bugün

görsel
Arkadaslik iliskilerinde her zaman sorun olan bir insanin ruh halindeymisim gibi hissediyorum.
hangi ruh halindeyim bilmiyorum.yarın sabah sınavım var.gerçi çalıştım ama bilmiyorum ne halde olduğumu.
görsel
yarın sınav var, sabahtan beri ara vermeden çalıştım. ( yaklaşık 10 gündür her gün böyleyim ).

neyse işte baya baya çalıştım, tüm chapterları bitirdim falan.

sonra hocanın sisteme yüklediği final için örnek çalışma sorularına baktım ve hiçbirini çözemedim. evet .

ruh halim ne derece iyi olabilir lütfen tahmin edin.

bir de yarın hemen sonrasında bir başka sınav var ki ona daha siftah yapmadım. lan uyku ne güzel şey be.

insan kaybetmeyince değerini anlamıyor * şu an başını koyup uyuyabilecek yazar arkadaşlarımızı öyle kıskanıyorum ki peh peh peh.
neyse çok uzattım hadi şans dileyin, dua edin, ben kaçar.

zombiye dönmezsem yarın tekrar bir uğrayacağım, çüüz.
https://45.media.tumblr.c...ls1aJmIB1r8zo91o1_500.gif
görsel
yarak gibin bir şeydir. aga sen değer veriyorsun seviyorsun tamammı karşidakide oturmuş dizi izliyor tınlamadan. konuşmak için geldim güya onun yanına.
görsel
Sanki evden çıkarken telefonunu unutmuşsun da geri dönüp alamayacak bir durumdasın gibi. Öyle çaresiz, öyle eksik..
endişeli. ölecek miyim yav, bu kadar çabuk mu?
Kalple karışık Yağmurlu.
görsel
garip. mutlu ama mutsuz gibi. etrafında herkes var ama kimsesi yokmuş gibi..
görsel
Cayır cayır yanıyor canım ve anlamıyorsunuz.
Karanlığın ortasında ana avrat sövüyorum ve sağırsınız.
hasta.hasta.hasta.
ruhum tavanda dikmiş gözlerini beni izliyor gibi bir haldeyim.
finaller var. öyle işte.
ultra üşengeç.
Sakin sessiz bi köşede yaşıyorum öyle.
ruhumun dahi hali kalmamış gibi. öyle yorgundur.
Tarifsiz. Ben anlatayım siz anlamaya çalışın bakalım. Belki şuna benziyordur biraz:

görsel

Bu yılbaşını fransız sevgilimle geçirmeye söz vermiştim. Daha doğrusu eski sevgilimle.

Bu anlatacağım şey, "bir haftalık muhteşem bir ilişkinin içine nasıl sıçılır" rehberine ek olarak,hayatınız boyu duyacağınız en rezil yılbaşının hikayesidir. Bu kadar iddialı konuşuyorum. Yalnız çok dalga geçmeyin,olay taze. Hâlâ yastayım.

Melina'ya söz vermiştim;yıl başını onun ailesiyle kutlayacaktık. Her şey çok çabuk ilerlemişti ve kendisi ailesini çok sevdiği için yılbaşını onlarla geçirmek istiyordu. Yıl içinde çok sık görüşemeyebiliriz diye benimle de geçirmek istiyordu.

Ailesinin evine yıl başı yemeğine gitmeden önce beni kenara çekti ve iyi bir izlenim bırakmamı, her şeyin mükemmel olmasını istediğini söyledi. Bu isteğine küstahça bir tavırla,sanki sözlük kızıymışım da bana mesaj atmış gibi cevapladım. ilk izlenim dediğin benden sorulurdu.

Kızın evine gittik. Annesi 40lı yaşlarında ama tam bizim kafada bir kadın(babası evde değildi). Konuştuk,sohbet ettik,güldük,eğlendik. Bir baktık saat olmuş 11:30. hassiktir dedim, fransızca'da sevişelim demekmiş. Sonra annesi gömleğin düğmele-yok yok olmadı öyle bir şey. Zaten saati fark eder etmez mutfağa koştu annesi. Dedi ki "Biftekler oldu! Haydi sofraya!"

