bugün

tamam birader, öyle kışın ortasında çocuklar su tabancası ile birbirlerini kovalasınlar demiyorum ama yazın da bir kovalamaca göremiyoruz son 4-5 yıl içerisinde. buradaki su tabancası bir simgedir. misket olur, gazoz kapağı olur, taso olur, spor toto kağıtları olur. bunlar biz çocukken vazgeçilmezlerimizdi. ekmeğimizin arasına sıkıştırırdık tam domatesi, biraz da peynir koyardık, fırlardık sokağa oyun sevdamızdan. kavgalar ederdik bir misket için. taso çalardık birbirimizden. yazın olurdu en afilli su tabancalarımızla bir kargaşa yaratırdık. adeta sokak şenliğiydi bu. ama şimdilerde bakıyorum sokakta ne bir renk var ne bir etkinlik. hiçbir şey yok amına koyim. millet çocuğunu sokağa bırakmaya korkuyor. çocuk ne sokağın tadını alabiliyor ne toprağın kokusunu. bu, büyük problemlere de yol açıyor. çocuk bilgisayar ya da tvye mahkum olduğu zaman asosyallik beliriyor bünyesinde. kiminde bir obezite hastalığı başlıyor. nedir bu, pasifize etmektir. kanının lümbür lümbür aktığı bir vakit çocuğu evinde hapsedersen çocuk asosyal de olur, obezite de olur.

bu yüzden su tabancası kültürü, yani sokak kültürü yok olmasın diliyorum ben. çocukların en büyük ihtiyacı bu.
yok olmamıştır zira olay boyut değiştirmiştir. bir yakınımın oğluna almışlar, böyle pompalıyorsun falan, basınçla çalışan birşey. acayip su atıyor ama, öyle böyle değil.
adama naber dedim, yukarıdan aşağı yıkadı beni şerefsiz.
üzücüdür.
gerçi oynarken de üzülürdük. çünkü o naletler çok çabuk bozulur. hortumun geçtigi tıpa kırılır ya da laylon olan tabanca gövdesi çabucak yırtılırdı.

(bkz: layloncu geldi hanıııım)
"morartıcı geldi mertlik bozuldu."

çocukların onun yerine facebook tan birbirlerine su sıktıkları için olan olaydır.
millet çocuğu sokağa bırakıyor da, artık o çocuklar soluğu internet kafede alıyor..

üniversiteye geçtiğim ilk yıl bu yıl. çocukluk arkadaşım 4 yaş ufak ama severim onu. cafeye gidelim eskisi gibi cs atalım dedi, kırmadım..

bana inanın, cafe de 2-3 tane 15 yaşında velet vardı, gerisi 12-7 yaş arası. hepsi kantır, silkroad türevi oyunlar oynuyor. "nasıl kafa çaktım sana zaaa xd" diye muhabbet ediyordu..

artık su tabancası yok, metin 2 var...
bu kültür yok olup yerini gerçekleri almıştır.
(bkz: maganda dehşeti)
katıldığım tepit. işin aslı bilgisayar çıktı, çocuklar bozuldu olması lazım. sadece su tabancası değil, topaç vardı, çelik çomak vardı, bilye vardı sigara kağıdından tutun gazoz kapağına kadar. ama şimdi çocuk evden dışarı çıkmıyor ki bilgisayarın başında ömür çürütüyor, anne baba da bu durumdan memnun zaten çocuk gözünün önünde ya ona da kolay geliyor. oysa benim annemin ömrü beni sokaklardan toplamakla geçti, ha kötümü oldu ? tabikide iyi oldu. şunu unutmamak lazım hayat sokaklarda, sokakta büyüyen çocuk hayattan zevk alır ve özgüveni yüksek olur.

bir çocuk hayatı bilgisayardan ve tv den öğrenemez, camların ardından hayat öğrenilmez çünkü. hayat pratikten ibarettir, teorik sadece sınavlarda işe yarar. henüz bekarım ama evlenince çocuğumun gelişimi için evimdeki bilgisayarda internet olmayacak. çocuğum benimle beraber sokaklarda zaman geçirecek, sanal oyunlarda kılıçla adam öldürüp psikolojisini bozmayacak. gerçek hayatta dizini kanatıp aslında birini de, kendini de yaralamanın o kadar basit olmadığını görecek.

ve bu bilgisayarlar çıktığından beri çocuklar babalarına- annelerine benzemez oldular, hepsi birer hayal kahramanı. hadi yetiştirebilirseniz yetiştirin bakayım sağlıklı nesiller.
günümüzde gerçek silahların boy gösterdiği bir toplulukta çok doğal bir durumdur.