bugün

1850 senesinde insa edilen ve dunyada sadece 10 tane benzeri olan tarihi tiyatro. beyoglu'ndadir.
bir donem ferhan sensoy'un da katkilari ile restore edilmis ve ses ortaoyuncular tiyatrosu adi altinda oyunlar sergilenmistir.

1885 yılında grande reu de pera no 158'de açılan halep çarşısı-cite d'alep arkasındaki boşluğa yapı ustası roman tarafından ahşap bir bina konduruluyor.çarşının içinden geçilerek girilen bu yapı uzun bir dönem sirk olarak kullanılacaktır.özellikli hepsi birbirinden hünerli birer cambaz olan tourniere ailesi burada sansasyonel numaralar sunarmış.said duhani dizginsiz at ve diğer zor binicilik gösterilerini zevkle seyrettiğini anlatır eski insanlar eski evler kitabında.

yy.ın sonunda.1889 yılında binada tiyatro ve opera oynatabilmek amacıyla değişiklikler yapıldı.tavan yükseltildi,geniş pencereler açıldı.ancak içeri sinmiş olan ahır kokusu giderilemediği gibi,ışık durumu da yeterli değildi.üstelik yazın tiyatro yine çok sıcak oluyordu.burada temsil veren topluluk belediye başkanı rıdvan paşa dan,tepebaşı tiyatrosunda temsil vermek için izin istemk zorunda kaldı.zaman zaman burada oyunlar oynandığını biliyoruz.ama yine de binanın adı tiyatro olarak değil sirk olarak anılıyordu:pera sirki-cirque de pera.
1904 yılında bir yngın sonucu bina hasar görünce,işletmecisi ispanyol luis roca ramiraz,tiyatroya yeni bir biçim verilmesini kararlaştırdı.mimar campanaki burada 1500 lira karşılığında bugün ayakta olan tiyatro binasının ilk biçimini yaptı.17 localı,500 kişi alabilen yapıydı bu.
daha sonra varyete tiyatrosu kurulur.4 ekim 1906'da düzenlediği ilk gösteri de,mekanın adına uygun olarak bir varyete seansıydı."folies bergeres de paris"dansçıları,ünlü güreş şampiyonu paul pons,japon toro-trie cambaz topluluğu ve komik akrobatlar...
aynı yılın aralık ayında,varyete tiyatrosu'na mevsimin ilk tiyatro topluluğu gelir.fransa dan "gardet-santin"topluluğu "monte cristo","kamelyalı kadın"gibi klasikleri oynar.
1907 yaz aylarında varyete tiyatrosu sinema modaına uyarak,"royal view"patentiyle film gösterileri yapar.seanslar büyük ilgi görünce,kasım ayı ortalarına kadar yapı sinema olarak kullanılır.18 kasım1907 günü sezon bir yunan topluluğunun oyunlarıyla açılır:"la troupe tavoularis".varyete tiyatrosu'nun işletmecisi de değişmiştir.tepebaşı ve taksim deki tiyatro binalarıyla gazinoların büyük çoğunluğunun müşterisi olan leman ve ortakları,kolleksiyonlarına bu yeni tiyatro binasını da eklemişlerdir.