Olmuşmuş. Masaya geçtik,biftekler geldi,ooo ne güzel kokuyor falan modundayım. Bıçağı bir batırdım; vıyyyç. O anda aklıma geldi, bu gavur milletinde kimileri bifteği böyle az pişmiş, çok az pişmiş falan yer. Ben de yerim aslında az pişmiş ama bu kadar az pişmişini de hiç görmedim,yenilecek gibi değil. Lady Gaga giymişti ya hani,heh içi aynen o işte. Kafamı sola çevirdim Melina hiç oralı değil,başlamış bifteği çiğnemeye. Annesine baktım o yarılamış bile ayı. Acilen bir çözüm bulmalıydım. "Yalnız ben veganım" falan da diyemezdim çünkü çoktan "Oo süper kokuyor" deme gafletinde bulundum.

görsel

Neyse ki o anda annesi kalktı ve mutfağa gitti. işe bak ki Melina da ayaklandı. Odanın köşesindeki müzik setinin önüne oturdu, alt rafta bir şeyler aramaya başladı.

işte tam o anda, o siktiğimin anında hemen sağımda,iki adım ötedeki açık pencereyi fark ettim. Üçüncü kattaydık hacı. Üçüncü kat. Bir bifteğe baktım bir pencereye. Biftek "Abi nolur at beni,bokunu yiyim at beni abi" diyordu. Annesi her an mutfaktan dönebilirdi, Melina'nın arkası dönüktü. Ne yapmam gerektiğini biliyordum.

Ve yaptım. Attım bifteği pencereden.

işte büyük sıçış da tam olarak burada gerçekleşti. Pencere açık değilmiş. Pencerenin camı, ebesini siktiğimin dünyasındaki en temiz cammış . Melina'nın babası Mr Muscle herhalde. Amına koyim ya. Offfff beee! gözümün önüne geldikçe sinir oluyorum. Biftek kayıp düşse iyi,cama yapıştı kaldı öyle zenci memesi gibi. Haliyle Melina döndü baktı. Bir cama baktı,bir bana baktı. Önce olayı anlamlandırabilmek için bildiği tüm ygs fizik konularını gözden geçiriyormuş gibi baktı. Ardından "lan yoksa? var yaa" gibi baktı. Sonunda internette hdp hakkında tartışmışız da "adres ver lan o. çocuğu. Klavye delikanlısı! Bulacam olum seni" yazmış gibi baktı. Daha bu bakışlar bana ulaşmadan bifteğin "çop" sesini duyan annesi girdi içeriye. O da bana muhtemelen fransa'da ygs dengi bir sınav olmadığı için anlam veremediğim bir bakış attı. O an izlediğim tüm bilimkurgu filmlerinden bilinç altıma işlediğini umduğum bir takım uzaylı güçlerini kullanarak Melina'nın attığı bakışları auramdan sektirip annesine çarptırmak istedim. Ama bunun yerine şöyle gayet mantıklı açıklama yaptım(türkçe aktarıyorum):

echo "Ben ee" . "bbiftek şey olunca" . "birden elim" . "özür dilerim ben şeyi o zaman camıı" . "ee kaydı çünkü" . "eee temizlerim ben" . "şey çok özür dilerim ben";

Ve bunları derken kalkıp şu yemek yerken üstlerine şey yaptıkları büyük mendille camdan bifteği aldım, camı silmeye falan çalıştım. Sonra oturduk,onlar sık sık kalkıp içerilere gittiler falan. Ben o çiğ bifteği tiksine tiksine yerken onlar da aperatif bir şeyler yediler ama kesinlikle 10 cümle konuşmadık. Ya da hadi 15 olsun. Yeni yıla geri sayım da yapmadık.

görsel

Mozart dinlerken şiir okuyup şarap içen yılların fransızı Melina,bıraktığım bu harika izlenim sayesinde ertesi gün adeta bir rabia, bir şükran oldu çıktı. Nasılsın diye mesaj attım, "iyiyim sn" yazdı. Ben de iyiyim napıyorsun falan dedim,görüldü yaptı cevap atmadı. Keşke zall'ın entrylerini sildiği gibi silebilseydim bu olayları tarihten. Bir iki kere daha denedim şansımı,"bliyor msun bnce çok ii brisin ama bu şey olmayacak üzgnüm" temalı kısa bir mesajla gitti. Ben ise "meme elledikçe büyür mü" temalı başlıklar platformuna döndüm. Büyümez kardeşim, büyümez.

Özet: yeterince türkseniz her kız eninde sonunda kezbana dönüşür.
görsel
Hayat ne tuhaf böyle, talep esneklikleri,marjinal ürünler falan tadında. Yani ruh halim iktisat dersi oldu kısaca.