bugün

2 ve 3. sınıftayken beden eğitiminin olduğu gün sınıftaki kızlar bana bir şeyler ısmarlayıp onları da futbol maçı yaparken oynatmam için bana yalakalık yaparlardı.
bir keresinde okulda kilitli kalmıştım. o an sınıfta kalmak böyle bir şeymiş herhalde dedim. pencereden okulun hizmetlisini görmüştüm sağolsun çıkardı hemen amca. *
ilkokul 1 hergün tahtaya çıkar bıkmadan usanmadan arkadaşım eşek şarkısını söylerdim öğretmenimiz dahil herkes de bıkmadan dinlerdi.

ilkokul 3 de sınıfın en çalışkan çocuğunun (şimdi komiser oldu) beni sevdiğini öğrendim gönlüm olduğu halde yüz vermedim üniversiteye başlayınca tekrar karşılaştık 6 ay çıktık ama yapamadık. (bkz: hayallerin umulduğu gibi olmaması)

ilkokul 5 de hoca sınav yaparken izin ister tuvalete gider nöbetçi öğrencinin defter kitabından soruların cevabına bakar sınıfa öyle dönerdim.
ilkokuldayken kızlar bana bir şeyler ısmarlamazdı. erkeklerde bir şeyler ısmarlamazdı. bende kimseye birşey ısmarlamazdım. zira hepimiz garibandık. şu an kantinin yerini düşünüyorum, aklıma gelmiyor. önlüğümde hiç çikolata- meyva suyu lekesi olmazdı. yoktu işte amk. urumuzda da değildi garibanlık. tenefüslerde kovalamaç, topşiş, önüme gelene bir tekme oynardık. kollarımızı birbirimizin omuzuna atardık. yakalığımızın takılı olduğu küçük düğme 3 günden fazla durmazdı. kopar giderdi. önlüğümde çamur ve bahçeden aşırılan meyvelerin lekesinden geçilmezdi. pantolonumun hep ağı yırtık olurdu. yerimizde durmazdık. yüzümüz hep gülerdi. babamızdan dayak yerdik, yüzümüz gülerdi. öğretmenden dayak yerdik, yüzümüz gülerdi. şen çocuklardık. hayattan zevk alırdık.
Nasil butun 3. Siniflarin reisi oldugunu anlatan anilardir.

3. Siniflarin guclu gordugu ve korktugu bir 3. Sinif elemani vardi. Ben de guclu gorurdum, suru psikolojisiyle birazcik da tirsardim. Bazen bana bulasmaya calisirdi ama ben ugrasmazdim. Bir gun yeni aldigim ve cok sevdigim bir pantolonu giydim. Ust siniflardan bir eleman da futbolcu karti dagitiyor pencereden. Biz tabii kapis kapis... Bu korkulan cocuk da kapmaya calisiyor bir seyler. O kargasada beni itti, hafif dustum ama cok sevdigim pantolonum kirlendi. "napiyon lan sen" diyerek cocugun kicina saglam bir tekme gecirdim. Eleman sok oldu. "ne vuruyosun" dedi sadece. Sonra yanindaki arkadasiyla oradan ayrildi. Kendime guvenim gelmisti. Ondan sonra cocuk bana hic bulasmadi hatta ben cocuga bulasmaya basladim. intikam zamani gelmisti, cocugun bana bulastigindan cok bulasiyordum cocuga. Hatta abartip kicina tekme atiyordum arada. O gunden sonra o cocugun isi bitti, 3. Siniflarin yeni reisi oldum. Heheh.

