bugün

benim gibi bir dengesizin başına gelmiş bir olaydır...

olay şöyle gelişti, galiba bundan 3 yıl önceydi o yıl ytl'ye geçilmişti fakat eski paralar da bankada değiştirilebiliyordu. bende babamın ofisinde öyle aylak aylak oturup çekmeceleri karıştırıyordum, sonra en alt çekmecede 10 tane 20 liralık banknot 5 tanede 10 liralık banknot buldum, nasıl sevindim bilemezsiniz. sonra bir baktım ki paralar eski para ''neyse'' dedim, banka bu paraları değiştiriyor yarın değiştirmeye giderim. o zamanda 250 lira benim için milyarlar demek gibi bir şeydi daha hayatımda hiç elime geçmedi o yüzden bende ne babama birşeyden bahsettim ne de anama...

o yıl lisede olduğumdan parayı yanımda götürdüm ve öğle arası bir arkadaşımla bankanın yolunu tuttum, daha önce pek bankaya gelmişliğim yoktu neyse sıra filan aldım, oturdum emekliler gibi sıra bekliyorum. sonra aradan çok zaman geçmedi 'dıt' diye bir ses çıktı baktım benim elimdeki sıra numarası karşıda yazıyor hemen kalkıp koştum... ama ne kadar sevinçliyiz bilemezsiniz sabahtan öğle arasına kadar arkadaşla bu değiştireceğimiz paranın hayalini kuruyoruz, diyoruz ''önce güzel bir karnımızı doyururuz, okulu siktir et zaten gitmeyiz, sonra sigara alırız en kalitelisinden'' ve bir çok hayal kuruyoruz yani paranın elimize geçiceğinden eminiz...

neyse ben hemen beni bekleyen banka memurunun karşısına geçtim.

+evet buyurun.
ben: şey, bende eski paralardan varda onları değiştirecektim, hala değiştirilebiliyor mu?
+hayır.
ben: ne?
+şaka şaka, değiştirelebiliyor.
(kısa bir kalp krizinden sonra kendime geldim ve devam ettim)
ben: buyrun paralar, 250 lira var.
(kremlenmiş elleriyle kadın memure paraları güzelce saydıktan sonra)
+biraz bekleyin, dedi.

sonra bir baktım kadın memure paraların gerçek olup olmadığını diğer taraftaki bilgiç memurlara sormaya gitmiş ben bu duruma pek şaşırmadım, çok normal geldi. fakat zaman bir türlü geçmek bilmiyordu, bir baktım kadın memurun başına dört tane memur daha gelmiş benim verdiğim paraları inceleyip, bir paralara bir bana bakıyorlar arada sırada da özel güvenlik görevlisine bakıyorlar... neyse hepsi birden toplanıp benim yanıma geldiler, ben birşeyler olduğunu anlamıştım.
içlerinden en yaşlı olanı söze girişti:

-nerden buldun bu paraları?
ben:(çok aptalca) vallahi babamın dükkanında buldum.
sonra adamın kafasında babamın bir kalpazan olduğuna dair bir düşünce parlayacak ki, adam bana:
-neee? diye tepki verdi.

ben iyice kendimden geçmiştim elim ayağım titiriyordu, kendi kendime olayları kurgulamaya başlamıştım, birazdan içeri polisler girecek, beni alıp götürecekler nezarete atacaklar, ordan hapishaneye ordan işkence odalarına off off off ''paranın gözü kör olsun!''... ben bu düşüncelere dalmışken o memurların arasında bulunan bir kadın memurenin sesini işittim ''canım iyi misin?'' bu sesle nihayet kendime gelmiştim, bir su içtim sonra arkama döndüm baktım bankaya birlikte geldiğim arkadaş ortalıklarda yok galiba çoktan ilçe dışına çıkmıştır diye düşündüm. ardında bir bardak su daha içtikden sonra sakin sakin paraları nasıl bulduğumu anlattım ve babamın numarasını verdim. sonra ''bu paralar sahte şimdi çabuk kaybol'' dediler.

dışarıya çıkınca milyonlarca kez şükrettim ve hala özgür olduğuma sevindim fakat beni neden polise vermediklerini anlamadım, galiba beni çok masum buldular o yüzden...

akşam olup eve gidincede babama olanları anlatmak zorunda kaldım, babamda bana o paraların 2-3 yıl önce ellerine geçtiklerini fakat sahte olduğundan 2 yıl önce o çekmeceye atıldığını ve bir daha da dokunmadıklarını söyledi. benimde para merakım yüzümden o parayı almama kızıp sonra gülme işine koyuldu ve bana ikidebir ''bir daha anlat hele'' diyerek geceye kadar güldü...