cumhuriyetin ilanına kadar geçen 15 yıllık süre içersinde varyete tiyatrosu esas olarak bir turne tiyatrosu kişiliğini taşır.fransız ve yunan başta olmak üzere yabancı topluluklar pera seyircilerinin önüne çıkar.yazları salonun sinema olarak kullanılması devam etmektedir.
aynı dönem içinde,özellikle ramazan aylarında türk topluluklar da varyete tiyatrosunda temsiller verirler.bunlar arasında ilk gözümüze çarpanlarkel hasan efendi topluluğu,benliyan topluluğu,mınakyan'ın yeni tiyatrosu,eliza binemeciyan kumpanyasıve muhsin ertuğrul'un edebi tiyatro heyeti'dir.
selami izzet sedes'in1912 ramazan ayında varyete tiyatrosu'nda temsiller veren eliza binemciyan topluluğunu anlatan şu satırları,o dönemin aymosferini anlatması açısından ilginçtir:rejisör mösyö jül kotiye.kadro:agavni binemeciyan hanım,vahram papazyan,izabel,haraçya,adriyen hanımlarla,ertuğrul muhsin,behzat butak,merhum muhavvit ve o zaman fikret adıyla sahneye çıkan merhum şadi.
dekorları ertuğrul muhsin ile behzat yaparlardı.sahnenin inzibatı,idaresi elmas arşek efendi'ye aitti.aksesuar memuru ile gardrop memuru,mösyö aleko ile madam fransua.mösyö jan dölak elektrikçi,mösyö kosti fortinyadis de tiyatronun kuaförü idi.paris'ten komedi fransezin nizamnamesi ile dahili talimatnamesi getirtilmiş,bunlarla küçük çapta bir avrupa tiyatrosu kurulmuştu.
oyunların tarifesi o devre göre çok yüksekti,localar bir altın napolyana,koltuklar bir gümüş mecidiyeye satılıyordu."......"madam binemeciyan kumpanyası 1912 yılı ramazanında beyoğlu'na şehzadebaşı hareketini verdi.her gece halep çarşısı geçitine insan seli doluyor,sahur vakti caddeye insan seli boşalıyordu.her eser üstüste 4-5 gece temsil ediliyordu ki,o zamanlar için bu fevkalade bir hadisedir.
cumhuriyetin ilk döneminde varyete tiyatrosu çalışma biçimini değiştirmez.ama adı değişmiştir:fransız tiyatrosu.ramazanlarda yoğunlaşan yerli topluluk temsilleri dışında sahneyi esas olarak dışardan gelen topluluklar kullanır.tiyatronun yönetimi leman'ın ortaklarından arditi'nin elindedir.bu dönemin tiyatrocuları arditi'yle ilgili birçok anılar aktarırlar.örneğin vasfi rıza,1925 yılı ramazanında arditi efendinin teklifi üzerine türk tiyatrosu topluluğun temsilleri için paris ten eliza binemeciyan getirtilerek,nasıl başarılı bir sezon geçirdiklerini anlatır.
cemal sahir ise "kontes mariça"operetini fransız tiyatrosun da bir gece oynayabilmek için arditi'yi çok zor ikna eder.odönem için pek yüksek bir kira olan 120 lirayı ödemeyi kabul eden cemal sahir başarıyla verdiği temsili sürekli hatırlayacaktır.

