bugün

2010 yılında yakalanan yüzde 9 , 2011 yılında yakalanması beklenen yüzde 7,5 civarındaki büyüme oranlarıdır.

aynı dönemde bütçe neredeyse fazla vermektedir ki aylık dönemlerde fazla vermişlikleri de vardır.çok düşük miktarlarda açık vardır.

cari açık ise ; büyüyen genişleyen bir ekonomide cari açık verilmesi doğaldır. ekonomi hızlı büyüyünce bir üretim açığı ortaya çıkmatadır. üretim hemen aynı hızla intibak etmesi beklenemez.bu zaman içinde üretim artışları ile tekrar düzelecektir.

son 1 yılda 1,689,000 kişi iş bulmuştur.
ekonomiyi tv'den takip eden adamalrın istatistikleridir. tv derken, samanyolu falan.
(bkz: sürekli büyüyor efendim durduramıyoruz)
biraz çevreye bakılınca görülebilecek durum.

en basit örneği ;

(bkz: alışveriş merkezlerinde kasalarda oluşan kuyruk)

otomobil satışlarının rekor kırması vesaireye de bakılabilir.
yalan dolandır.

--spoiler--
son 1 yılda 1,689,000 kişi iş bulmuştur.
--spoiler--

peki kaç kişi doğmuş, kaç kişi yeni mezun olmuştur?
http://www.cnnturk.com/20...landi/636769.0/index.html
kimse kusura bakmasın ancak doğru olan oranlardır.

burada getirilmesi gereken eleştiri "hep samanyolu yeaa, cemaat yeaa" değil, ekonomideki büyümenin gelir dağılımını düzelttiği mi bozduğu mu ve iş bulan 2 milyona yakın kişiden sonra reel ücretlerin ne seviyede dengelendiğidir.

yani tamam ekonomi büyüdü ama neticede sosyal devletin görevi olan gelir dağılımını düzeltme görevi ne kadar yerine getirildi? dolaylı vergiler ve sabit oranlar sebebiyle alt ve alt-orta kesimde yer alan insanların reel geliri düştü mü? nominal rakamlar sadeleştiğinde reel gelir hangi düzeye geldi? gelirden görece az pay alan çoğunluğu yakından ilgilendiren sağlık, ulaşım, eğitim, elektrik, doğalgaz gibi kalemlerde artış hangi oranda oldu? temel besin maddelerinde fiyat artışı nedeniyle tüketilebilen birim nasıl gerçekleşti?

ekonomi çerçevesinde analitik yorum yapmak her zaman yerinde olacaktır. yoksa ekonomi büyüdü mü, evet büyüdü! "hee cemaat vs." o değil olay...
onlarcz yüzlerce rakamın arasından, manipulasyona en açık rakamlar seçilerek ve nedenleri çarpıtılarak yayınlanmaktadır. ülkeye arap yarımadasından giren paranın miktarı, şekl, ve hangi yatırıma nasıl döndüğünüe ilişkin verileri açıklasınlar da görelim.

hala neyi savunuyorsunuz, anlamak mümkün değil.
10 liralık elektrik faturasına 15 lira vergi verirsek büyür tabi. ekonomi büyüyor büyümesine de halk hala fakir. bu iki şey doğru orantılıdır. ekonomi artıp halk zengin olursa kalkınırsın. ama ekonomi artıp halk hala fakirse gerisini söylemek istemiyorum. haydi hayırlı işler.
doğru olduğu tartışılan küsüratlı hesaplardır.
bazıları marketlerde çok sıra var çok fazla araba alınıyor falan diye pollyanna' cılık oynuyor ama nüfusu fazla olan bir ülkede araba da fazla olur alış veriş de. ayrıca istikrarlı büyüyen bir ekonomide devamlı teşvik paketi açılması da neyin nesi oluyor , bunu açıklayabilecek birileri var mı ?
son bir kaç yılıda yüksek faizle Türkiye’yi soyan ithalata dayalı süpekülatif nitelikli ve dış borca vidalı bir büyüme ülkeyi esir almıştı. Prof. Dr. Erinç Yeldan’ın yazdığına göre; 2003-2011 yılları arasında AKP hükümeti döneminde; her 1 TL’lik milli gelir büyümesi için 4.68 dolarlık dış borç almak noktasına gelinmişti. Avrupa Türkiye’ye gıpta ile bakıyor dedikleri tablo şuydu.
Türkiye el parsıyla büyüyordu.
Büyüdükçe açığı ve işsizi artıyordu.
Her an kırılma yaşanabilirdi.
2012’ye böyle gelinmişti.
Ekonomi yine paketlik olmuştu.
Dördüncü paket yakın tarihte açıldı. Bu yeni pakete göre doğuya yatırım yapan işadamlarının batıdaki yatırımları da teşviklerden faydalanacak. Teşviğin özünde; Türkiye’de işçinin işverene maliyeti Çin’deki sınıra yaklaştırıldı. işveren 100 liralık yatırım yaparsa bunun 44 lirasını devlet koyacak. Ekonomi sağlamsa buna niçin ihtiyaç duyuldu? Kim yalan söylüyor?
rakamları kendi açıklamamaktadır. uluslararası kurum ve yatırımcıların referans aldığı tuik açıklamaktadır.