bugün

bi de bunun kankası olurdu, taze soğanlı yumurtalı ve domatesli sandvich, genelde kahvelerde çok rastlanırdı.
keşke hatırlatmasaydınız. o nesilden biri olarak bugün haşlanmış patates bile midemi mahfediyor.

ne yazık ki hayat sadece gençlikten ibaret değil. nasihat etmiyorum, bana da nasihat verdiler hiç dinlememiştim.
Beyaz önllüklü satıcının sattığı, beyaz boyalı, iki kapaklı ahşap kutudaki lahmacunları löppp löpppp götürdüğü halde hastalanmayan, zehirlenmeyen bir nesildi.
Çünkü adamlar birinin sağlığına zarar vermekten, ekmeğinden olmaktan, gezdiği mahallelerde adının çıkmasından korkardı.
Evet zerre miktarda kıyma ve bol soğan kullanırdı ama o kıyma kıymaydı, yani bildiğimiz dana kıyma, eşek eti, at eti, soya kıyması değildi.
ozledik artik o lahmacunlari.

hemen ayaküstü atistirir, acligimizi bastirirdik.

hey gozunu sevdigimin dunyasi. ne cabuk degisiyorsun..

ozledik, cok ozledik o gunleri. meger bilmeden yasarmisiz en mutlu gunlerimizin o gunler oldugunu...
sadece lahmacun değil aynı zamanda;

kürt böreği, çiğ köfte ve tavuklu pilavda yemiş şanslı nesilim.
görsel
hayatta yemedim ki hayatım buradaki bazı uuserların 3 katı kadar uzundur.
bazı şeyler vardır ki asla yenmemelidir. hele ki et fiyatlarının arşa çıktığı şu dönemde. o lahmacunun içindeki etin ne eti olduğunu asla bilemezsiniz.
80 lerde ilkokul zamanlarımdan beri var olan lezzet. Çok yedik. Hiçbir şey de olmadı çok şükür..
istanbul da okurken çok sık yediğim bir yiyecekti.
sokağı bırak, ben ortaokulda iken kantine lahmacun geliyordu. sabah saat 10'da deli gibi lahmacun gömüyorduk. Ama lahmacun dediysem, içinde et olduğunu düşünmeyin pek. bileşenlerinin %90'ı soğan, %9'ı soğan esansı, %1'i de kıymaydı.

öğretmenlerimiz iyi dayanmış.
görsel
çok nefis kokardı. lahmacuncu amca kutunun kapağını açtığında o koku bütün mahalleyi sarardı. anlatılmaz yaşanır.

işte o kedi eti, eşek eti korkuları yüzünden sadece koklardım, yiyemezdim.

keşke yeseydim, ne oldu yiyenler öldü mü? benim ise taşşaklarım şişti.