bugün

2004 yılında yasama veda eden Turkiye nin yetiştirdiği en önemli iş adamlarından. Uzun süre yürüttüğü sabancı holding yönetim kurulu baskanlıgı görevini vefatından sonra, kızı guler sabancı devralmıstır.
sakip aga lakapli tum turkiyenin sempatisini kazanmis merhum is adami.
küçüklüğümüzden beri türkiyenin en zengini olarak tanıdığımız,samimi konuşmalarıyla herkesin sevgisini kazanmış,yatırımlarda memleketini unutmamış olan,2 sene önce kaybettiğimiz adanalı iş adamı
aslen kayserilidir.akbank ın açılımını da kendisi belirlemiştir.adanadaki kayserililer banlası.
öldüğüne hala inanamadığım neşe dolu insanlık dolu bir iş adamı. paranın herşey olmadığını sakat doğan kızı ile kanıtlamıştır. kendi çapında tabi.
(bkz: ağa)
daima gülen yüzüyle görmeye alıştığımız cana yakın tavrını hiç bırakmayan ama şimdi bizi özlem içinde bırakan ülkemizin endeğerli şahsiyeti.özleniyorsun sakıp ağa.
bugunlerde; hukumetin gittikçe iş cevreleri tarafından eleştirilere tutulduğunu göz önune alırsak , sakıp ağanın yokluğu apacık belli olmakta. ne yalan söyleyeyim özledim onun boyle krizli günlerde verdiği demecleri. şimdi yaşasaydı; meydana çıkan meddahlar gibi, fıldır fıldır cevirdiği gözleri ile yayvan yavan sererek cümlelerini iki demeç verseydi kötü mü olurdu. en azından ' benim böğük türkiyam, atlatır bu gönleri de '' dese, yarınımıza umut verse ne iyi olurdu, ama ne yapalım kader yaşatmadı bu mutluluğu bize.
2001 krizi sonrası meydana çıkan sakıp ağayı özledim ben.. ne güzelde horoz nuri komposizyonuna bürünerek''ciğerim yanıyo, ciğerim yanıyo, ülkem ülkem gidiyo'' feryatları attırırdı. krizden şirketleri son on yılın en büyük kazanc rakamlarını hanesine yazarken, o bu ulke için ciğerini yakacak bir ulvilik timsaliydi.
vallahi kendi zengin olduğu kadar özyaşam öyküsüde zengindi sakıp ağamızın.o times dergisinin sayfalarına ''adana'lı yoksul genc'' olarak kapak olana kadar ne badireler atlattı, okusak gözyaşlarımız tüm hayatımız içerisinde bir daha akmamak üzere kesilir kalır. hayatının her alanını mutlaka anlatmaya çalışmıştır sakıp ağamız ama beşeri olduğundan nisyana gelen tarafları da olmuştur, onları da bi zahmet ben doldurayım.

