bugün

en çok kendini parçalar, çığlık çığlıga susuşlar....

depremler sallarda bedenini
bıçaklar açamaz dilini
sessizce ıslatırsın ancak
duvara sapladıgın gözlerini

çenen titrer, dişler kenetli
kimse yok, odan hayaletli
cigara üstüne cigara
bedenin ölmeye niyetli

Döner kendine çarpar sesin
varlığın yoktur, yokluğun kesin
durdugun yerde hızlanır
göğsüne dar gelir nefesin

al kan olur kara gece
aklında bir bilmece
aynı şeyi söylersin içinden
yüzbin kere aynı hece

yok olmak anıdır o an
söyleyemediklerindir seni yoran
faydası yoktur bürünmenin
yüz kat örtü, bin kat yorgan

öyle bir susarsın ki
yarılır dudakların çöl kurusu
öyle bir susarsın ki
sarar sessizliğin korkusu

sabahı getirse de sana kuşlar
ışık girmez pencerenden içeri
bu çığlık çığlığa susuşlar
karanlığın yenilmez neferi

by saipsiz
delidir o, deli.
çığlığınızı haykırışlarınızı içeriden attığınızya da atmak zorunda olduğunuz durumdur. çünkü ya söyleyecek söz bulamazsınız ya sözler kifayetsiz kalır ya da karşı taraf anlamaz en ya da sesli olduğu durumda toptan yalnız kalacağınız durumdur.
(bkz: giden bilir karlı dağların ardını)
iç dünyada kasırgaların patladığının göstergesi. hem zaten kim bilir ki insanın içindeki fırtınaları.. sessiz çığlıkları...
yoktur böyle bir şey, yalandır. insanlara "tepki vermiyorum ama aslında veriyorum" havası taslamaktır.

eğer içinizde çığlıklar attıracak kadar ciddi bir olay varsa susmasanıza be!? bağırın! çağırın! küfredin be adamlar!

öyle işte toplumsal ayar, ben de tepki duyuyorum ayakları... yalanlar dolanlar dönme dolaplar...
şiddetini sadece ama sadece kalbinizin hissettiği çığlıklardır.
katlanmak zorunda olduğumuz olaylar içimizi çiğnemeye çalışırken attığımız çığlıklardır.
(bkz: mc sessiz çığlık)
hep sanıldığının aksine susarken içten geçen deli nehirlerdir bu çığlıklar. susmak zorunda kalıp ya da susmanın tek çare olduğunun bilindiği durumlarda sessizliğin sadece bir görüntüden ibaret olmasıdır.

içten boğazı yırtarcasına gelen çığlıkları ise sadece sizi kendi yerine koyabilen biri anlar.