bugün

artık iyiden iyiye savaş batağının içine çekildiğimizin bir belirtisi.

ingilizceyi iyi konuşmak rüyaları bazen ingilizce görmeye başlamakla belli olurmuş, bu da öyle bir şey işte.

bakırköy sahildeydik(yıllardır inmem oranın sahiline) büyük bir kalabalık, daha az önce bomba patlamış ve ambulanslarla halk el ele vermiş yaralıları hastaneye yetiştirmeye çalışıyor(normalde tabi yayın yasağı ve herkesin oradan uzaklaştırılması oluyor). o sırada yirmili yaşlarında anca olan uzun sakallı bir tip yanıma doğru gelip elindeki uzaktan kumanda düğmesine basıyor "allahuekber!" diye, sonra ekliyor "siz suriye'de bomba patlarken burada keyif yaptınız, alın hadi!" diye. ışidli diyorum ilk, sonra ulan oradaki savaştan rahatsız gibi konuşan ışidli mi olur diye düşünüyorum. suriyeli göçmen herhalde diyorum, insanlar nasıl bu kadar mantıksız düşünceye meyilli olabiliyor diye düşünüyorum o bir iki saniyede.

sonra koşa koşa kendi gibi birkaç kişinin yanına gidiyor, bazılarının saçı sarı ve beline kadar ve sakallı falan, ilginç ilginç tipler. "hadi gidelim!" deyip yola koyuluyorlar beş altı kişi, ben hemen onları işaret edip anlatıyorum durumu falan. neyse çok uzun yazmayayım sonra okunmuyor, öyle işte. rüyalarımızda bile(korkaklıktan değil batakta olduğumuzdan, korkak olsam o alanda beklemem patlama sonrası rüya da olsa mk) böyle şeyler görmeye başlamışsak sonumuz hayır olsun. o anı yaşamış kadar olduk, gerçeğini de yaşarız ileride muhtemelen bu gidişle.