sakıp ağamızın güvenirliği,ticaret zekası, aileden gelen bir bileziktir. sanatın altın bileziği yerine sabancılar '' güven ve ticaret zekasının'' bileziğini birbirlerine devreder. sakıp ağamızı bizlere kazandıran en buyuk ağamız, hacı sabancı techir günlerinde ermeniler tarafından kendisine emanet edilen ve daha sonra geri alacaklarını düşündükleri ''mal ve mulkleri''ile çıkmıştır alemlere. hacı sabancı, adana, pozantı ve osmaniye bölgesindeki kuvay-ı milliye şeflerine rüşvetler vererek, bölgedeki gücünü artırmıştır. 1922 sonrasında tbmm'ye milletvekili olarak giren bu eski kuvay-ı milliye yerel şefleri, ermeni techirine ilişkin ankara hükümetinin herhangi bir karar almaması için sürekli çabalamışlardır. böylece hacı sabancı, ermeni burjuvazisinin mallarının sürekli sahibi olarak, ilk "yerli" sermayesini sağlamıştır. sabancı ailesinin ermeni mülklerini yalan dolan ile gasp ederek sağladığı sermayeyi adana pamuğu üzerinde kesin bir egemenlik kurmada kullanmış ve bunu gerçekleştirmiştir de. yeni atılımlar derdinde, dış piyasalara açılmayı düşünen sabancılarımız, amerikalara uzansada amerikadaki etkin ermeniler bunlara yüz vermeyerek, kaale almamışlardır. sabancılar buna karşılık ilişkilerini daha çok, ıngiltere ve nazi almanya'sıyla geliştirmek durumunda kalmışlardır. böylece "yerli" sermayesiyle adana pamuk üreticilerinin ürünlerini "değerlendiren" sabancı ailesi, tbmm'deki "dostları" aracılığıyla devlet desteğini de almakta gecikmemiştir. 1950 yılından itibaren dp'nin iktidara geçmesiyle birlikte sabancı ailesi için yeni bir dönem başlamıştır. kendileri gibi bir toprak sahibi olan menderes'in himayesinde devlet ile ilişkilerini her yönden geliştirmeye başlamışlardır. bossa ile başlayan işbirlikçi burjuva gelişimi, yavaş yavaş mali alana kaymış ve ilk önemli atılımını akbank'ın kurulmasıyla gerçekleştirmiştir. akbank, tümüyle yerel olarak faaliyet gösteren banka olarak, pamuk üreticilerini, "resmi tefecilik" yoluyla kendine bağımlı kılma ve giderek de mülksüzleştirme amacını güdüyordu. banka kredileri aracılığıyla küçük üreticilerin ürünlerini kendi fabrikasına teslim etmeye zorluyordu. pamuk üreticilerinin desteklenmesi adı altında devlet yardımlarını da alan akbank, diğer yandan da sabancı ailesine düşük faizle kredi temin etmenin bir aracı oluyordu. devlet kuruluşlarından sağlanan düşük faizli mevduatlar, yüksek faizle küçük ve orta pamuk üreticilerine verilerek muazzam kârlar elde ediliyordu. böylece iki yönlü olarak sömürülen küçük pamuk üreticileri, bir süre sonra mülksüzleşmeye başladılar ve tarım işçileri olarak sabancıların yanında çalışmak zorunda kaldılar. düşük fiyatla sağlanan pamuk, bossa fabrikalarında işlenerek, yüksek fiatlarla ordunun ihtiyacı olan elbiseler için kumaş olarak devlete geri satılıyordu. ışte sabancılar'ın yükselişi, bu şekilde, önlenemeyen bir yükseliş olarak, gözlerden uzak adana'da gerçekleşiyordu. sabancı ailesinin güçlenmesine paralel olarak da politik düzeyde etkinliklerini artırmaları da gerekli idi. öncelikle adana düzeyinde milletvekili seçimlerini belli bir düzeyde etkileme yolunu bulmuşlardır. ışte tam bu dönemde alparslan türkeş'in yönetiminde mhp, adana'yı ilk genel merkezleri olarak seçiyorlar. ve türkeş de, adana'dan milletvekili seçiliyordu. rastlantıya bakmalıyız ki mhp kadroları 'sabancının iş yerlerinde'' sendika failleyetlerini baltalamakta, adeta koruyucu olarak fabrikaları kollamaktaydı. ancak bir süre sonra sabancı, gerek devletle olan ilişkilerini yeni bir boyuta ulaştırması yüzünden, gerekse mhp ile olan ilişkisinin açığa çıkmasından korkmasından yeni bir arayışa yönelmiştir. bu yeni yolun ilk ifadesi, adana ve çevresinde büyük tepkilere yol açan mhp'nin buradan taşınması olmuştur. buradan taşınan mhp nereye gidiyordu! kayseri'ye sakıp ağamızın memleketine. neyse buyuyen ağalarımızın bu sefer demirel hukumetine denk geliyorlar. kadir has'ın çok yakın arkadaşı olan demirel babamız, hasın akbank taki ortağı sabancı ile tanışıyor yıllar boyu surecek dostluk temeli atılıyordu. ağamız işinden emin bir şekilde buyuye dursun, arada canını sıkan olaylarda olmuyor değildi. 70 yıllar ulkenin her tarafındaki işçi hareketleri ile çalkanırken; ağamız birden sosyal demokrat kimliğini keşfediyor o davula tokmak çalmaya çalışıyordu. 80 darbesi ile aydınlığa
