bugün

cumhurbaşkanın dün söylediği sözdür. ben aynı kanıda değilim, bu söz ancak kültür seviyesi belli bir düzeye gelmiş, verdiği oyun gerçekte nereye gidip neye mal olacağı hakkında bilinci açık, dogmalarla beyni dumanlanmamış bireylerin oluşturduğu ileri toplumlarda geçerli olabilir. kaldı ki bu tanıma yakın toplumlarda bile seçilmiş diktatörler çıkmıştır tarihte.
(bkz: adolf hitler)
içinde bulunduğumuz sosyal ve siyasi ortamla çelişen söylem.
cumhurbaşkanın dün söylediği sözdür. ben aynı kanıda değilim, bu söz ancak kültür seviyesi belli bir düzeye gelmiş, verdiği oyun gerçekte nereye gidip neye mal olacağı hakkında bilinci açık, dogmalarla beyni dumanlanmamış bireylerin oluşturduğu ileri toplumlarda geçerli olabilir. kaldı ki bu tanıma yakın toplumlarda bile seçilmiş diktatörler çıkmıştır tarihte.
(bkz: adolf hitler) Bu alıntıya katılmıyorum
(bkz: Yarısı çıkmış bile)

inanmayın, hepimizi silkecek.

Nasıl çıkmazmış lan?
önce insan güce sahip olur, sonra güç, ego ve gözü doymazlık insana. sonuç olarak, çıkar bal gibi çıkar.
hitler de diktatör değildi tabi!.. ne de olsa o da seçilmişti!...
Hitler'i örnek verenler olmuş. hitler almanyasını tekrar gözden geçirmemiş hırbolar bunlar. Ulan nasıl bizde ihtilaller halk tarafından 'kurtarıcı'olarak görülmüş ise o dönemin almanyasının kurtarıcısı da hitler olarak görülmüştür. sonrada şirazeden çıkıp kutsal ırk üzerinden siyaset yapmış. milyonlar kişinin ölümüne neden olan bir caniye dönüşmüştür. Dönüşürken de halka dönüp' beni bi oylarmısınız' dememiştir.

bizdeki olayı o dönemle bir tutmak ancak cahillerin ve ahmakların işidir.

Halkın seçme ve seçilme hakkını veren sistemin savunucuları, yine bu sistem hakkında veryansın ederek
-' halk cahildir, kimi seçeceğini bilmiyor',ya da
-Halkın büyük çoğunluğunun oylarıyla gelmiş birine 'tandansı diktatörlüğe kayıyor' gibi söylemler geliştirerek, Yine savunucusu oldukları sisteme adeta kendileri hakaret ediyor.

Sözde halkçılar, sözde türkçüler,sözde miliyetçiler, halkın nabzını tutamayıp, halkın içinden gelen ve sürekli her seçimde oylarını artırarak çıkmış,çıkabilen biri için bunu söyleyeceklerine, halkın önüne halkı taşıyacak kapasitede birini koysunlar da halk inansın oy versin.

Kaset komplolarıyla gelmiş insanları halk 'lider' diye seçmek için artık çok gelişmiş. zamanında 'benim memurum işini bilir' diyenler seçildi, 'mazotu 1 lira yapacağım'diyenler yüzde 7 oy aldı memlekette. geçti o devirler azizim.

Halk tüccarlığı yapıp, kafatasçı türkçülük, kafatasçı laiklik, ve kürt milliyetçiliği bu ülkenin geneline yayılmış bir anlayış olmadığını acaba hangi kafası çalışan anlayacak?

Ulan basit bir hesap açın son seçime bakın, illere göre milletvekili sayılarına da. chp güneydoğuda yok mhp ile birlikte, hdp ise batı'da yok. peki dingiler insan hiç soramaz mı kendisine bu politikalarımızla bu milletin başına geçip 'diktatör' dediğimiz adamı nasıl aşağıya indiririz diye.

Diktatör arayan' cemaat ile iş birliği yaptık' diyen vekilini siktir edene. kendinden büyük yaşlı amcalara bile el öptüren zırtapozlara baksın.
koyunlara bile mantıksız, tuhaf gelen cümle. milleti ne sanıyorsa artık.
tarihle alakası olmayan saçma bir argüman.

hitleri örnek veriyoruz, vereceğiz tabii amk. neymiş tarih bilmiyormuşuz da, aslında halk mecbur olduğu için onları seçmişmiş de, bir daha da inmemişmiş de bilmem neymiş. kardeşim sen şuna cevap ver, nazi partisi seçilerek iş başına geldi mi? bilmiyorsan söyleyeyim, evet geldi.

weimar cumhuriyetinin en zayıf yönü, mücadeleci bir demokrasi olmaması ve seçimler sonucunda da güçlü bir iktidarın (aşırı demokratik olduğundan!) oluşmasına izin vermemesiydi ki bu da zaten 1. dünya savaşından sonra özellikle hedeflenmişti galip ülkeler tarafından.