"baba kapoçelli'nin idaresindeki 30 kişilik orkestra,orkestra çukuruna sığmamış,müzisyenlerin bir kısmı sahnenin hemen bitişiğindeki localara yerleştirilmişti.bir locada ingiltere sefir-i kebiri sir george clark,onun tam karşısına gelen bir diğerin de ise alman büyükelçisi graf wangeheim ailesiyle oturuyorlardı.finalde perde tam 8 kez açılıp kapatılmıştı."
yurt dışından gelenler arasında ise ,özellikle 1930 yılında charles boyer rejisörlüğündeki topluluğuyla gelen marie bell çok ilgi görmüştü.1933 yılında,zozo dalmas'ın içinde bulunduğu yunan operet topluluğu da benzeri bir ilginin odağı olacaktı.
darülbedayi yani şehir tiyatrosu,bir süreden beri sahnelediği operetlein büyük ilgi götmesi üzerine,etkinliklerini"dram"ve "komedi veya operet"ünvanlarıyla ikiye ayırmayı düşünmekteydi.bir salon arandı ve sonunda beyoğlu'ndaki fransız tiyatrosunda karar kılındı.

ekim 1934 tarihinde darülbedayi operet kısmı fransız tiyatrosunda temsi
llerine başladı. fiyatlar tepebaşı'ndaki dram bölümüne göre iki - üç kat fazlaydı. dramda 5o kuruş olan koltuklar operet kısmında 150 kuruş ; 300 kuruş olan localar ise 450 kuruştu.

ilk oyun olarak ekrem reşit rey'in yazıp cemal reşit rey'in müziğini yaptğı. " deli dolu" seçilmişti. cemal reşit rey bir konuşmasında ilk gecenin büyük bir olay haline geldiğini anlatır. hazım körmükçü, vasfi rıza zobu, bedia muvahhit, şevkiye may, muammer karaca, behzad butak, halide pişkin, reşit gürzap başta olmak üzere çok güçlü bir kadro tarafında oynanır operet. özellikle hazım'ın maurice chevalier kılığına girerek söylediği fransızca "clementine" şarkısı seyircileri ayağa kaldırır.

darülbedayi eski fransız tiyatrosunda ( 1936'da kısa bir süre ayrılmasını saymazsak) uzun bir süre operet ve komedilerini sahneliyecektir. 1942 yılında son olarak "ökse ve sükse" adlı oyunun oynanışılya biten bu dönem içinde 9 operet ve otuz kadar komedi eseri oynanır. "deli-dolu", "üç saat", "maskara", saz-caz", adlı operetleriyle rey kardeşler başta gelmektedirler. ayrıca, selma muhtar takma adıyla nazım hikmet'in yazıp ferdi ştadzer'in bestelediği "bu bir rüyadır", i.galip arcan'ın yazıp mesut cemil'in bestelediği "leyla-mecnun" ve yusuf ziya ortaç'ın yazıp muhlis sabahattin ezgi'nin müziğini yaptığı "aşk mektebi" klasiklerden, shakespeare'in "yanlışlıklar komedyası" ve moliere'in "kibarlık budalası" büyük ilgi görür
darülbedayi'nin fransız tiyatrosunda oynadığı bu dönemde aynı sahnede yer alan başka etkinliklerde görebiliyoruz. örneğin 1935-36 sezonunda süreyya opereti'nin dağılmasıyla kurulan halk opereti sahneyi darülbedayi'ile paylaşır.
ilk oyunu necdet rüştü ile mahmut yesare'nin yaz dığı "bay bayandır" müziklerini seyfettin-sezai asal kardeşlerin yaptığı operette toto karaca lütfullah sururi, mehmet karaca, yaşar özsoy, celal sururi gibi sanatçılar vardır. orkestrayı karla kapoçelli yönetmektedir.

fransız tiyatrosu 1936 yazında başka bir gösteriye ev sahipliği yapar. güney amerika'dan gelen zati sungur yurdunda ilk gösteriyi bu salonda yapmak ister. salonun işletmecisi arditi efendi yine nazlanır. i. galip arcan ve necdet mahfi'nin çabaları sonucu emprezaryo, ancak fiks bir beden karşılığı zati sungur'un gösteri yapmasını kabullenir. gösteriler öyle tutulurki arditi yüzde üzerinden anlaşma yapmadığına pişman olur.

