört günü onu görme hevesiyle buluştuğum o arkadaşlarımla da görüşmeyeceğim. bitirdim her şeyi kafamda. onu mümkün olduğunca görmeyeceğim. gördüğüm zaman ise kayıtsız kalacağım söylediği ve yaptığı her şeye. benden uzaklaştıracağım onu, hayatımdan çıkaracağım. kaçıyorum yani, mücadele etmekten kaçıyorum belki de. ama iyi ki de kaçıyorum. daha başında kaybedilmiş bir savaşı sürdürmenin bir manası yok. o yüzden beyaz bayrak güzelim. arkama bile bakmadan kaçıyorum. beni biraz önce 'niye giderken veda etmedin?' diye aradın ya beni. ben yolda sinirden ağladım lan. kendime sinirden ama. seninle alakası yok olayın. ama bu gerekliydi, eğer bugün yanından ayrılırken sana veda etseydim eminim ki önümüzdeki günlerdeki ilk buluşmaya yine sırf seni görmek için gelirdim. irademe sahip olamazdım. o yüzden sana son kez sarılmak istemedim. onun yerine en son ne zaman bunu yaptığımı bilmeyerek bir şeyleri kafamda bitirmek istedim. anlayabileceğini sanmıyorum ama bunu. sana son kezmişcesine sarılmak istemedim. o yüzden en iyisi hiç sarılmadan, veda etmeden yanından ayrılmaktı. başında yenildiğim bir savaşı devam ettirmektense ben çekildim. asla beni sevmeyeceğini bilerek yaşamaktansa arkama bile bakmadan topuklarımı kıçıma vura vura koşuyorum şimdi.

işte böyle sözlük. demiştim ya hani aslında bir cümle bu itiraf, tek kelimeden oluşan diye. işte aynen öyle. sadece şunu söyleyebilirim ki; 'yenildim.'
aşureye bayıldım *
haberleri babamla birlikteyken izleyemiyorum. çünkü sinirlerim bozuluyor. sinirlerim bozulunca da küfür ediyorum. hem de öyle böyle küfürler değil. babamın bile şaşırabileceği türden. o yüzden veto sonrası istanbul'un amına koymaya çalışan vatandaşları(!) izleyemiyorum.
sizin gibi vatandaşın amına koyim demek istiyorum ama ayıp olur demiyorum.
içimde biriktirdiklerimle fukuşima nükleer santrali gibi hissediyorum kendimi.
iş seyahati sebebiyle 11 gündür ege bölgesini karış karış geziyordum yeni geldim sözlük.
istanbula girişimle bütün stres yeniden doldu bünyeme.
Emekli olup acilen fethiye'ye yerleşmem lazım benim , nefret ediyorum istanbul'dan.
milli maçlar dışında futbola ilgisi sıfır olan ben, dün gece ödev yaparken sırf radyonun frekansını değiştirmeye üşendiğimden manisaspor ve galatasaray maçını dinledim.
öyle moron moron da dinlemedim hani, gayet de heyecanlanlıydım.

bir de sözlük, bir şeyin popülaritesi ne kadar azsa direk onun tarafına geçiyorum, ilgimi çekiyor. mesela dün bi baktım, baya baya manisasporu destekliyorum.