bugün

sosyal medyanın herhangi bir kesiminde yayınlanmış olan ve beğendiği yazılardır.

misal bunun gibi...


"Gerekirse 18 saat çalışacaklar, yok öyle nağme.."

Elinizde olsa bir günü 28 saate çıkarıp 24 saat çalıştıracaksınız madencileri..

Enerji Bakanı Sayın Taner Yıldız, Somadaki faciayı biliyorsunuz, hem de çok iyi biliyorsunuz.

Sizin açıklamanıza göre 301, bizim mantığımız ve duyumlarımıza göre en az 700 işçi hayatını kaybetti. 400 kişi sağ olarak kurtarıldı diyorsunuz, çıkarın o zaman o sağ olarak kurtarılanları halkın karşısına da bir görelim.

Bu gece Halk Tv&nin bir programında şunu öğrendim. Maden Ocağında çalışan işçilerin sorunlarının tartışıldığı, zatıalinizin ve Sendika Temsilcilerinin de& katıldığı bir toplantıda, işçilerin çalışma saatleri ile ilgili olarak "Gerekirse 18 saat çalışacaklar yok öyle nağme" demişsiniz. Bu sözleri söyleyip söylemediğinizi sormuyorum. Söylediğiniz gün gibi ortada.

Şimdi Sevgili Bakanım: Bakın aklı başında bir insansınız, yüzünüzü çerçeveleyen sakalınızla mütedeyyin bir müslüman görüntüsü veriyorsunuz. Gözlükleriniz yüzünüze entelektüel bir dindar görüntüsü veriyor. Diksiyonunuz güzel, konuşmalarınızdaki cümle yapıları düzenli, ajitasyonunuz güçlü, demegojiniz sağlam. Üstelik Havuz Medyası da tam gaz arkanızda. Neden bu işgüzarlık?.Yoksa Başbakanınız dan mı size sirayet etti bu ihtiras, korku, telaş?

Kazanın olduğu saatlerden sonraki ilk açıklamalarınızdan birisinde de Tercüman sıkıntısı çekiyoruz demiştiniz. Tercüman sıkıntınız dilini bilmediğiniz Suriyelilerin yakınmalarını anlayamamaktan olmasın.

Yani demek istiyorum ki Sayın Bakanım: O Madende Kaçak çalıştırılan Suriyeliler var mıydı?.

Siz onların varlığından haberdar mıydınız? O madende kaçak çalışan kaç Suriyeli yerli işçilerle birlikte beton yığınına gömüldü?

Ben bir insanım ve her ne kadar ülkelerine ihanet ederek Türkiyede köle gibi yaşamaya razı Suriyeli ler de olsalar, o insanların göz göre göre ölüme yollanmaları benim vicdanımı rahatsız ediyor. Kendi insanlarımın katledilmesine nasıl isyan ediyorsam, o insanların yok edilmelerine de aynı derecede isyan etmek bana vicdanımın bir dayatmasıdır.

Sayın Bakan, bu gün 19 Mayıs 1919un 95. Yıldönümü.

Her ne kadar unutturmaya çalışsanızda, bu ülkenin insanlarının, gençlerinin büyük bir çoğunluğu bu yıl dönümlerini unutmuyor.

Bu yıl dönümünde Samsundan-Ankaraya yürüyen 1919 Yiğit ve Yurtsever Genci karşılayanların arasında olmak için Kızılaya gittim. Kızılaydan Anıt Kabire yürüdüm. Su sıkmaya , gaz bombası atmaya, ellerinde coplarla insanları dövmeye, belki de öldürmeye hazır olarak bekleyen sisteminizin korumalarını gördüm. O karşılama ve Soma Katillerinden hesap sorma birlikteliğinde, Yatağan işçilerinin kararlı direnişini gördüm ve bu ülkenin hiçbir zaman Özelleştirme ve Taşeronlaştırmaya teslim olmayacağının naralarını işittim.

Eninde sonunda bu baskılara boyun eğeceksiniz ve tek çarenin; Özelleştirme adı altında satıp savdığınız, peşkeş çektiğiniz tüm Kamu işletmelerinin yeniden Kamulaştırılmasında olduğunu göreceksiniz. Tabi iktidarınızın ömrü buna yeterse. Ya da Yüce Divan sonucu Silivride olmazsanız.

Sayın Bakan: Ben bir Emekliyim, Başbakanınızın tokatladığı ve önce Başbakan beni dövdü, sonrasında ise Başbakanımızı seviyorum diyen o çocuk gibi kıvırmam, korkmam, sözümü esirgemem. inanın bu ülkenin yurttaşlarının çok büyük bir çoğunluğu aynen benim gibidir.

Şimdi o çok dindar gibi görünen başınızı ve vicdanınızı iki elinizin arasına alın ve şu sorularıma cevap verin lütfen. 18 saat çalışmak zorunluluğunu, o işçilerin temsilcisi Sendikacıların önünde dikte ettiğinize göre, hiç mi o işçilerin durumlarını düşünmediniz?. 18 saat çalışan bir işçi, ne zaman uyuyacak, dinlenecek, çocuklarına ve sosyal hayatına zaman ayıracak?. Geçin bunları işe nasıl yetişecek?. Biliyorsunuz bir saat geç gelen bir yevmiyeden oluyor o köle pazarında. Yetişti diyelim, o çok kısa süreli maden dışında olmanın verdiği yorgunluk dikkat dağılmasına ve kazalara neden olmaz mı?.

Neydi sıkıntınız bu kadar çalışmaya zorlamak için?. Ne kadar kömüre ihtiyacınız vardı?. 30 Mart Seçimlerini "almışsınız" zaten, 2015 Yerel Seçimleri ya da haşmetlinizi Cumhurbaşkanı yapacağınız seçimlere daha çok süre vardı. Bu süre içinde çıkarılacak kömürler yetmiyor muydu size oy karşılığı dağıtmak için?.

Her açıklamanız tutarsız, her dediğiniz gerçeğe aykırı .. Bu tutarsızlıkları ve yalanları kapatmak için temiz bir yüz yetmiyor Sayın Bakan.. Önce elinizi vicdanınıza koyup, Biz nerede hata yaptık ve o hataları bilerek mi yaptık diye sorgulamanız lazım.
Gün gelecek devran dönecek ve her kes sorumluluğu kadar hesap verecek Sayın Taner Yıldız. Bu gerçeği bakar ama görmez gözlerinizin ve kararan vicdanlarınızın görmesi dileği ile..
Saygılar..
20 Mayıs 2014
Saat: 01.20

cevodem1957
http://blog.milliyet.com.tr/cevodem1957
http://zeusaltarindaterli...6314/yan-arabadaki-yuzler