bugün

Aslında kız, erkek farketmeksizin her çocuğun en az bir kere denediği ve hayalinde canladırdığı kliptir. (tanım işi tamamdır) Çocuk olmanın en güzel yanı belki de hayal dünyamızın bir kısmını eyleme dönüştürmekti. Zira ben öyle yapardım. Köyde ve açık alanda yaşamanın ayrı bir lezzetidir bu ayrıca. Neyse hafta içi okulda doyasıya arkadaşlarla eğlendikten, sonra hafta sonu koyunları ve inekleri otlatırdım. Tabi hayvanların iyice otlanabileceği yüksek tepelere götürürdüm. Irgatta gün boyu tek başıma takılırdım. elimde hayvanları gütmek için ne idüğü belirsiz bir sopayla toprağı rastgele eşelerken öte yandan, ilerde bisikletime bineceğim günlerin hayalini kurardım. Bu düşünceler de yetmez zaman geçirmeye. sonra gözüme kestirdiğim bir koyunun yanına gider kulaklarındaki kana doymuş keneleri temizlerdim. hayvan da bunu bilir hiç kımıldamazdı garibim. Sonra yüksekten ucsuz bucaksız tarlaları seyrederdim. Ufuk çizgisinin bittiği yerin ötesinde acaba neler var? diye sorardım kendime derken, rüzgar vurur yüzüme ve saçlarımın ön kısmı hafiften havalanırdı. o zaman anlarım artık klip çekme moduna girmem gerektiğini. haliyle 90'lı yıllar pop müziğinin en verimli dönemleriydi. o dönemde çıkan bütün şarkıları hemen hemen hepsini ezbere bilirdim. ben de aralarından rüzgarlı havaya en iyi gidecek şarkıyı seçer başlardım söylemeye. Amaç sadece şarkı söylerken saçları rüzgarda dalgalandırmak değildir tabi. bütün ruhumla kendimi bir klibin baş rolü gibi hayal eder ve değişik pozlar keserdim. hatta bazen saçlarım sürekli aynı yöne yatmasın diye kafayı ani bir hareketle ters yöne çevirir ve göz ucuyla yan kameraya kesin ve anlamlı bakışlar fırlatırdım yeminle. derken güneş batmaya ramak kalmış, hayvanlar tıka basa doymuş ve kendi başlarına köyün yolunu tutmuşlardır. evin yolunu da biliyorlardı canına tükürdüklerim. allah bilir hayvan diliyle ''gidelim millet! biz bunun klibinin bitmesini beklersek sabahı buluruz amk.'' demişlerdir. derken aniden, hayvanlardan sonra eve gidersem yiyeceğim fırçalar geldi aklıma. o korkuyla 5. vitese taktım ve ayak tabanlarım popomun yanaklarını dövercesine yukuş aşağı salıverdim kendimi. iş bu ya o kadar dik yokuştan bu kadar hızlı inersen ya sonu kadar devam edeceksin ya da tepe takla atarak durmayı tercih edeceksin. lakin önceden tecrübe ettiğim için başarıyla aşağı indim. evin önüne vardığımda hayvanlar evin alt katındaki ahıra sırayla giriyorlardı. canlarım benim. sanki dayak yiyeceğimi bilircesine aile çaktırmadan sessiz sedasız ahıra girmişlerdi. o an derin bir nefes aldım. böyle bir klip çekimi daha son bulmuştu. büyüdükten sonra hiç klip çekmedim. sadece hayatın meşakkatlari kaldı geriye.

ama yanılmıyorsam ondan önce vantilatörün karşısına geçmiştim.