bugün

zülfü livaneli nin okumaya değer kitabının ismi. siyaseti işin içine katmazsak herkesin keyifle okuyacağı bir kitaptır.
ayrıca ufak bir özetini burada görebilirsiniz. http://mikroblog.in/go/16
sadece kitap değildir aynı zamanda steve miller şarkısıdır (bkz: seranade)
istanbul üniversitesinde çalışan maya isminde bir memur, amerikadan gelen professör wagnere, istanbulda bulunduğu süre içinde eşlik edecektir.
ve olaylar gelişir.
yakın tarihimize ışık tutan ve ikinci dünya savaşı dönemini bilinmeyen bazı acı yönleri ile su üstüne çıkaran , sürükleyici, çok güzel bir kitap.
okurken hep şunu düşündüm.
acaba livaneli hikayeyi, kadının ağzından anlatma fikrine nasıl kapıldı. başından beri öyle mi kurguluyordu yoksa kitap üzerine çalışmaya başladığında böylesinin daha mı güzel olacağını düşündü. oysa ki 3. kişi olarak kendisi de anlatabilirdi hikayeyi.
ancak bu şekli ile livanelinin ne kadar doğru bir karar vermiş olduğunu görüyoruz.
zülfü Livaneli'nin kaleminden derin bir hikayedir; serenade für nadia.

başlarda sıradan bir kitap, alelade bir romandır, ta ki nadia ile max'in hikayesine kadar.

bir anda kendinizi ikinci dünya savaşının ortasında, köstence limanında, struma gemisinde, kırım türklerinin arasında, mavi alayda, insanlığın can çekiştiği bir dünyada buluyorsunuz.

elimde seranad, gözümde yaş, kulağımda hiç tanımadığım bir keman sesi, yüreğimde kocaman bir mengene... günlerdir aklımdan çıkmayan zalim ve tozlu bir tarih..

--max için notlar--

ben seni çok sevdim maximilian Wagner... hayatımda ilk kez, tanıştığım yüzlerce ve belki de binlerce kitap karakteri içinden birinin yasını tutuyorum. ve ister dünyada, ister ahirette, istersen sadece bir kitapta yaşıyor ol; öylesine gerçeksin ki benim için, seni hiç unutmayayım diye keman çalmayı öğrenmeye karar verdim. kemanımdan çıkan her sesin ismi aynı olsun: struma için, mavi alay için, Ahıska için, boraltan için, hocalı için, srebrenitsa ve niceleri için "serenade für nadia..."

--max için notlar--