bugün

insanın artık yaşlandığını iyice farkettiği andır.

öyle bir andır ki, hep derler ya ölümden dönenler hayatım bir film şeridi gibi gözlerimin önünden geçti diye, işte bu an da ölümün bana göz kırptığı andı. berber ooo hocam saçlara beyaz düşmüş deyip iki tel kesip gösterince o ana kadar yaşadığım iyi kötü bütün anılarım, sevdiğim sevmediğim insanlar, kırdığım insanlar, zarar verdiğim insanlar, annem, babam, kısacası hayatım gözümün önünden geçti.

sorguladım o an kendimi faydalı olabildim mi herhangi birisine diye, memleketime faydalı oldum mu diye. cevap veremedim. ne zor bişeymiş yaşlanmak, ölümü hatırlamak, sevdiğin insanların ölümünün yaklaştığını hatırlamak.
Olgunlugun belirtisidir.
Gayet normal bir andır. Sadece biraz işiniz zordur.

- ah beyaz cıkmıs, dur şunu bir koparıyım.
- çektikçe uzuyor şerefsiz.

7-8 denemeden sonra:

- ibne misin oğlum gelsene !

En sonunda zafer ilan edilir tabii ki.
asil sıkıntı beyaz sayıları artınca başlar. Hatta ben saymıştım sanırım görünen 56 taneydi. Genç yaşta ak düserse kellik olmaz derler ama bende hem saç dokülmesi hemde ak düşmesi var. Buna da kötü şans derler.
Kabullenemeyenlerin eş zamanli olarak doğal görünen boya aramaya başladıkları andır.
dershane yillaridir. bu ulkede ki egitim sisteminin ne kadar dogru oldugunu buradan gorebiliriz.
Dışarı çıkacak kadar büyüdüğün zamandır. Tahminen üç-dört yaşlarında. Dışarı çıkarsın kar yağar. Saçına beyaz düşmüş olur.
erken yaşta düştüyse içini acıtır. daha üniversite 3. sınıfta düştü. o an sildim tüm gereksiz dertleri zihnimden hayatımdan. ve durdu gerçekten beyazlaması. aradan 4 sene geçmiş. şu an baktıkça kızıyorum içten içe o yıllar yaptığım saçma sapan planlara, kurduğum hayallere. şimdi çok mu mutluyum, hayır. hala o yılların ağırlığını taşır bir tarafım. hoş bir hatıra kaldı belki. ama izi kaldı 30 yaşına beni taşımaya gücü kalmayan ruhumda.