Kissadan hisseyi siz kapmissinizdir zaten.
öğretmenimiz ellili yaşlarda bunak aksi bir amfendi olduğundan kulak çekmeye, tırnak batırmaya, ense şaplatmaya pek meyilliydi. bir defasında attığı tokatla kulak zarımı patlatmaya çalıştığını hatırlarım. her gün dövüp, hiçbir bok öğretmeyip yaşıtlarımızdan geri bırakması da cabası. oysa dayaktan bi bok anlayamayacak bir yaştaydım. sanırım sekiz. ilkokudan ailecek görüştüğümüz bir kız arkadaşımın önce ergen yaşta azıp, sonra kocaya kaçıp, bir de nikah kıyması şokunu henüz atlamamamışken; nikahta muallime amfendiyi görünce öcümü almaya karar vermiştim. o yetmiş yaşına yakın savunmasız ve güçsüzdü. benim sekiz yaşındaki halime çok benziyordu... ben gücü kuvveti yerinde sporcu bir kızdım. tabi ergenliğin ve aksiliğin dibindeydim. ne olurdu az dövsem? kulak zarını patlatmaya teşne bir darbecik vursam ne olurdu? aynen şu olurdu; yaşlı kadını sebepsiz döven rezil köpek olurdum. saygısız bir it olurdum... belki de eroinman kokainman falan olurdum... ''içip gelmiş rezil'' olurdum -''ama ben sekiz...yaş... dayak'' -''sus köpek atın bunu buradan'' olurdu ne olurdu bu gençliğin hali...
bir insan hayatının dayağını ilkokul 1.sınıfta yiyebilir mi ? lanet olsun. evet.
arkadaşın adı hüseyin. hala sebebini hatırlamadığım bir olay yüzünden kavga etmeye başladık. ben zaten cılız küçük bir şeyim. Aman Allahım o nasıl bir dayak ? sıraların üstünden uçuruyor beni hüseyin. havadan yere düşerken montumu falan inceliyorum o derece yükselmişim. artık yorulsa da bitirse beni dövmeyi diyorum. ulan ne vicdansız adammış be hüseyin. 21 yaşına geldim hala öyle dayak yemedim. it herif.
bir tane ruh hastasi arkadasimla surekli spiderman falan oynardik. cocugun boynunda o ufurmeli balon seyinden asiliydi. nerelerdedir simdi, buyuk muamma.
Sınıf maçları çok meşhurda bizim okulda.sınıfın en iyi futbol oynayan öğrencileri seçilir rakibi yenmek için taktik üzerine taktik oluşturulurdu.tabi bende sınıfın en iyi oynayan öğrencisi olduğum için tüm gözler üzerimde olurdu.final maçı 5-4 gerideyiz ve son 5 dakika.önce penaltıdan beraberliği son dakikada da tüm sahayı tek başıma geçip golü yazdım.sonra okulda fenomen olmuştum bir anda.
4.sınıfta deneme sınavı olurken öğretmenden izin alıp dışarı çıktım.
sonra müdür yardımcısının odasına gizlice girip denemenin cevap anahtarını almıştım.
tekrar sınıfa dönüp doğru cevapları işaretlemenin hayalini düşünürken cevap anahtarını cebimden bile çıkaramamıştım.
ama 150 kişi arasında 28.inci olmuştum.
ilkokul 3. sınıftayken sınıftan çok çirkin bir erkek arkadaşım bana evlenme teklifi edince burnuna yumruk atmıştım çok kanamıştı * *
1.sınıftayken bahçede koşuşturuyordum sonra bahçede ki kantine gidip bir şeyler alacak iken kantinin üstünden aşağıya su döktüler bir anda ve sırada olanlar ıslandı doğal olarak bende ıslandım ne yapacağımı şaşırmıştım koşarak sınıfa gittim.
Sıralardaki örtüleri sırayla eve götürüp, yıkayıp, ütüleyip okula götürdükten sonra sıralara itina ile seren kuşaktık biz.
7. sınıfa giderken bizleri sürekli ezmeye çalışan 8. sınıf öğrencilerine ithafen ders esnasında sınıflarının kapısına ''8-b götümü ye'' yazma kararı aldım. kurşun kalemle ahşap kapıya, tak tuk tak tuk seslerle* bu yazıyı yazdım ve tam arkamı dönüp nöbet yerime giderken en sevdiğim hocalardan biri olan matematik hocası kapıyı açtı ve;

hoca: serhat ne yapıyorsun oğlum?
g.z: !?!
hoca: ne yazıyordun?
g.z: şey hocam...

kapı tamamen açılır ve malum sınıfın bütün öğrencileri olayın farkında olarak kapıya üşüşür... hemen yandaki sınıfa sığınılır. sonrası diplomasi.
birinci sınıf, ilk gün ve daha o gün derse uyuyakaldığı için geç gelen ben. türklerin uykucu bir millet olduğunu lanse etmişim küçük alman bebelerine.
tahtada herkesin önünde altına işemek. Pantolonun üzerini selpakla silmek.
Neden öyle bir şey yaptım anlayamıyorum.
kavga ettiğim çocuğa arkadan uçan tekme atmam ile sıralara yapışması. sonradan çok iyi iki arkadaş olmuştuk ama.
o zamanlar 6. sınıfa gidiyordum. selma adında 5. sınıfa giden bir kıza aşıktım. kızla ne zaman göz göze gelsek kalıyorduk öyle. bir gün kantinde bana "selam" dedi.

ne bekliyodunuz, ilkokul bu.
sevdiğim kızın yıl sonu müsameresinde (4.sınıfta) başka bir erkekle eşleştirilip dans ettirilmesi.
1. sınıfta can diye bir bebe ve ben, sınıfın iki şişkosuyuz(o şimdi zayıfladı ben 130u devirdim.)
hangimiz güçlü diye iddialaşırken karar verdik çarpışacağız. uzaklaştık, gardımızı aldık. arada 10-12 metre falan var. hızla koştuk ve çarpıştık. öküz çarpışma sonrası yerinde aynen sabit dururken ben hiç bir eğilme bükülme yaşamadan bir kereste gibi merkezim(götüm) etrafında 90 derecelik bir dönüş sonrası yere yapışmıştım. ama öyle geri yatmak değil, ayaklarım yerden kesildi, önce havada açı değişti, yere paralel bir pozisyon aldım ve o şekilde yere düştüm. kafamı da vurmuştum betona.
amına koyim can.

