bugün

özellikle malum parti sempatizanlarından kendine güvenen birini burada benimle siyaset tartışmaya davet ediyorum.
kural basit. karşılıklı soru sorulacak bir alttaki entry de cevaplanacak.
ilk soru benden gelsin.

soru: her fırsatta islam düşmanı ilan edilen israil'le yapılan ticareti ve olabilecek anlaşmaları içinize sindirebiliyor musunuz?
Soru cevap şeklinde ilerliyecegi için soruları sadece konuyu açan kişi sorabilecektir.
(bkz: burada soruları ben sorarım)
ilgisi yok. cevapladıktan sonra kendi sorusunu sorabilir.
sindirebiliyorum.. siyasette pragmatizm'in yeri vardır. ve pragmatizm'den yararlandık.

soru: kk 7 hazirandan sonra demokrasi kazandı dedi hatırlarsın. halbuki oylarını arttırmamıştı. burada hdp'nin barajı geçmesini kastetti. 40.000 askerimizi öldüren hain bölücü terör örgütünün siyasal kolu olan partiyi savunmasını içine sindirebiliyor musun?
içinize sindirebildiğiniz pragmatizm yani faydacılık denebilir. ticari faydalarınızı ideolojinizin önüne koyarak tüm inancınızı bir kaç milyon dolara sattığınız manasına gelir.

(sol görüşlü tüm partilere eşit mesafede olan biri olarak)
cevap: 7 hazirandan sonra malum partinin lideri tek başına iktidar olamazsak istifa ederim demişti etmedi.
bence de demokrasi kazanmıştı. 80 milyonluk bir ülkede temsilde adalet gereği meclise yansımış en demokratik seçimdi. fakat heyhat ne yaptı ne etti malum parti tekrar seçime gitti ve istediğini tehditlerle elde etti.

soru: bize oy vermezseniz beyaz toroslar tekrar geri döner diye tehdit savuran bir başbakanın şu an güneydoğuda şehirlere tanklarla toplarla girmesi ileri demokrasinin, istikrarın bir göstergesi midir?
1918 sscb'nin almanya ile yaptığı anlaşmalara bak. lenin de pragmatist davranmış. siyasetin bir parçasıdır pragmatizm.

cevap : 1938 dersim de ne yapılıyorsa onun bir kaç gömlek altı yapılıyor. zilan da neler yapıldıysa onun bir kaç altı yapılıyor. ne yani başı boş bırakalım da hendekler kazılmaya devam mı edilsin, sonra da konuşup duruyorsunuz ama yok şu yok bu diye taviz verildi diye. ne yapsak suç.

soru : çözüm süreci için ne düşünüyorsun?
komünizmi benimsemeyen bir ülkenin işine gelince bu tip ülkeleri kendine referans alması komik.

cevap: 1938 de yaşananları eleştiren bir cumhurbaşkanı vardı hatırlarsan, devlet adına bu katliam için özür dileyen. şimdi özür dilediği bu olayın bir kaç gömlek altını kendisi mi yapıyor? çok ironik.
başı boş bırakılmadı ki yıllardır bu örgüt sempatizanları yol kesip kimlik kontrolü yaptığı zamanlar neredeydi bu askeri kuvvetler.

çözüm süreci: mevcut siyasi iktidarın her döneminde kullandığı kürtleri de kullanıp bir kenara attığı karşılıklı gizli anlaşmaların (oslo) ve tavizlerin verilip daha sonrasında karşılıklı ihanetlerin yapıldığı saçma sapan bir süreç.

soru: ekonomik göstergeler. doların ve euro nun türk lirası karşısında 3 kat kıymetli olması ve 2016 yılında ki belirsizlik hakkındaki düşünceler?
cevap : paralel yapı, pkk ile mücadele, bir yandan avrupa ve rusya ile verilen mücadele derken euronun ve doların artması normaldir.

soru : 28 şubat süreci, üniversitelere türbanıyla alınmayan kızlarımız için ne düşünüyorsun?
cevapların hakkında ekstra bir yorum yapmayacağım. kanaati okuyanlara bırakıyorum.

cevap: darbenin her türlüsüne karşı çıkan biri olarak 28 şubat sürecini de benimsemiyorum. fakat her fırsatta tankların sokağa çıkmasını eleştrip sonra kendi eliyle sokağa silah salmak kendiyle çelişmektir. her darbe de sol kesim zulüm görmüştür. bir tek 1960 darbesi istisna sayılabilir.
aynı konunun ısıtılıp ısıtılıp gündeme gelmesi türbanlı kızlara yapılan bir haksızlıktır. bu bir haktı ve elde edildi. sevinip daha iyi gelişmelere adım atılmalı.

