bugün
- yalnızlığın anlaşıldığı anlar17
- stanley termos18
- arkadaşlar sizce bu gömlek nasıl15
- hacivat karagöz neden öldürüldü8
- hayat bombokken bir şey olup daha da bombok olması8
- ağzı burnu kırılmak istenen sözlük yazarları13
- gideon reid morgan jj silik yesin kampanyası8
- true'nin gay olması21
- kadınlar tipe bakmaz24
- arkadaşlar sınava çalışıyorum birşey diyor musunuz18
- gideon reid morgan jj21
- köşeyi dönmek için yapılacaklar11
- manyak olmaya karar verdim15
- 22 haziran 2024 türkiye-portekiz maçı84
- sözlükte erkek sanılmak10
- samet akaydın19
- 4 karısı 2 kız arkadaşı olan işsiz adam9
- kedimin boğazımı sıkması9
- ülkesi abd ce işgal edilsin isteyen mal cemaatçi9
- fener'in devletten yaklaşık 2 milyar tl istemesi11
- kıymanın kilosunun 90 tl olması11
- bir hatundan istemek9
- hangi sözlük yazarının tipini merak ediyorsunuz31
- milliyetçi olmamak19
- kızıl saç vs siyah saç13
- gece yazıp gündüz yazmayan erkek31
- tacikistan'da başörtü takılması tamamen yasaklandı29
- nervio'nun kartoncu çocuğun ellerini kıskanması9
- insan olmaya ceyrek kala15
- karton toplayan çocuğun elleri17
- israil lübnan savaşı13
- erkek dediğin efendi olmalı8
- anın görüntüsü13
- bir kadının bir erkeğe arkanda ben varım demesi12
- abdülkerim bardakçı15
- larisalisa20
- iran'ın pkk'ya eğitim verdiği iddiası8
- yazarların en büyük dilekleri14
- yaşamak için geçerli sebepler19
- gecenin şarkısı9
- ilim vs bilim9
- incil çok uzun'ya okurken sıkılıyorum12
- hacda aşırı sıcaktan 500 den fazla kişinin ölmesi12
- çıkma teklifi etmek22
- kürtlerin dünya lideri olduğu gerçeği17
- sözlük yazarları nasıl eğleniyor13
- nihavend longa9
- michy batshuayi9
- ona bilmediği bir vergi önerisi yap14
- en kaliteli türk kahvesi markaları9
(bkz: aşksız prens)
(bkz: sevdalı)
Tek başıma, yavaş adımlarla ilerliyorum yokuştan aşağı doğru. Her zaman gittiğim yere doğru götürüyor beni ayaklarım. Duvarın yanına yaklaşıyorum iyice ve duruyorum. Boğaz'ın nefis yüzünü seyrediyorum. Gecenin karanlığı siyah dantelalı bir peçe gibi örtmüş istanbul'u. Tam göremiyorum gerçi, ama bu esrarengiz bir çekicilik katıyor ona.
Bakışlarımı yavaşça duvarın hemen ardındaki uçuruma çeviriyorum. Dibi görünse de, gece ona da sonsuzluktan bir pay vermiş sanki. Çekici ama ürkütücü geliyor bana. Yine de korkunun verdiği o değişik hazzı tatmak için duvarın tepesine oturuyor ve ayaklarımı uçuruma doğru sallandırıyorum. Sanki ayakkabılarım düşecek ve arkasından beni de sürükleyecek gibi. Ürkeklik ve korku, teslimiyete dönüşüyor yavaşça. Her an düşebilecek olmak, acayip ve huzurlu bir dinginlik aşılıyor bana.
Bir sigara çıkartıp yakıyorum, ellerimi rüzgara karşı siper ederek. ilk nefeste acı bir tat bırakıyor ağzımda tütün. Ve gözlerimi kapatıyorum. Kapkaranlık oluveriyor her taraf. Bir an için yokluğa dalıyorum sanki. Yavaşça göz kapaklarımı araladığımda sanki her şeyiyle mükemmel bir düşe uyanmış gibi hissediyorum, gerçeklikten daha gerçek bir düş...
Sol tarafta kızkulesi var, sağda Galata... Gelinle damat gibi... Nişanlanmış ama bir türlü kavuşamayan iki sevdalı ya da... Bense ortada, olan biteni izlemiş, izleyen, izleyecek binlerce insandan biri. En kötüsü de, sevdasızlık.
