bugün

alıntıdır.
serbest: başı ''best''yani ''bağlı'' demek. ancak türkçe'de özgür, başına buyruk anlamında yani tam zıt anlamda kullanılıyor. bu anlamı karşılayan doğru kelime ise ser-azad ya da ser-bes.
hatırlarsanız emrah serbes iki kişinin ölümüne sebep olan kazadan sonra “benim adım emrah serbes sonunda”t”yok ama bundan sonra benim sonumda hiç bir şey yok” demişti. bundan kastı kendine atfettiği özgürlüktü ancak kaderin bir cilvesi olarak şu an t tipi cezaevinde günlerini geçiriyor.
neyse gelelim; neden tam zıt anlama gelmesine rağmen serbest kelimesinin özgürlük anlamında kullanılmasına. bu konuda bir çok teori var, bunlardan ikisi şunlar.
1-) istanbul'un fethedildiği yıllarda insanlar surların arasındaki şehre akın akın gelmişler. o zaman da göç sorunu yaşanmış anlaşılan. bir süre sonra bakılmış ki fazla kalabalık oluyor, demişler ki istanbul'a sadece ticaret yapılmak için girilsin. böylece sadece loncalara kayıtlı olanlar girebilmiş. loncalara kayıtlı olan tüccarlar serbest yani başı bağlı olarak adlandırılmış. serbestler istanbul'da dolaşma özgürlüğü olanlar olduğu için serbest zamanla dilimizdeki bugünkü anlamını kazanmış.
2-) osmanlı'nın ikbal dönemlerinde, o çağın her ülkesinde nizam olduğu üzere, geceleri şehirlerin kapıları belli saatten sonra kapatılır, bir emniyet tedbiri olarak giriş - çıkışa sabaha kadar izin verilmezmi. ancak evli kişiler bu yasaktan müstesnaymış. kapıya gelen yolcuya nöbetçi sorarmış: “serbest misin, serazad mı?” (farsça ser-best: başı bağlı – evli; ser-azad: başı boş, bekar) evli kişi olmak belli bir düzen kurmak, sorumluluklarını müdrik olmak demek olduğu için bu kişiler kamu düzenine muhtemel tehdit olarak görülmez ve “ser best” olanların geçişleri “serbest” olurmuş. çünkü sorumluluklarını idrak etmek kişiyi özgür kılarmış.
(bkz: ölümlü dünya)
güncel Önemli Başlıklar