soru: 28 şubat sürecinde mağdur edilen sonrasnda kendi çıkarlar için kullanılıp şimdilerde paralel yapı adı altında anayasa da bile karşılığı olmayan bir suçla bu muhafazakar insanların malına el konulmasını cezaevlerinde sindirilmeye çalışılmasını nasıl değerlendiriyorsun?
madem hak veriyorsun neden bu hakkı kimin verdiğini, hangi zorluklar altında kimlere karşı bu hakkı o kızlara verenlerin kim olduğunu neden söyleyemiyorsun?

cevap : hiç bir zaman alt tabakayla bir sorunu olmadı hükümetimizin. üst tabakası ( ekonomik ilişkileri sağlayan ve alt tabakayı kullanan) ile savaş veriliyor. defalarca uyardı reis alt tabakadaki kardeşlerimizi. ne zaman alt tabakadaki kendi halindeki birine baskı uygulandı ki? palavra. yayın gruplarına girdik, bankalarına girdik. yapmak zorundaydık. hepsi bu!

soru : türban hakkını veren, ülkenin her yerine üniversite yapan, mükemmel yurtlar yapan, burs/krediyi 400 lira yapan siyasi partinin ismi nedir?
1) bir partiye hizmet etmesi için oy verirsin ve yaptıklarından dolayı teşekkür etmezsin. bu bir lütuf değil zorunluluktur.

2) 114 devlet ünv. varken 76 tane de vakıf ünv. si var ülkede. vakıf, yani paralı. ülkede ki gelir düzeyi söz konusu olduğunda bunların olmasının hiç bir anlamı yoktur.

3) eğitim hakkı sosyay devlet gereği ücretsiz olmalıdır. üzerine para vermek kapitalist sistemin gereğidir.

kapitalizm: elindeki bütün bir ekmeği alıp sana lokma lokma geri vererek sana teşekkür etmeni sağlayan bir sistemdir.

bu ülkenin %95 i alt tabakadır. zira geriye kalan kaymak tabakayı yandaşlar paylaşmıştır.

daha okurken sana kredi vererek seni borcun altına sokan bir devlete teşekkür edilmez. lanet edilir.

soru: 17-25 aralık yolsuzlukları hakkında ne düşünüyorsun? kendi komşun ailen arkadaşın hırsız olsa ve suçu kayıtlarla sabit olsa onunla ilişkilerini devam ettirir misin?
bir taraf istek üzre ak partili diğer tarafın ne olduğu belli değil.
işine geldiği gibi davranıyor. 28 şubata sen karşıydın da söyle bakim
kimleri destekliyorsun madem desteklediklerimiz üzerinden gideceğiz
bakalım desteklediklerin ne kadar karşı idi? her şeyi okuyacak vaktim
yok şu an okumadım. son olarak bak iktidar bunları yaptı denildiğinde
"yapmak görevi zaten" gibi bir cevap sadece zavallılıktan ileri gelir.
lan biz de aksini iddia etmedik adamlar görevlerini yapıyor o yüzden
seviyoruz. neyse zaten tartışan kişide önce zeka faktörüne bakarım.
bilgili olması çok önemli değil. anlatınca anlasın yeter.
ne taraf olduğum belli. sol görüşlü tüm siyasi partilere eşit mesafedeyim yazmıştım. entrleri okusan iyi edersin. gazetelerde sadece resimlere bakan tip gibisin.

edit: görevlerini yapıyorlar diye seviyoruz diyorsun. hiç bir siyasinin görevi çalmak değildir. ve bu memleketin her metrekaresinde hırsızlar sevilmez.
haha. tmm da kardeşim bu içine ettiğimin memleketinde solun ne olduğunu
bilmeyen bir dolu insan var. allah seni inandırsın chp li herif geliyor ben solcuyum diyor. kanım donuyor...

edit: neye göre çalıyor? hani belgen? geldik yine boş laflara...
bu onların sorunu. sen de kendince onlara cevap verir bilgilendirirsin. burası hodri meydan. konuşamadıktan sonra orta yol bulunamaz. diyalogun halledemeyeceği şey yoktur.
işte onu diyorum ya tam parti ismi vermen gerek ki ben de anlayayım sen
o sorunlu insanlardan mısın, değil misin? neyse ben uludağ'ı fazla serbest
gördüm muhabbet havasına girdim. siz devam edin mk takipteyim...
muhattap arkadaşın cevabı gelmediğinden devam edemiyorum. yazdığında karşılığı verilecektir.
anlaşıldı ki, muhattap arkadaşın ezberi bitmiştir. yine de değerli vaktini ayırdığı için kendisine teşekkür ediyorum. okumaya değer verenlerde sağolsunlar.

sonuç; kendinizi kandırmayın arkadaşlar. bu ülke maalesef iyiye gitmiyor. iş işten geçecek ve pişmanlıklarınız fayda etmeyecek.

sevgi ve kardeşlikle..