bugün

ojeli bir kadının elini tutmak. ojeli ele yanlışlıkla dokunsam bile ellerimi silmek geliyor içimden. asla oje süren birinin elini de tutamıyorum.
kediler. kedi sesini duymak bile yeterince ürkütücü benim için.
küçükken okul koridorunda yürürken bir sınıfın kapısı açılır da birisi koşarken bana çarpar da düşerim diye korkardım. Şimdi de kaybetmekten korkuyorum. Bu.
vitrini kahverengi olan salonlar, kahverengini de geçeyim vitrinin olması ve içerisinde elmas gibi ışıldayan bardaklar kahve fincanları ve altına da dantel serilmiş olanı.

salon ve oturma odası ayrımı olan evler

salonu sadece misafiri gelince açan anneler

salonda parlak iri taşlı avize kullananlar
bunlarla birlikte kocaman bir mutfağa sahip olmayan evlere de
Tekne ile boğaz'da karşıya geçerken büyük gemilerin yarattığı dalgaların, tekneyi batıracağı korkusu*.
anlamsız şekilde yazılanların eksi oylanması.
Asiri karanlik, olmus insanlarin resimleri, bocek turleri, ölüler. Aslinda olulerden korkmak istemiyorum, canli insanlardan daha zararsiz olduklarini biliyorum ama kucukken bizi korkutmak icin olulerden cok bahsedildigi icin, zihnimize yerlesmis bir kere...
asansörde yalnız kalma korkusu.
sırf yalnız kalmamak ıcın 12 kat ınıp cıkmaya usenmedıgımı bılırım.

bı' de sogukkanlı uzun s bıcımlı bı' hayvan allah karsıma cıkarmasın.
küçük çocukların elindeki balondan korkmak.. hele ki büyük ve çocuk aşırı hareketliyse.. her an patlama ihtimali nasıl geriyor bünyeyi anlatamam..
aslanlar ve kaplanlar. hayatımda canlı görmüşlüğüm yok, ama ödüm kopuyor.

sanki bi gün eve girdiğimde salonda oturmuş, kafayı bana çevirip raaouuuurrrrr diye bağıracağından korkuyorum.
rüyalarımda hep aslanların beni kovaladığını görüyorum.
resimlerine bakarken bile ürperiyorum amk.

o son belgeseli izlmecektim bence.
siz bilseydiniz eğer bu dünyada korkulacak hiçbir şey olmadığını anlardınız..
düğmeler.
(bkz: sözlük yazarlarının en büyük fobileri)
yokuş yukarı arabayla çıkmak, en korkunç kabuslarım da bile bu olay geçer. araba o dik yokuştan çıkarken sanki arabanın arka tekerlekleri yerde kalmak suretiyle, ön tarafı havalanıp 180 derece geriye doğru dönecek gibi gelir.
Köprücük kemiklerimin kırılması. Korkuyorum işte yahu, ya kırılırsa?
ortada hiç birşey yokken bile müdür ile karşılaşma korkusu.
iskelet. Tırsıyorum ulan.
elma sesi. ısırmak, kesmek, kabuğunu soymak fark etmez. (bkz: yazık bana)
anahtarı almadan evden çıkma fobisidir.
Yururken birinin ayagi bana takilicak fobisi. Birine yakin gecerken diken ustunde yuruyorum adam bi hot dese yerimden sicrarim. Top oynanan bir yerden gecerken top gelecek korkusu da bir digeri. Parlak sulu yumusak purussuz hayvan fobisi var bir de. Solucanin resmi bile uyuz ediyor beni.
çocukken, çamaşır makinemiz eski olduğu için çok gürültülü çalışırdı ve zıplardı. o yüzden onun önünden geçerken hep koşarak geçmişimdir.
küçükken okuduğum öcülü bir hikayeden etkilenmiş olmalıyım ki loş ışıkta veya karanlıkta aynaya bakamıyorum sözlük. Cin ruh falan göreceğim diye korkuyorum.

Küçükken kurban bayramında gördüğüm bir koyuna huu seni kesecekler diyip gülmüştüm. Halam ileriki hayatında koyun olursan görürsün demişti de gecelerce uyuyamamıştım sözlük. Herhangi bir canlıyla alay ettiğimde o şeyin başıma gelebileceği korkusu var bende.
otostop çekmek zorunda kalıp niyeti kötü bir kamyoncuya denk gelmek.
parmak arası terlik fobisi.

ne alaka demeyin çok kötü bi anım var.
tırnağın kırılması ya da çıkması. duyması bile berbat.