bugün

I.
Çivi falan çakma duvara
Fırlat sandalyeye paltoyu!
Yarın, öbür gün döneceksen geriye
Dört gün için bu düzen niye?

Şu küçük ağacı sulamayı bırak!
Neşeyle gideceksen buradan
Boyu bir basamak bile olmadan
Niçin ekmeli tohumu bir ağaç için?

Çek aşağı kasketi, insanlar geçerken!
Niçin karıştırmalı yabancı bir dilbilgisini?
Bildiğin dilde yazılmış haber
Çağırıyorsa seni eve.

II.
Duvara çaktığın çiviye bak:
Ne zaman dönmeyi hesaplıyorsun?
Ne kadar inançlı olduğunun farkında mısın?
Her gün çalışıyorsun kurtuluş için
Oturup yazıyorsun odanda
Çalışmalarının nasıl olduğunu biliyor musun?
Bak öyleyse bahçenin sağındaki şu kestane ağacına
Bir güğüm su vermiştin ona.

III.
Kirişten dökülen kireç gibi
Çürür tahta perdesi zulmün
(Sıkma canını!)
Yolculuk et sınıra
Adalete doğru.

Bertolt Brecht
gökyüzünde yeryüzünde
gün doğdu mu her gün ilk gün
her gün aydınlıktır
yoksa ümit
her yer loş karanlıktır

yar gurbette can yürekte
bir kafeste ne amansız
sonsuz ayrılıktır
geçmez zaman
her gece hep aynıdır

fırtınada ak ayazda
sürgün her yerde hep yalnızdır
gül açsa da kuş uçsa da
görmez dargındır

her durakta her uykuda
sürgün her nefeste yalnızdır
her şafakta her yudumda
hasret sancıdır

yol alsa da ses duysa da
dağ aşsa da her adım son
her an son adımdır
tek başına
yalnızlık bir yankıdır

yar gurbette can yürekte
bir kafeste ne amansız
sonsuz ayrılıktır
geçmez zaman
her gece hep aynıdır

fırtınada ak ayazda
sürgün her yerde hep yalnızdır
gül açsa da kuş uçsa da
görmez dargındır

her durakta her uykuda
sürgün her nefeste yalnızdır
her şafakta her yudumda
hasret sancıdır
*