bugün
- icardi1905 silik olsun kampanyası35
- millet açsa neden kafeler tıklım tıklım10
- kekeme olan biri doktor olurmu8
- türkiyede çok abartılan arabalar16
- azerileri çok seviyorum ne yapmalıyım13
- 26 nisan 2024 adana demirspor galatasaray maçı35
- genç kızlıktan teyzeliğe geçiş13
- yakışıklı erkeği çirkin gösterecek şeyler19
- sözlük kızlarının don renkleri20
- kanınıza rengini verir misiniz15
- anın görüntüsü17
- uzağı göremeyen insan8
- aristoteles'in orta yolu10
- arkadaşlar cumaya neden gelmediniz12
- sözlük erkeklerinin bugünkü kombinleri15
- bir sözlük kızı ile yakınlaşmak16
- manyak olmaya karar verdim silik olsun kampanyası14
- ak partiliyi çok fena döven chp belediye başkanı19
- akrep burcu9
- bik bik moderatör olsun15
- 22 şubat 2024 sparta prag galatasaray maçı14
- birini donuzlayarak ceza vermek9
- patiswiss14
- kalbin sadece bir kişiyi seveceği saçmalığı10
- arkadaşlar biri var18
- karınıza range rover alır mısınız25
- kent lokantası niye bedava değil demek22
- boşuna yaşıyorum hissi18
- avrupanın yarrağı yemesi yakındır19
- evlilik17
- ali erbaş11
- escort fiyatlarının güncellenmesi12
- diyanet işleri başkanına audi 6 tahsis edilmesi11
- modern kadinin ucuz ve kolay ulasilabilir olmasi17
- nervio'ya aşık olmak10
- balayını italyada yapmak isteyen nişanlı14
- futbolcu ismiyle nick almak14
- chp'li o tekin'in öcalan'ın fotosu ile pozu37
- demet akalın'ın zeka seviyesi12
- gina carano9
- icardi19059
- türkiye işçi partisi9
- ellerim bos gonlum hos9
- bir kadında ilk baktığınız yer neresi9
- 31 mart 2024 cumhuriyet halk partisinin zaferi8
- aynı dizileri tekrar tekrar izlemek8
- karımın çok mutlu olacağı gerçeği13
- kadınların boşanmış erkeğe bakışı9
- merfulu8
- sözlük kızlarının ayakkabıları18
Mirza, uzun zamandır yapmak istediği seyahat için; artık hazırdı. Çalar saati, her zaman kalktığı saatten, 2 saat öncesine kurdu. Normal saatinde uyudu. Uyur uyanık geçen uykunun ardından, saat çaldı ve uyandı. Yarım yamalak uyuduğu ve kalkması gereken saatten 2 saat önce kalktığı için, yorgun hissediyordu. Bu sayede tekrar uyuyabilecekti. Saati 5 dakika sonrasına kurarak tekrar yattı. Yorgun olduğu için kısa bir sürede uyuya kaldı. Sonra saat tekrar çaldı ve tekrar uyandı. Kendine uykuya daldığımda bedenimden ayrılacağım dedi. Bunu 3 kez tekrar etti. Vücudu inanılmaz bir şekilde titremeye başladı. Garip sesler duyuyordu. Hayvan sesleri olarak algıladı bunları. Yelesi olan bir siyah kedi gördü. Rüzgârda süzülen yaprak gibi, bir yavaş bir hızlı dans ediyordu yeleleri.
iki haftadır uğraştığı şey sonunda olmuştu. Kendine dışarıdan bakıyordu. Vücudunu inceledi. Aynaların ne kadar sahte olduğunu fark etti. Sanki insanlara kendileriyle ilgili yalan söylüyorlardı. Kendine aynadan bakmakla karşıdan bakmak arasında izometrik farklar vardı. Bu sırada, bilinci tamamıyla açıktı. Kesinlikle rüya gibi değildi. Her şeyin farkındaydı. Dokunma, koklama gibi hisler değil de, enerjiyi hissetme ve algı üzerine yoğunlaşıyordu; duyguları. On yedisinde genç bir kız olması, içini korku bulutuyla kaplamaya yetiyordu. Bu karanlık ve parapsikolojik olay içini fazlasıyla ürpertiyordu. Bir ara metafiziksel canlılar görmekten korktu. ya bir cin görürsem diye geçirdi içinden. Bilmediği çok farklı şeyler de olabilirdi; ancak bu kadar emek verdiği ve sonunda ulaştığı seyahatinden çıkmak istemiyordu. Kolay kolay vazgeçmeyeceğine dair söz vermişti Ona. istese yoğunlaşıp astral bedeninden fizyolojik bedenine, geri düşebilirdi; ama yapmadı.