kavuşan ulkede sakıp ağamız ''halit narin 'le beraber şimdi gülme sırası bizde diyerek '' korku gunlerini atlattığının vecizesini sunuyordu. ağamız bu, onda hikaye bitmez. maşallah her yerde bir tanıdığı, her yerde bir adamı bulunuyordu. özal başa geldiğinde onunla olan arkadaşlığı yıllar yıllar öncesine dayanmaktaydı. hatta hazinede para yokken, özal demirelin ricası ile sakıp ağamızın kapısını aşındırarak 100,000 usd borç istemekteydi. kendisinde para olan ama hazinede olmayan ağamız, şefkatini göstererek parayı veriyordu. neyse ağam tuhaf ilkokul mezunu olmasına ragmen çıkar ülkenin en buyuk sorunlarını,b ir siyasetciden iyi konuşur hatta çözüm önerirdi. hatta hatırlarım güneydoğu da bir fedarasyon olabilir demiştide;y ıllarca dost kaldığı diğer rahmetli türkeşi kızdırmıştı. ''çizmeyi aşma ağa''lafını yiyerek oturmuştu.. ne hikmetse sabancılarımız buyudukçe ; ülke ekonomisi tepetaklak gitmekte , ulkenin açıkları buyumekteydi. sakıp ağamız göçtü gitti, meydan meddahını yitirdi. ama sabancılar hala bildiğimiz gibi yola devam etmekte.
gecenlerde 1 milyar dolar kar açıklayan akbankımız sanki bu parayı bize bağış edecekmiş gibi birde her yerde reklamını yapmaktalar. ulan kazandıysanız bu halkı düzerek kazandınız, birde utanmadan bu reklamda ne? açıklanan kar rakamlarına baktığımızda ne işse ; karın %67 si yurtdışından getirilip devlete satılan para olmakta. şöyle ki gidip yurtdışından senelik yüzde 3 le borclanmış abilerimiz aynı parayı çok sevdikleri devletlerine yüzde 5 le satmışlar. kim bu borcu odemiş ; ağamızın marabaları. peki ağa marabasına para vermemiş mi? vermiş gelir kaleminin yüzde 29 unuda bu marabalarının ödediği faizler oluşturmakta. e geriye kalan yuzde 4 üde ağamızın yanındaki adamları kazandırmışlar.o kadar besleyecek ağamız bunları bunu da kazandırsınlar bari.
ne diyeyim dünyanın neresinde böyle çağlayan akar o da merak konusu.
ben şimdi zenginlik düşmanlığı mı yaptım.hayır..bana ne zenginliklerinden. zaten ben yapsam ne olacak; ağalarımız yine yaşayacaklar, yine yaşayacaklar.. e peki ben bu yazıyı niye yazdım.sakıp ağamı özlediğimden...
Sakıp Sabancı (7 Nisan 1933 - 10 Nisan 2004), Türk işadamı, Sabancı Holding eski yönetim kurulu başkanı.
7 Nisan 1933 tarihinde Hacı Ömer Sabancı (1906 - 1966) ve Sadıka Sabancı (1910 - 1988)'nın ikinci çocuğu olarak Kayseri'nin Akçakaya köyünde doğdu. 1957 yılında teyzesinin kızı Türkan Civelek ile evlendi.
10 Nisan 2004 tarihinde istanbul'da tedavi gördüğü hastahanede hayata gözlerini kapadı. 12 Nisan 2004 tarihinde Devlet töreniyle defnedildi.
salak salak konuşup aptal aptal gülerek milleti enayi yerine koymaya çalışan ama aslında sansar gibi zeki olan insan.
erol toy'un yazmis oldugu bal tutanlar adli kitapta adi verilmeden adana da gayrimuslim bir ailenin pamuk fabrikasinin nasil el degistirip su an turkiyenin en zengin ailesi olan "sabanci" ailesine gectigi( haci omer sabanci),ardindan akbank'in nasil kuruldugunu nefis bi sekilde anlattigi eserin baskahramaninin ogludur.hikayenin geri kalani icin ...( #1515848 )
kendisini ozlememek mumkun mu ? turkceye kazandirdigi ..anam bir baklava yaparduuuug...
calismag ,calismag,calismag...deyimleri icin ozel bir tesekkuru haketmistir tarafimdan
sizde calisin sizinde olsun ...
1948 yılında iş yaşamına stajyer olarak başladığı akbankı yıllar sonra satın almıştır.
hemşehrim. çok büyük adamdı. vefatı türkiye için büyük kayıp olmuştur.
Vefatının ertesi günü salih memecan melek şeklinde gökyüzünde sakıp sabancıyı tasvir ederken alt tarafta; Sakıp Sabancı Yurdu, Sakıp Sabancı Camii, Sakıp Sabancı Parkı, Sakıp Sabancı Kütüphanesi......vb. eserlerini göstermiş ve asla benzetilemeyecek bir işadamı olan vehbi koç'un eserlerini(olmayan) hatırlatmış, sakıp sabancı'nın en sevdiği resmini kendi odama asmama vesile olmuştur.
turk kadininiiin yaptigi yemekler, mu-kem-mel!
amaaaaaaaaaaaa !!!!!!
guler sabanci'nin yaptigi yemekler... cok iyi!