yine bu dönemde tiyatromuzun daha sonraki dönemlerinde de sık sık karşımıza çıkacak olan "jübile" geleneğinin başladığını görebiliyoruz. 1937 yılında önce naşit, ardından fikret şadi'nin jübileleri yapılır, 1941 yılında ise geleneksel tiyatromuzun emektar sanatçısı asım baba'nın.
darülbedayi'nin fransız tiyatrosundan ayrılmasının teknik öyküsü ise şöyle. tepebaşı2nda yine arditi tarafından yönetilen asri sinemanın (eski amfi tiyatrosu) adı ses olarak ekim 1941 tarihinde değiştirilmiştir. bir yıl sonra eylül 1942'de ise arditi, fransız tiyatrosunun icarını sami kazım koray'a devreder.
şehir tiyatrosu, binanın yeni sahibiyle anlaşamaz. bir takas yapılır ve şehir tiyatrosu komedi bölümü tepebaşı'ndaki eski amfi tiyatrosuna geçer. buranın adı, yani "ses" ise halep çarşısındaki tiyatroya taşınır. artık tiyatromuzun adı "ses sinema ve tiyatrosu" dur. binanın yeni işletmecisi burayı bir sezon sinema olarak çalıştırır. özellikle fransız filmleri oynatılır. giovanni scognamillo anılarında, calouzot'un "katil 21 numarada oturuyor", l'herbier'nin "fantastik gece" ve jacques becker'in "falbalas"'ını hatırladığını anlatır.
1943 yılında bu sahnede yeni bir topluluk çalışmaya başlayacaktır. ses tiyatrosu ve opereti adını taşıyan bu topluluğun sanat yönetmeni avni dilligil'dir. orkestra ve bale elemanlarıyla birlikte 65 kişilik bir kadroya sahip olan tiyatronun ilk oyunu rey kardeşlerin yazdığı "hava civa"'dır. kasım 1943 te oynamaya başlayan hava civa operetinin program broşüründe şöyle yazıyor :

"ses tiyatrosu ile rejisörü avni dilligil'in ve opera sanatkarımız semiha berksoy'ile bariton ihsan balkır'ın gayesi sade ve sade operet oynamak değildir ve olamazda.
operet şehrimiz ve memleketimiz için ne büyük bir ihtiyaçsa, istanbul'da bir opera ve ikinci bir dram ve komedi tiyatrosu kurmak o kadar büyük ihtiyaçtır.
işte ses tiyatrosu ile onun sahnesini idare eden rejisör ve iki değerli opera sanatkarı kendi yollarında yürüyecekler, bir yandan sayın halkımızın gülmek ve hafif musiki dinlemek zevkini tatnime çalışırken, bir yandan da istanbul'da bir operaanın temelini kurmaya, ikinci bir komedi ve dram teşekkülü meydana getirmeye çalışacaklardır"

ses tiyatrosu önüne koyduğu bu önemli görevleri yerine getiremez.sahne esas olarak bir operet hatta giderek revü tiyatro haline gelecektir.
bir opera sanatçısı olduğu için 'hava cıva' gibi bir operette ancak sarı peruk takarak adeta tedbil-i kıyafet oynayan semiha berksoy oyunun bir noktasında perdeyi kapatarak sahne önüne tek başına çıkmakta ve carmen operasından bir parça okumaktadır.bu kez başında peruk yoktur.operette rol alan diğer sanatçılar arasında avni dilligil,muzaffer hepgüler.tevhit bilge,ihsan balkır,renan fosforoğlu,hulusi kentmen,turgut boralıoğlu,zafer önen,halide pişkin,muazzez erdiken,aliye dilligil ve samiye kocamemi yi sayabiliriz.

semiha berksoy kısa bir süre sonra ses tiyatrosundan ayrılır.rolünü muazzez erdiken üstlenir.ikinci oyun olarak yine bir operet 'lüküs hayat' seçilmiştir.başrolde muammer karaca oynar.ardından nahit bilganın yazıp yavuz eneren'in müziklediği bir başka operet 'gönülden gönüle' gelir.orkestrayı adı ses dönemiyle birlikte hep anılacak olan karlo kapoçelli yönetmektedir.

1944 yılında avni dilligil, nihayet kafasındaki gibi bir "dram" sahnelemeyi başarır. paul lindau'dan mebrure sami koray'ın çevirdiği "o adam" adlı bu piyes mevsim sonu olduğu için çok kısa bir süre oynar.

