keşke.. keşke be!

öylesine bir keşke işte. son deminde bir damla gözyaşıymış elde kalan. saklamak, gizlemek ve içini delik deşik ederek her gün kurşun yağdırmakmış resimlerine. hala ve hala gülen şu suratın, deelik deşik oldu.

Ve ben seni bu halinle bile sevmekten bıkmadım.

Ve ben ürkek ve aslında benden delicesine korkan bir örümceğin ağına takıldım. sana yüzeceğim diye, ahtapotlara sarılmışım.
her yanımı tutup bırakmazken onlar bile, sen niye bıraktın beni?

senin kıyın var sanarken dalgalara yenilmek çok koydu bana! birkaçını atlattım ama.

şu sonuncusu yok mu?

demek buymuş esas aşk! içine düştüğüm şu halimin hesabını kim verebilir yine benden başka. beni olmadığım birine dönüştürdüğün anı nasıl unutabilirsin?
vefalı sandım seni! hatta ben yine vefalı sandım seni!

gözyaşların! timsah gözyaşıymış!
gülüşlerin! timsah gülüşü! koynumda dolanışların yılanlığın! oysa ben sen sanmıştım!

öptüğüm dudakların yastığımmış ve ıslanışım bedeninde yorganıma fazla sarılmamdanmış yaz günü!
öylesine böyle delicesine, saçmalattırdıkça beni, ben kendi halime yanıyorum.
seninse şimdi bulunduğun kucaklara defalarca lanet okuyorum! sana toz kondurmak mı?

haşa. o tozu içime çekerimde sana kondurmam. yalan dünya. sana ederimde bedduları, ona laf kondurmam.

ama, alacağın olsun! benim bu halim senin ibretin olsun da gör halini!

benim bu gözlerim kan çanağı oldu ya. karşına çıkarsın yaradan bir sen daha! sende anla.
sende yan deli kurşunların arasında. bu dünya da olmadı ama, ahirette soracağım sana!