bugün

al bunu al al al al al al

annemin çayını tazelemiş, önünde ki sehbaya doğru yerleştirirken, hüsnü çoban yine birilerini yakalamış, fazlalıkları da memurlarla bırakmıştı. hüsnü çoban' ı ne zaman bu replikle duysam ya da görsem hemen aklıma ''selamiieeee'' sesiyle gönül bir yerlerden çıkacak sanırım. hüsnü çobanın o anda, gönül, gönül, gönüüüüüeeeel diye kustuğunu hayal ederim.

-evin yine darma duman oğlum.
+iyi de anne, sen de yine haber vermeden geldin.
-puuuu, yazıklar olsun sana, senin evlatların da sana aynısını yapsın. tabi olursa. haber vermeden gelmişim.
+annecik yanlış anladın, bi dur allasen, bi giy o terliği ayağına, yani haber verseydin evi toparlardım anlamında dedim.
-evlenseydin bu ev böyle mi olurdu.
+dimi ya. ben niye düşünemediysem.
çatttt. *
boş bardağını tekrar doldurmaya giderken yediğim terliği, yarı yoldan dönüp tekrar ayaklarının dibine bıraktım. o bu değil de, o terliğin tadı hiç bir şey de yok. bu yaşa geldim, hala kaçmam o terlikten.

-bak baban da küstü sana. gelmiyor artık.
+anne hiç bir şey demedim valla babama ben. ben de çok üzülüyorum bu duruma.
-ama arkadaşına karşı zor duruma düşürmüşsün. kırk yıllık arkadaşı ile araları açıldı.
+bi denem, arkadaş hatrına evlenilir mi?
-iyi de adamın kızına bir sürü yalan söylemişsin.
+ben yalan falan söylemedim. siz demişsiniz bir kere nişanlandı ayrıldı diye.
-sen niye üç kere dedin o zaman.
+eee üç kere nişanlandım ayrıldım işte. yalan mı?

sanırım o sırada rıza baba, damadı ali' yi yine azarlıyordu. yalnız damadı ali' yi mi yoksa astı ali' yi mi azarlıyordu bilemedim. rıza babayı, hiç bu kadar sinirli görmemiştim.

^ulan eşşoleşşek.

rıza babanın daha önce küfür ettiğini de duymamıştım . bir de sanki ali' nin omzuna ''aslanım'' der gibi konuşuyordu.

^zibidi beraber gittik, istedik kızı nişanlandın. sonra binbir dereden su getirdin ayrıldın kızdan. diğer iki nişanı ne zaman yaptın.

yok anam babam, bu rıza baba değil. o anda annemin yine bitmek üzere olan çay bardağının yanında telefonunu gördüm. annemin ilk çayından beri açık olan telefon da bekleyen babam artık dayanamıştı.

+baba nişanlandım ya işte.
^bak hala nişanlandım diyo yaaa. ulan bebe, gitmişsin gümüşcüden iki halka alıp takmışsın, nişanlandım diyorsun. o da teeee lise de.
+işte azıcık destek vereydin, şimdiye torun seviyor olurdun.
^senin sülaleni yedi ceddini dıt dıt dıt dıııııııtttt.

yok babam küfür etmez. yani eşşekoğlueşşek bir zibidi iki. yukarda ki dıt dıtlar telefonu kapattıktan sonra çıkardığı sesler.

+anne ne yaptın sen ya.
-baban o senin o da bilecek herşeyi.
+ya canımın içi, bilsin de böyle mi bilsin.
-eee napiiim, gelmiyo işte. ben bıktım seninle uğraşmaktan.
+filimsiniz anne yaa.
çattttt.
-demli olsun azıcık.

tanım: bu dünya' ya gelmemize ön ayak olmuş, soyadını taşıdığımız babamız ile, bir ekibin amiri olan, sevecenliği ile baba lakabını alan rıza amirin karşılaştırmasıdır. *
ekibe dahil olmayanlar için galibi biyolojik baba olan, ekipten olanlarınsa arada kaldığı karşılaşma. *
birinin ekibinde yaşamak da ölmek de ekip işiyken; diğerinin ekibinde yaşamanın ve ölmenin ekip işi olması istenir ama bu ekip birbirinden maalesef ayrı ölen ve çoğu zaman ayrı yaşayan ekiptir.