2. bu olay gururuma çok dokunmuştu.
filiz hocam vardı, çok severdim kendisini. o da beni çok severdi her yerde herkese överdi beni. bir gün sınıfta oynarken birşeyler oldu ve sınıfça toplucanak bişeyin peşine dışarı çıktık. neyse herkes geri döndü 12-13 kişi (ben dahil) hocadan sonra girdik sınıfa. herkes hızlıca yerine oturdu ama hoca hatırladığı 6-7 kişiyi tahtaya çağırdı. beni unutması ne mümkün. tahtada önce tek ayak cezası verdi. sonra sıradan şunu yaptı hepimize. o uzun sivri tırnaklarıyla kulak memelerimizi tuttu, dışa doğru çekerek ve sıkarak şöyle bir dolandırdıktan sonra o iki eliyle yanaklarımıza tokat çaktı. annem gibiydi, o kadar severdim, o iki el yanaklarımı okşardı, hiç birimiz haketmemiştik o davranışı. ne kadar kötü birşey yaparsak yapalım haketmezdik. ama o davranışından sonra sınıftan çıkmadım onun sınıf öğretmenimiz olduğu sürece. eskisi kadar da sevgi besleyemedim ona. saygıda kusur etmedim ama hayatımın en kötü anılarındandı
NOT:ulan okulda bir anınızı yazın diye ödev verdiklerinde keşke bunu yazabilseydim. kendimi amma acındırırdım he.
neyse, amına koyim filiz hoca.

3. sınıfımızda taner diye bi piç vardı. çocuğuz işte birbirine itmeler kakmalar vurmalar tepmeler tepişmeler koşmalar vs. oynuyoruz sürekli. birgün öyle salak salak oynarken sınıfın kabadayısı bir piç bu tanerle derdi nedir bilmem ama gitmiş tanerin gırtlağını sıkmış ve bayılınca da kaçmış gitmiş. sıraların arasında yerde taneri yatıyo görünce yanına koştum. gözü kapalıydı, zaten ayı gibiyim tuttum kaldırayım diye. o anda da ayıldı pezevenk. söverek koştu gitti sınıftan amk. gitmiş annesini aramış, iki ders sonra annesiyle geldi sınıfa. benden şikayetçi olmuş orospu çocuğu. gırtlağını sıkarak bayıltmışım.
hoca beni aldı çıktık dışarıya, annesi milli eğitime gidip beni okuldan attıracağını söylüyor, ben yardım etmek isterken bir anda işlemediğim bir suç için kendimi savunup suçluluk hissediyorum, ben bişey yapmadım diye ağlıyorum falan. o taner piçi de piç piç gülüyor. annesi bi tane de patlattı bana. acayip piç hissetmiştim kendimi. sahipsiz hissettim o an.
neyse sonra hoca sınıfa sordu olayı, herkes yapan piçi gösterdi. adı göt olsun. o piç taner o götten şikayetçi olmadığı gibi o götle sıkı fıkı dost oldular, uzun bi süre konuşmadım ikisiyle de.
göt zaten göt de, piç taner birgün özür diledi bu yaptığı davranış için ama ne olursa olsun
amına koyim taner.

(bkz: arkadaş kurbanıyım)
(bkz: arkadaş kurbanı olmak)
(bkz: amınıza koyim sizin çok ayıp ediyorsunuz)
örtmen tahtayı silince bende defterimdekileri silmiştim. ilk tenefüse okul çantamla beraber çıkmış ve sırtımdan hiç çıkarmamıştım. ne kıymetli çantaymış arkadaş.
sevdiğim kıza doğum günü hediyesi olarak atilla taş'ın ham çökelek kasetini almıştım . kız da bana sarılıp seni seviyorum demişti . o mutluluk paha biçilmezdi benim için güzel anıydı fakat unutamadığım bir anıdır . ayrıca atilla taş'ın kasetini aldığım için de kendimden utandım .
sınav yapılacaktır ve bu sınav, öğrencilerin hayatında girdikleri ilk sınavdır. hoca kağıtları dağıtır ve herkes bildiği kadarıyla yapmaya çalışır. bu sırada, arkalardan bir öğrenci çantasının içini açar ve kurcalamaya başlar. hoca ne yaptığını sorduğunda şu cevabı verir ;
"öğretmenim şu soruda yazanın cevabını unutmuşumda, kitaptan bakıyodum hatırlamak için"*
ilkokul birinci siniftaki öğretmenimin sol yanağıma aksettirdiği tokadı asla unutamam.
edit: facebookta kendisini görmeme rağmen kendisine arkadaşlık isteğinde bulunmadım. o tokadi atmayacaktı abi.
En arka sırada oturuyordum birden ne olduysa kafama pano düştü. Kısa bir baygınlık anından sonra kendime gelmiştim. Bilmiyorum, dikkat çekmek için de bayılmış olabilirim.
güncel Önemli Başlıklar