diyerek beni genc yasimda yarmis rahmetli turk isadami.
2000' de galatasaray' in uefa kupasini aldigi macin ardindan, sari kirmizi takimiyla galatasaray' in soyunma odasina inmis ve kutlamaya katilmis isadami. nur icinde yatsin, binlerce kisiye is vermistir.
akbank'ta staja başladığında 15 yaşındaydı. *
Zincirlikuyu mezarlığındaki mezarı başından kafanızı kaldırıp, şöyle bir bakınca sabancı center la göz göze geliyorsunuz. Hala bu dünyanın yalan olmadığını iddia edenlere şaşıyorum.
konuşmalarıyla güldüren ve düşündüren merhum insan.
gün itibariyle ölümünün üzerinden 5 yıl geçmiştir. *
"Herşeyden en az bir şey bilmek lazım" sözünü kendime şiar etmeme sebep olan rahmetli.
1 gecede çok büyük paralar kaldırmanın büyük örneklerinden biridir.
patronların alışılan soğuk yüzü yerine sıcak ve sempatik görünümü ile türk halkının gönlünü kazanmış merhum iş adamı.

" ben bugün varım yarın yokum , insanların soyadları kalıcı değil , güzel olan bu ülke bu dostlar "

sözleriyle mütevazilikden örnekler vermiştir.

kendisini yakndan tanımak için:

http://www.sakipsabanci.gen.tr/
10 nisan 2010 sakıp sabancı nın vefatı üzerinden tam 6 yıl geçti.
sakıp ağa güler yüzlü, sempatikti,
sakıp ağa hayırseverdi, yardıma muhtaç kim var koşar gereğini yapardı,
sakıp ağa vatanı uğruna en ufak bir şey yapabilmek için çırpınırdı,
o hayatı ile herkese örnek teşkil edebilecek bir adamdı. zira çıkardığı this is my life adlı kitabı japonya da ders olarak okutuldu.
2004 yılının nisan ayında değerli hazinemizi ebedi istirahate uğurladık. onun gibi iş adamları yetişmesi için tıpkı atatürk gibi o da vatanımızı gençlerimize emanet etti.
huzur içinde yat sakıp ağa.
türk milletinin sevdiği zenginler arasında gösterilebilir.