bugün

siyasi kimlikler günümüzde kredi kartları gibi "plastik" bir hal aldı. Hepsinin de bir aşım limiti var. Eskinin onur duyulan, asırlarca saklanan kimlikleri gibi de değil. Üzerine destanlar yazılmıyor. Hatta ortalama ömrü 5 seneyi dahi bulmuyor. Bakıyorsun başkası siyasi kimlikte promosyonel indirim yapıyor, artı miles puan vermeye başlıyor gidip onu kullanıyorsun. Farketmiyorsun, kredi ile ev alınmaz yurt edinilmez erkekliğe yakışılmaz.

Siyasi kimlik demek sermayen birikimin olacak. Halbuki biz alışmışız hala 70'lerde yaratılan psikolojik prototiplere uymaya. Amerika'da bile onlara uyan kalmadı, tektipçilik aldı başını yürüdü. Öyle eskisi gibi ufak tefeklilik sevimlilik de kalmadı. Parçalanmışlık ve iflas söz konusu, psikolojik olarak. Aynı şey siyasi kimlikler için de geçerli. Sisteme bağlamanın borç batağına çekmenin bir yolu. Kurtuluş değil kapan artık günümüzde.

Lakin hala dünyanın dört bir tarafında belgesel çeken, araştırma yayınlayan, halka haktan birşeyler verebilmeyi görev edinmiş insanlar, ülkemizde de erenler var. Bunu farklı farklı platformlarda yapmaya çalışıyorlar. Yarın birisi kapatılıyor ama gerisinde devam ediyorlar. 12 Eylül'lerde birçoğu siliniyor, ama onları anlatacak Uğur Mumcu'lar Attila ilhan'lar kalıyor, onlar da gidiyor bu kez onları anlatacaklar geliyor. Bunların ithal olmadığını dinlediğinizde anlıyorsunuz zaten. Öyle Visa MasterCard'a benzemiyorlar. Bizim sizin kendimizin hatta sesi. O zaman siyasi kimliği değil kendimizi buluyoruz işte. Nedir ne değildir biraz daha iyi anlıyoruz. Belki korkuyoruz çok çok korkuyor vazgeçmek istiyoruz. Ama suçu bizi önce yoksulluğa sürükleyip sonra borç vermekle kandırmakta olanlarda aramıyoruz. Sadece susuyoruz, yo yo sustuğumuzu da bağırarak siyasi kimliği olmayan şeylerle haykırıyoruz.
Zamanımızın en büyük içinden çıkılmaz problemidir ki; hep yeni arayışlarla umutlanan Türk halkının her seçimden sonra illa ki hüsrana uğramasının verdiği sonuçtur.