Keşke, diyorum, yine bir sevdanın pençesine düşsem... Tutulsam bir güzele, onun güzelliğine. Kavuşamasam ona. Ama hep benimle olsa o... Hep benimle... Kaçmak istesem ondan, ama kaçamasam. Ona ulaşmak istesem, ama ulaşamasam. Herşeye rağmen sevdalısı, tutuklusu olsam onun. Sevdamdan vazgeçmesem, vazgeçemesem...
Galata bir gururlu damat... Yanıp tutuşsa da içten içe, hiç belli etmez. Sevgilisinin kendisine gelmesini bekler daim.
Kızkulesi de sevdalı... Ama zincirlenmiş Üsküdar'ın karşısına. Ne kaçıp gidebiliyor, vazgeçebiliyor sevdasından... Ne de sevgilisine varabilir. Aşk ateşi ikisini de yiyip bitirmektedir. Ama bitmez ki onlar yanmakla... Kendi ateşlerinden doğarlar mum misali yeniden...
Ben... Sevdasız, hayatsız, mutsuz seyirci... Bakıp duruyorum ikisine de... Derinden, arıyorum belki de... Feryatlarını duyuyorum istanbul'un sessiz gecesinde.
Ve bakışlarımı kendime yöneltmekten çekiniyorum, korkuyorum belki... Çünkü manzara vahim gönlümde... Çorak bir araziye benzer gönlüm. Sevdasız, susuz, sevgisiz... Hem sevmeye muhtaç, hem sevilmeye. Ama bir boşvermişlik var hayata. Beni hayata bağlayan hiçbir ip yok orada.
Bakışlarımı yavaşça duvarın hemen ardındaki uçuruma çeviriyorum. Dibi görünse de, gece ona da sonsuzluktan bir pay vermiş sanki. Çekici ama ürkütücü geliyor bana. Yine de korkunun verdiği o değişik hazzı tatmak için duvarın tepesine oturuyor ve ayaklarımı uçuruma doğru sallandırıyorum. Sanki ayakkabılarım düşecek ve arkasından beni de sürükleyecek gibi. Ürkeklik ve korku, teslimiyete dönüşüyor yavaşça. Her an düşebilecek olmak, acayip ve huzurlu bir dinginlik aşılıyor bana.
Bir sigara çıkartıp yakıyorum, ellerimi rüzgara karşı siper ederek. ilk nefeste acı bir tat bırakıyor ağzımda tütün. Ve gözlerimi kapatıyorum. Kapkaranlık oluveriyor her taraf. Bir an için yokluğa dalıyorum sanki. Yavaşça göz kapaklarımı araladığımda sanki her şeyiyle mükemmel bir düşe uyanmış gibi hissediyorum, gerçeklikten daha gerçek bir düş...
Sol tarafta kızkulesi var, sağda Galata... Gelinle damat gibi... Nişanlanmış ama bir türlü kavuşamayan iki sevdalı ya da... Bense ortada, olan biteni izlemiş, izleyen, izleyecek binlerce insandan biri. En kötüsü de, sevdasızlık.
Keşke, diyorum, yine bir sevdanın pençesine düşsem... Tutulsam bir güzele, onun güzelliğine. Kavuşamasam ona. Ama hep benimle olsa o... Hep benimle... Kaçmak istesem ondan, ama kaçamasam. Ona ulaşmak istesem, ama ulaşamasam. Herşeye rağmen sevdalısı, tutuklusu olsam onun. Sevdamdan vazgeçmesem, vazgeçemesem...
Galata bir gururlu damat... Yanıp tutuşsa da içten içe, hiç belli etmez. Sevgilisinin kendisine gelmesini bekler daim.
Kızkulesi de sevdalı... Ama zincirlenmiş Üsküdar'ın karşısına. Ne kaçıp gidebiliyor, vazgeçebiliyor sevdasından... Ne de sevgilisine varabilir. Aşk ateşi ikisini de yiyip bitirmektedir. Ama bitmez ki onlar yanmakla... Kendi ateşlerinden doğarlar mum misali yeniden...
Ben... Sevdasız, hayatsız, mutsuz seyirci... Bakıp duruyorum ikisine de... Derinden, arıyorum belki de... Feryatlarını duyuyorum istanbul'un sessiz gecesinde.
Ve bakışlarımı kendime yöneltmekten çekiniyorum, korkuyorum belki... Çünkü manzara vahim gönlümde... Çorak bir araziye benzer gönlüm. Sevdasız, susuz, sevgisiz... Hem sevmeye muhtaç, hem sevilmeye. Ama bir boşvermişlik var hayata. Beni hayata bağlayan hiçbir ip yok orada.
güncel Önemli Başlıklar