nazi partisi aşırı şovenist, aşırı ırkçı söylemleriyle aslında şeffaf bir parti sayılırdı. hedeflerini, gayesini gayet de açık bir şekilde dile getiriyordu. buna rağmen ülkedeki ekonomik bunalımlardan fazlasıyla bunalmış olan halk da, nazi partisinin yükselişini gören devletin ileri gelenleri de bu konuda harekete geçmek istemediler. sonuçta naziler iktidara geldiler ve dedikleri gibi de ülkenin bütün kontrolünü ellerine aldılar. sonrasında göstermelik seçimler yapıldı ve faşist yönetim kuruldu.

burada karıştırılmaması gereken iki kavram, faşizm ve diktatörlüktür. hitler faşist bir diktatördü. ayrıca modern çağın diktatörlerindendi. onun gibi daha pek çok lider (mussolini, franco, stalin vs) ülkesini dikta rejimi ile yönetmekteydi.

erdoğana eleştirimiz (ki bu eleştiri abdullah gül ve bülent arınç gibileri tarafından da tekrarlanmıştır), demokrasiyi sadece seçimlere indirgemesidir. bu tarz bir demokrasi anlayışı, 19 yy ingilteresini akla getirir. halbuki demokrasi ve demokratikleşme süreci hakkında kafa yoran otoritelerin hiç birisi böyle bir demokrasiyi "oturmuş" bir demokrasi olarak nitelendirmez. bu tarz bir rejim illiberal demokrasi olarak adlandırılır. bu tarz demokrasilerde, demokrasi sadece göstermeliktir. gerekli kurumlar henüz oluşmamıştır, demokrasi kültürü gelişmemiştir.

şunu unutmamak lazım, demokrasi sadece halkın yönetimi değildir. halkın yönetimi sözü, olsa olsa demokrasiyi zihinlerde monarşi ya da teokrasi, aristokrasi gibi kelimelerden ayırmak için kullanılmıştır. modern demokrasiler, gücün tek elde toplanmasının engellenmesi, check and balance sistemlerinin geliştirilmesi, anayasal düzenin korunması gibi görevleri yerine getirmekteki başarılarına göre tasnif edilirler.

mesela erdoğana yönelik en büyük tartışmalardan birisi anayasaya aykırı hareket etmesidir. anayasanın değiştirilmesinin usulleri bellidir. en az 330 vekilin onayıyla anayasa maddeleri değiştirilebilir. peki halk erdoğana ya da akpye bu kadar milletvekilini vermiş midir? şu anda hayır. o halde akp anayasada değişikliğe gitmek istiyorsa ya başka bir partiyle uzlaşmak durumunda, ya da mevcut anayasaya göre hareket etmek zo-run-da. bu kadar basit. aksini yaptığında bu anayasal düzeni bozmak olur, işte bunun adı da darbedir.

erdoğan anayasamızda açıkça partiler üstü ve tarafsız olması gereken bir mevkiyi kendi amaçları doğrultusunda kullanarak anayasayı ihlal ediyor. buna karşı kim ne yapabiliyor? hiç kimse bir şey yapamıyor. sürekli anayasanın ne kadar kötü olduğundan bahsediyorlar. iyi de kardeşim, değiştirin o zaman diyorsunuz. bizde yeterli vekil yok diyorlar. uzlaşın diğer partilerle diyorsunuz, uzlaşamıyoruz diyorlar.

o zaman kusura bakmayacaksınız kardeşim. chp doğudan neden vekil çıkaramadığını düşünecekse, siz de neden anayasa değiştirecek kadar vekil çıkaramadığınızı düşüneceksiniz. bu sorunu çözemediğiniz müddetçe de mevcut anayasaya uymak zorundasınız. aksi halde hiç kimse sizi ve sizin liderinizi "demokrat" olarak anmaz, anamaz.
anayasa halkın anayasası olursa bir anlam taşır. zira erdoğan cum.başk. seçimini halka bıraktığında bu anayasanın cumh.başk. maddeleri taca çıktı. halk diyelim ki ekmeleddin deseydi onu oraya oturtan dingiller için hiçbir şey değişmeyecekti. erdoğan diyen halk anayasa maddelerini bilmiyor mu sanıyorsunuz? erdoğan diyen halk başkanlık sistemine geçtiğini, cumhurbaşkanının artık eskisi gibi olmayıp irade belirleyen,yön veren bir mevkii olacağı için oy vermedi mi zannediyorsunuz?

işte böyle zannettikleri için muhalefetteler kırk yıldır. sürekli her seçimde oylarını artıran insana diktatör dedikleri için kenarda köşedesiniz. siyasal görüşü sırf erdoğan karşıtlığı olanların o'na diktatör demesi kendi acziyetlerini gösteriyor.

bir ülke nasıl yönetilir,dış güçlerden bağımsız,komplosuz,darbesiz. hele siz gelin bana onu söyleyin.
(bkz: adolf hitler)
(bkz: benato mussolini)