bugün

tespitlerden tespit beğen...

konumuz: bir insanın, sigara bırakma çabasının altında yatan mazoşizm eğilimidir.

çocukluğumdan beri sigara bırakma çabası veren onlarcasına şahit olmakla beraber birkaç kere de ben aynı çaba içerisinde buldum kendimi. çok büyük bir kısmında iradesizliğin baskın olduğunu samimiyetle söyleyebiliriz bu girişimlerin. ancak; gene aynı oranda bir kısmında ise başa gelen elim olaylar insanı bu girişimden uzaklaştırır.

bir arkadaşım, yakın bir geçmişte sigarayı bırakmıştı ve yaklaşık 2 ay boyunca tek bir sigara içmeden devam edebildi hayatına. hani kaba tabirle yoksunluk sendromu kısmını aşmıştı olayın ve bu iki ayın sonunda tuttuğu futbol takımı, ligin son haftasında şampiyon olamayınca ertesi gün iş yerinde sigara paketi elde gördük kendisini...

"sırf sigaraya başlayayım diye kupadan elendikleri yetmiyor gibi şampiyonluğu da verdi ibneler." diyordu sohbetimiz esnasında.

o anda aklıma geldi bu durum ve oturup da sigarayı bırakmak adına verdiğim yerli-yersiz çabaları dikkatle inceledim.

ilk kez bunu yaptığımda dershaneye giden bir üniversiteye hazırlanan öğrenci rolündeydim. tam 20 gün sigara içmedim. 20. gün bir aile yakınımız ve uzaktan akrabamız olan neşeli ve babacan ali amcanın vefat haberi geldi. cenaze evinde üç delikanlı 8 paket sigarayı boşa çıkarmıştık tek gecede. bunun adı sigara içmek değildi... hatırlıyorum her anıda 3-5 sigara tükeniveriyordu dudaklarımızın arasında. o gece sigara içmemiştik hiçbirimiz. bildiğin katran soluyordu ciğerlerimiz.

aradan geçen zaman diliminde ikinci kez sigarayı bırakmak için üniversite birinci sınıfın yaz dönemini kestirmiştim gözüme. kaldı ki bir emekli çocuğu olarak üniversite okurken sigara içmek, boş kalan zamanlarda çalışmayı gerektirebiliyordu zaman zaman. hem 10 kardeş olmadığımız için başbakanlık bursu da verilmezdi bize. velhasıl bırakmaya meylettim sigarayı ve bu sayede tatil için eve döndüğümde valide sultan da biraz olsun bahtiyar olabilirdi kendi deyimi ile "serseri" oğlundan. ama ne mümkün? eve geldiğim günün akşamına valide sultan, rahmetli peder beyin sağlık durumlarından bahsediyor ve doktorunun, pederin ta kendisine "amca sen kansersin" demesini gözleri dolarak anlatıyordu. o anda tek kelime edemeden kendimi sokağa attığımda "sigara" çok ciddi bir ihtiyaç olarak kurumuş dudaklarımda yokluğunu hissettiriyordu.

üçüncü kez sigarayı bırakmayı denediğimde şansım yaver gidiyordu ve bütlere kalan derslerim dahi bu kararlılığıma etki edemiyordu. lakin okulun uzaması bu kadar vız gelip tırıs gitmeyecekti... gene de ölen, yaralanan olmadığı için şanslı sayıyordum kendimi.

ve en son 2009 temmuz ayındayken "sigarayı azaltmalı ve bırakmalı" dedikten yaklaşık 4 gün sonra bir haber geliyordu "baban rahatsızlanmış, türkiye'ye gitsen iyi olur." o anda tek istediğim birkaç sigarayı aynı anda yakmaktı. bu şekilde bir şansım olacağını düşünüyordum belki kimbilir... zira öyle de oldu ve yaklaşık 2 saat içerisinde bir paket sigarayı bitirmiştim. oysa buna ihtiyacı bile yoktu vücudumun. 3 taneden sonrasını almıyordu bünye nihayetinde ve çektiğim her derin nefeste kusmaklı oluyordum... nereden bilebilirdim sigara içmek için geç kalmış olacağımı.

velhasıl sigarayı bırakmayı düşünenlere çok ciddi bir uyarı. hiç bulaşmayın dostlar. hazırda varolan dertlerinizin üzerine yenileri eklenmesin. tamam sigara içmek erken yaşta öldürür, spermlere falan hiç iyi gelmez ama kendinizi düşünmüyorsanız sevdiklerinizi düşünün...
sigara içmeyip stresten ölüneceğine sigara içip mutlu ölmeyi yeğlemeyen insandır. çek bir fırt. bir fırtın zararı olmaz. ottur zararı yoktur.
Sigarayı bırakanın ya aklı ya da parası yoktur.