Bu ilk yolculuğunda biraz etrafa bakmayı istedi. Babasının odasına gitti; orada yoktu. Futbol maçı izlerken sızmıştır diye düşündü. Salona baktığında, şişko budalanın her zamanki koltuğunda öylece uzandığını gördü. Onu böyle gördükçe, nefreti artıyordu babasına. Birden dayanılmaz bir ses duymaya başladı. Sanki biri, kulağının dibinde radyo frekansı kurcalıyordu. Değişken ve çok rahatsız ediciydi. Daha fazla dayanamayıp, bedenime döneceğim sözünü 3 kez tekrarladı.
Kan ter içinde uyandı. Hemen bir bardak su içti. Bu şimdiye kadar yaşamadığı mükemmel bir deneyimdi. Korkutucu olsa da, resmen bir görüngüydü bu. Yolculuğun başındaki titremeye ve seslere, terleme ve ürpertiye dayanıldıktan sonra, kusursuz bir deneyim oluyordu.
Çalar saatini normal saate kurdu ve uyudu
Artık yolculuklarında nereye ulaşması gerektiğini biliyordu; uçmak! Uçmak, insanlar tarafından özgürlüğün sembolü olarak görülür. En özgür canlılar kuşlardır. istedikleri yerlere, önlerinde engel olmadan gittikleri düşünülür. Çoğu insan özenir kuşlara. Sanki bir yerden bir yere gitmek için, insanlardan daha az emek harcıyorlarmış gibi Mirza uçmayı başarabildiği an, büyük yolculuğu da gerçekleştirebileceğini düşünüyordu. Günlerce uçmayı denedi. Zor bir şey değildi aslında. Çoğu kez bedenine geri düştü; ancak yılmadı ve sonunda başardı.
Bütün bu yolculukları günlerce yaptı. Her defasında farklı yerlere gitti. Ülkenin bir ucuna saniyeler içinde gidebiliyordu. Çok fazla uzaklara gitmeye çalıştığında o radyo frekansına benzeyen sesi duyuyor, hemen bedenine düşüyordu. Işık hızından daha hızlı gerçekleşen bu seyahat, dünyada hiçbir şeye benzemiyordu. Bu astral seyahat yüzünden, giderek şizofrenleşiyordu. inancını kaybetmekten, asıl amacını unutmaktan korkuyordu. Gene de etraf ne kadar dağlarla kaplı olursa olsun, bir gökyüzü vardır. O gökyüzü umuttur. Dağların aşılabileceğini anlatır. Mirza da gökyüzüne ulaşmaktan vazgeçmeyecekti.
Büyük yolculuğu yapmak için yeterli değildi. Daha Dünyada bile gidemediği yerler varken, oraya nasıl gidecekti. Araştırdı ve çalar saat yönteminden farklı bir yönteme ihtiyacı olduğuna karar verdi. Kendisi bir yöntem geliştirdi. Adına da frekans yöntemi dedi. Bozuk bir radyo buldu ve bunu yoğunlaşacağı yerin hemen yakınına koydu. Bu şekilde uyudu. Uyur uyanır şekilde, hep bu radyonun frekans sesini duyuyordu. Böylelikle fizyolojik bedeninden aşırı uzaklaştığında, duyduğu frekans sesine, astral bedeni alışacaktı. Saatler geçtikten sonra; artık bir daha uyanmayacak şekilde sese alıştı. Yavaş yavaş bilinci toplanıyordu. Fizyolojik bedeninden ayrıldı ve gökyüzüne doğru, ışınlanırcasına yükseldi. Astral bedeninde iyice yoğunlaştı ve gözlerini kapattı. Dayanılmaz bir acı çekiyordu. Kalbinin sesini duyuyordu resmen. Bir davuldan farkı yoktu. ilk defa fizyolojik bedeninde hissettiği titremeyi kat ve kat astral bedeninde hissediyordu. En sonunda birden hafifledi. Hiçbir şey hissetmiyordu. Algı ve enerji diye bir şey yoktu artık. Gözünü açtığında bir ışık gördü. Işığa doğru ilerledi. Ve oradaydı Evet, evet oradaydı! Arafın girişinde, annesi gülümseyerek karşıladı onu. Bak anne, sana verdiğim sözü tuttum; vazgeçmedim anneciğim, yanına geldim. dedi Mirza. Öldüğüne, en çok o gaddar babandan kurtulduğun için sevindim bitanem; hoş geldin.
vesselam...