1944-45 sezonunda avni dilligil topluluktan ayrılır. sezon sadık şendil'in yazıp muhlis sabahattin'in bestelediği "fuar yıldızı"'yla açılır. ses operetinin yıldızı, muammer karaca'dır bu dönemde. ama o da sezon sonunda, kendi topluluğunu kurmak için ayrılacaktır.

ses opereti, daha sonra "yeni ses opereti", en sonunda da "şen ses opereti" adıyla 1950'lerin sonuna kadar sürer bir çok sanatçı topluluğa katılır bir bölümü ayrılır bazıları : celal sururi, zeki alpan, sıtkı akçatepe, ali sururi, nevzat okçugil, hikmet karagözlü, vahi öz, mürüvvet özerdem, reha kral ilk akla gelenler olacaktır.

ses tiyatrosu " şen ses opereti" ne doğru yol alırken tiyatro adına olumlu bazı gelişmelerde karşımıza çıkar. 1951 yılında avni dilligil yeniden ses tiyatrosu rejisörü olarak göreve başlar, ardından 1954 yılında aynı çatı altında "çığır sahne" yi kurar tiyatronun altı seanslarında temsiller veren bu topluluğun kadrosunda avni dilligil yanı sıra belkıs fırat, muaalla fırat, mümtaz ener, hayri esen, osman alyanak, muazzez arçay, erhan dilligil gibi sanatçılar yer alacaktır.

yıl 1962. halep çarşısının tam karşısında küçük sahnede dormen tiyatrosu çalışmalarını sürdürmektedir. gerisini haldun dormen anlatsın.
"bu arada eski fransız tiyatrosundan bir haber geldi. ses oppereti olarak çalışmalaırını sürdüren toplulukta dans eden maritza boralı, salonun bir yıl sonra yeni birine kiraya verileceğini söyledi. bina sahibi atıf ilmen le konuşursam orayı tutabilecektim maritza'ya göre fransız ttiyatrosu rüyalarımın salonuydu"

dormen'in aklına fitr düşmüştür bir kez üst kattan loca tutarak arkadaşlarıyla birlikte gizlice bu salonda bir oyun izlerler. tiyatro binası inanılmayacak kadar kötü durumdadır. fareler ayaklar arasında cirit atmaktadır. pirelerden oyunu izlemeye olanak yoktur. alt katta arka localar yıkılıp iç fuayede salona eklendiğinden akustik yok olmuştur. süslü tavan ve altın yaldız olması gereken kabartmalar çirkin bir pembe badanayla örtülmüştür. koltukların durumu felakettir. ilk intiba berbattır. haldun dormen burası kesinlikle düzeltilemez diye düşünür önce. ama özellikle eşi betül hanım'ın ısrarıyla bu fikrinden vazgeçip bir süre sonra salonu kiralayacak ve onararak dormen tiyatrosu'nu buraya taşıyacaktır.
dormen'lerin bu sahnedeki ilk oyunu refik erduran'ın "ayı masalı" olur. 1972 yılında topluluğun dağılışına kadar salon dormen tiyatrosu olarak anılacaktır. bu dönem içinde oynanan başlıca oyunlar arasında montserrat,şahane züğürtler,bulvar,alamanya'dan bir yar gelir bizlere,yer demir gök bakır,şahane dul,bit yeniği, turp suyu, itteat ve terakki,oliver,yaygara 70, rus gelir aşka, şerefiye,uyy balon dünya,iki yanık bir alık ilk akla gelenler olacaktır. dormen tiyatrosu günümüz türk tiyatrosunun bir çok önemli sanatçısının yetiştiği bir topluluk olarak dikkat çeker. eski ses tiyatrosu salonundaki dönem içinde toplulukta yer aln başlıca sanatçılar, erol günaydın,fusun erbulak,altan erbulak,turguıt boralı,erol keskin,metin serezli,ayfer feray,yılmaz köksal,nisa serezli,yüksel gözen,hadi çaman,suna keskin,tülin oral,tolga aşkıner,hüseyin kutman,zeynep tedü,güzin özipek,alpay izer ve elbette haldun dormen dir.ayrıca daha kısa dönemler içinde olsa şevkiye may,izzet günay,tuncel kurtiz,lale belkıs,başar sabuncu,suzan ustan,kerem yıılmazer,aydemir akbaş,emel mesçi,cahit irgat,muazzez kurdoğlu,kamuran usluer gibi sanatçılar da,dormen tiyatrosun da oynamışlardır.

