bugün

hele benim gibi ailesiyle tanışmaya gittiğinizde sakın yapmayın. mutlaka daha önceden tuvalet ihtiyacınızı giderip gidin. benim başıma gelen hazin olan şöyle gelişti;

sevgilim mine ile 2 yıldır seviyeli bir ilişkimiz vardı. ancak her kız gibi oda artık işi ciddiye bindirmek istemişti ve beni babasıyla tanıştırmak istiyordu. hergün beynimin etini yemesinden bıkmıştım artık. babasına söylemiş ve babasıda gelsin bi yemek yiyelim demiş.
neyse işte mecbur gitmek durumunda kaldım
çocukluğumdan beri vazgeçemediğim kötü alışkanlıklarım var.
kayısı suyu ve fındıkta benim kötü alışkanlığım.
daha ilkokul yıllarında annemin beslenme çantama iliştirdiği bu ikili hayatımın vazgemilmezi olmuştur her zaman. karın ağrısı yaptığında hiç bir zaman çekinmeyip okul sıralarına salıverdiğim için okulda lakabım boklu olmuştu. ben bundan hiç bir zaman rahatsız duymadım.aksine bu beni her zaman rahatlatırdı.
kız arkadaşımın ailesinin evine gideceğim günde bolca miktarda kayısı suyu içip yanında bol bol fındık yedim. siyah takım elbisem ve joleli saçlarımla ortalığı kasıp kavururcasına kayınpederin evine doğru ilerledim ve zili çaldım.
babasının mine'ye o anki bakışlarını görmeniz lazımdı. adeta bu çirkin sıfatınla bu yakışıklı delikanlıyı nerden buldun dercesine bir bakış attıktan sonra, hoşgeldin delikanlı buyur geç diyerek beni içeri davet etti.
koltuğa oturup bir kaç çift kelam ettikten sonra valide hanımın yaptığı etli kuru fasulyeden 2 tabak yiyip üzerinide sütlaç ile harmanladım.
kahvelerimizi içmek üzere koltuğa oturduğumuzda karnımda çalan senfoni orkestrası yerini ağrıya ve sessiz osuruklara bırakmıştı. dermanım kalmamıştı artık bu sancılara.. kayınpedere tuvaletin yerini sordum ve gösterdi. tuvalete gidip ceketimi çıkardım ve hemen çömeldim. suyun sesini son ses açıp seslerin dışarıya çıkmasını biraz olsun engelledim. yarım saatlik sıçma mesaimin ardından suratıma gelen neşe ile birlikte götümü silecektim lakin tuvalet kağıdı bitmişti.. ne yapıcam ulan ben diye düşünürken pipime doğru sallanan kravatı farkettim ve götümü bir güzel ona sildim. tuvalete attım ve derin bi oohh çekerek sifonu çektim.
ancak o da ne! tuvalet taştı...
boklar edirne barajının taşması misali sular eşliğinde tuvalet kapısından dışarıya çıkıyordu. paçalarım boklu suyla sırılsıklam olmuş vaziyetteydi. kayınpeder ve diğer ev sakinleri durumu anlayıp kapıyı yumrukladı. artık yapılacak bişey olmadığını farkedip daracık tuvalet penceresinden aşağıya atladım.
ayağım çatladı ancak o anki can havliyle yürümeye devam ettim ve otobüse bindim. otobüse binmemle birlikte şofor havalandırmayı açıp elma koku oda spreyi sıkmaya başladı. insanlar bana acıyarak bakıyordu.
günlerce kız arkadaşımın ailesinden tehdit mesajları aldım.
ev sahibi bu ne rezalet diye bunları evden atmış.
nasıl mahçup oldum anlatamam. kızda ayrıldı zaten benden..
(bkz: atmayaydın iyiydi)
Üşenmedim okudum. Yazık etmişler be sana kardeş koruma altına almaları gerekirmiş seni.
Sevgilinin evinde halıya veya koltuğa sıçmaktan daha medenidir.
okumadan söylüyorum tuvaleti tıkamıştır onu anlatıyordur. bu kadar yazdığına göre.

so classic.