bugün

her zaman kafa yapması yüksek potansiyel olan mevzu.

eski çağlardaki tanrıları hatırlar mısın? ya da bir kelam etmemiş tahtadan tanrıları(?) her zaman oynanmış bir oyun mu bu, kelimeleri olduğundan aşağılarda görmek? olduğundan fazla anlam yüklemek bir şeylere, bu neyin oyunu? tanrı dediğin şey neden o kadar güçsüz olmalı ki(?) ya da korktuğun şey neden bu kadar sert? evet -olmalı- soru işareti yerine getirilmesi gereken -olmalı-

dışarıda vuran davul sesini ben de duyuyorum tıpkı şu an duyan olduğu gibi. ya da köşede duran adam ben de olabilirdim, tıpkı bir ara durduğum gibi. ses olabilirdim bir yerden bir yere ulaşmak zorunda kalacak ya da ışık olabilirdim oyuna başlatacak. eski çağda uyanık bir babayı oynayabilirdim mesela ya da kendisini bir firavunun yarattığına inanan mısırlı. bütün kadınlarını kralının yoluna veren bir köyün fareli kavalcısı da olabilirdim, herkül'ün düzdüğü kadınlardan bir tanesi de.

''belki de neden olmasın''

herkül'ün ta kendisi olup önüme geleni dizebilirdim mesela. eros olup ferhat'ın şirin ile değil mecnun ile birlikte olup efsanelerin böylelikle ibneleşmesini isteyebilirdim. her şey olma şansım vardı sadece zamanın ismiyle hitap edilmiyor olması gerekmese. geriye döndüğünde bir isyankar olurken ileriye baktığında bir umut gören olmamalıydım. siyah beyaz gören köpekler değil, hepimiz farkındayız aslında da, işimize gelmeyen tek ayak üzerinde işemek değil mi?