1972 yılına kadar süren bu dönem içinde,dormen tiyatrosu yanısıra başka topluluklar da salonu paylaşırlar.bunlar arasında 1962-1968 yıllarında aynı tiyatroda çalışan kent oyuncuları başta gelir.kent oyuncularının bu dönemde oynadığı oyunların bazıları şunlardır:sardenyeler-ders,nalınlar,martı,derya gülü,kim korkar hain kurttan,3 kuruşluk opera,pembe kadın,ver elini yeni dünya,fadik kız,mikado"nun çöpleri.

dostlar tiyatrosu da bir dönem burada oynamış ve "svayk" ,zemberek, soruşturma,analık davası oyunlarını sergilemiştir.ayrıca bir yaz boyunca gülriz sururi-engin cezzar tiyatrosu"nun keşanlı ali destanı oyunuyla tiyatro yapımızda kopnuk olduklarında eklemek gerekli.

ankara dan turne amacıyla gelen toplulukları da listemize eklersekneredeyse türkiye tiyatro yaşamının tümüne yakın bir bölümünü kucaklayan bir yapıyla karşı karşıyayız demektir.

1972 yılında dormen tiyatrosu"nun kapanışıyla birlrkte,salon sinemaya çevrildi.ses siineması 1970 li yılların sonuna doğru piyasayı saran seks filmleri furyasını katıldı ve beyoğlu"nun bir yan sokağında unutulmaya yüz tutn bir salon haline geldi.

salonun yeniden tiyatroya dönüştürülmesi ise 1989 yılında ferhan şensoy orta oyuncular topluluğunun kiralamasıyla gerçekleşti.ferhan şensoy aslında uygun bir restorasyonla salona eski güzelliğini kazandırdı.tiyatroya halep çarşısı içinden girilebilmesi için,çarşıdan iki dükkan kiralanarak buradaki eski kapı yeniden açıldı.artık yıkılma noktasına gelen çatı yeniden yapıldı,tüm koltuklar ve localar kadifeyle kaplandı.tiyatromuz,eski görkemini yeni seyircilere sunmaya hazırdır yeniden...
kaynak: ses tiyatrosu
klasik tiyatro salonlarının son örneklerindendir.
(bkz: uludag sozluk ortaoyunculari izliyor zirvesi)
istiklal caddesindeki halep pasajının içinde bulunan salon, hem güzellik hem de konum olarak insanı hayrete düşürecek niteliktedir. çölde vaha gibidir. bir pasajın içinde öyle salon olsun der insan. *
(bkz: komedi dükkanı) da burada çekilmektedir.
benim için tiyatro mabedidir.
şöyle bir bildiriye ev sahipliği yapmış tiyatrodur:

http://www.birgun.net/act...2&month=02&day=29
hisseden var mı bilmiyorum ama bu sahnenin bir kokusu var ve unutulmayan, ciğerlere sinen cinsten. anne kokusu gibi, sevgili kokusu gibi. öyle tiyatroya giden bi' insan değildim, hatta ilkokuldan sonra gitmedim, ev arkadaşımın tavsiyesi üzerine 'işşizler cennete gider' e gittik, beklediğimden az insan olmasına rağmen, oyunların hepsi istekli ve profesyoneldi.

sahne bittikten sonra ferhan bey'le tanışıp, imza almak için kitap da satın alabilirsiniz. ancak kendisiyle fotoğraf çektirmek için heveslenmeyin, anca imza alırken çektirebilirsiniz, sonradan çektirmek isteyenlere izin vermiyomuş kendisi.

ha bi' de, biletleri ucuz yerden alın, zaten 50 kişi olduğu için sizi ön sıralara alıyolar.

iyi seyirler.