prensesi kurtarmak için uğraşıp duran italyan versiyonu. dağları delen ferhat misali.
seksenlerde cocuk olmak diyince akla gelen oyunlardan biridir. aslı mario'dur fakat daha bir gazla oynansın daha bir talep görsün diye ayar verilmiştir ismine. devam eden versiyonlar için yeni isimler de çıkabilir; mario sana inanmıyorum, yuh artık mario.. gibi.
her bölümün sonunda uyuz bir yaratık çıkıp "thank you mario but princess is in another castle" diye bir uyarı verdiği , ancak son bölümde doğru kaleyi bularak ejderhayı öldürüp prensesi kurtarabildiğiniz oyun . piyasaya ilk çıktığı zamanki oyun teknolojisine çok üst seviyede bir oyundur . içerisinde gizli tüneller , boşluklara gizlenmiş mantarlar ve sınırsız sayıda can kazanacağız bölümler mevcuttur . bitirince ne mi oluyor ? oyun zor versiyonuyla tekrar baştan başlıyor .
http://www.youtube.com/wa...p;mode=related&search=

vay be.. yani hakkatten vaylar bana..
yaran bir live versiyonuda mevcutmuş..

http://www.youtube.com/watch?v=1xkUNC5RQ1s&mode=related&search=
sözlük yorgunluğunun üstüne kafa dağıtmak için oynanan oyunlardan birisidir. ancak yürütmeyi bir türlü başaramadım.
küçüklüğümüzün biricik eğlencesi.
prensesi kurtarıcam diye yırtınıp,prensesin tipini gördükten sonra dumur oldugum oyun.
http://www.youtube.com/watch?v=2gFD-kZvlxM

bu oyunu oynayanın insan olmadığı oyundur.
ne son çıkan futbol oyunlarının nede son model yarış arabalrından almadığım zevki aldığım oyundur.yeniversiyonu internette vardır.çocuklugumun oyunu.
şu mantarı yiyekte boy uzasın prensesin karşısına zik gibi çıkmayalım diyen kahraman.
"thank you mario but princess is another castle" mesajı ile tam sekiz kez karşılaşıp, bıkmadan, usanmadan, yılmadan prenses peşinde koşabilen bir abimizdi mario. bir mantar yer, iki katı olurdu. bir de can mantarı vardı, o pek çıkmazdı, gizli yerlerde olurdu.
kendine has yari dijital yari mekanik sesiyle, o oyle arkada umarsizca duran bulutlariyla, yesilligiyle, borusuyla, tosbagasiyla, mantariyla hayatin anlaminin kendisinde gizli oldugu hissi veren tum zamanlarin en iyi oyunu.
çocukken oynamaktan beni psikopata bağlayan ve mario yu artık aileden biri gibi görmeme sebep olan oyun

(bkz: anne bi tabak da mario ya koy)
bir de kankasi vardi.yesil bole afedersiniz bocek gibi. luigi idi adi yanilmiyorsam.
hep ön plandaki kahramandır luigiyi sürekli ezer bu i.ne oyunlarda prensesi de bu kurtarır türlü maymunlukla. luigi buna göre daha asildir.
geçmek için koca bir yaz ter döktüğüm, parmaklarımı su toplattıran, oynarken saatlerce oturduğum koltuğun pofuduk, kabarık minderini, ramazan pidesi gibi yassılaştırmama sebep olan oyun.
dayısının oğlu luiçinin asla mario kadar popüler olamadığı,hala kalbimin en güzide yerinde bulunan aşamalı oyunların en güzeli.
can bulmuş hali şu şekildedir: http://www.thatvideosite.com/video/2265

05 edith piaf: video bu değildi ki kim la bu?
nickim olur bu benim.
ayrıca defalarca oynanıp bıkılmayan tek oyundur.
http://www.youtube.com/wa...p;mode=related&search=
oyunun bir safhasında hiçbir uyarı ya da işaret olmamasına rağmen tavanı delip gizli bir yol bulabildiğiniz oyundur.
(bkz: evreka! evreka)
http://img103.imageshack....php?image=8401352lgw4.gif
http://www.youtube.com/watch?v=SZqwvjwqwK4
bir döneme damgasını vuran keyifli olan oyunun adı.