iki haftadır uğraştığı şey sonunda olmuştu. Kendine dışarıdan bakıyordu. Vücudunu inceledi. Aynaların ne kadar sahte olduğunu fark etti. Sanki insanlara kendileriyle ilgili yalan söylüyorlardı. Kendine aynadan bakmakla karşıdan bakmak arasında izometrik farklar vardı. Bu sırada, bilinci tamamıyla açıktı. Kesinlikle rüya gibi değildi. Her şeyin farkındaydı. Dokunma, koklama gibi hisler değil de, enerjiyi hissetme ve algı üzerine yoğunlaşıyordu; duyguları. On yedisinde genç bir kız olması, içini korku bulutuyla kaplamaya yetiyordu. Bu karanlık ve parapsikolojik olay içini fazlasıyla ürpertiyordu. Bir ara metafiziksel canlılar görmekten korktu. ya bir cin görürsem diye geçirdi içinden. Bilmediği çok farklı şeyler de olabilirdi; ancak bu kadar emek verdiği ve sonunda ulaştığı seyahatinden çıkmak istemiyordu. Kolay kolay vazgeçmeyeceğine dair söz vermişti Ona. istese yoğunlaşıp astral bedeninden fizyolojik bedenine, geri düşebilirdi; ama yapmadı.
Bu ilk yolculuğunda biraz etrafa bakmayı istedi. Babasının odasına gitti; orada yoktu. Futbol maçı izlerken sızmıştır diye düşündü. Salona baktığında, şişko budalanın her zamanki koltuğunda öylece uzandığını gördü. Onu böyle gördükçe, nefreti artıyordu babasına. Birden dayanılmaz bir ses duymaya başladı. Sanki biri, kulağının dibinde radyo frekansı kurcalıyordu. Değişken ve çok rahatsız ediciydi. Daha fazla dayanamayıp, bedenime döneceğim sözünü 3 kez tekrarladı.
Kan ter içinde uyandı. Hemen bir bardak su içti. Bu şimdiye kadar yaşamadığı mükemmel bir deneyimdi. Korkutucu olsa da, resmen bir görüngüydü bu. Yolculuğun başındaki titremeye ve seslere, terleme ve ürpertiye dayanıldıktan sonra, kusursuz bir deneyim oluyordu.
Çalar saatini normal saate kurdu ve uyudu
Artık yolculuklarında nereye ulaşması gerektiğini biliyordu; uçmak! Uçmak, insanlar tarafından özgürlüğün sembolü olarak görülür. En özgür canlılar kuşlardır. istedikleri yerlere, önlerinde engel olmadan gittikleri düşünülür. Çoğu insan özenir kuşlara. Sanki bir yerden bir yere gitmek için, insanlardan daha az emek harcıyorlarmış gibi Mirza uçmayı başarabildiği an, büyük yolculuğu da gerçekleştirebileceğini düşünüyordu. Günlerce uçmayı denedi. Zor bir şey değildi aslında. Çoğu kez bedenine geri düştü; ancak yılmadı ve sonunda başardı.
Bütün bu yolculukları günlerce yaptı. Her defasında farklı yerlere gitti. Ülkenin bir ucuna saniyeler içinde gidebiliyordu. Çok fazla uzaklara gitmeye çalıştığında o radyo frekansına benzeyen sesi duyuyor, hemen bedenine düşüyordu. Işık hızından daha hızlı gerçekleşen bu seyahat, dünyada hiçbir şeye benzemiyordu. Bu astral seyahat yüzünden, giderek şizofrenleşiyordu. inancını kaybetmekten, asıl amacını unutmaktan korkuyordu. Gene de etraf ne kadar dağlarla kaplı olursa olsun, bir gökyüzü vardır. O gökyüzü umuttur. Dağların aşılabileceğini anlatır. Mirza da gökyüzüne ulaşmaktan vazgeçmeyecekti.
Büyük yolculuğu yapmak için yeterli değildi. Daha Dünyada bile gidemediği yerler varken, oraya nasıl gidecekti. Araştırdı ve çalar saat yönteminden farklı bir yönteme ihtiyacı olduğuna karar verdi. Kendisi bir yöntem geliştirdi. Adına da frekans yöntemi dedi. Bozuk bir radyo buldu ve bunu yoğunlaşacağı yerin hemen yakınına koydu. Bu şekilde uyudu. Uyur uyanır şekilde, hep bu radyonun frekans sesini duyuyordu. Böylelikle fizyolojik bedeninden aşırı uzaklaştığında, duyduğu frekans sesine, astral bedeni alışacaktı. Saatler geçtikten sonra; artık bir daha uyanmayacak şekilde sese alıştı. Yavaş yavaş bilinci toplanıyordu. Fizyolojik bedeninden ayrıldı ve gökyüzüne doğru, ışınlanırcasına yükseldi. Astral bedeninde iyice yoğunlaştı ve gözlerini kapattı. Dayanılmaz bir acı çekiyordu. Kalbinin sesini duyuyordu resmen. Bir davuldan farkı yoktu. ilk defa fizyolojik bedeninde hissettiği titremeyi kat ve kat astral bedeninde hissediyordu. En sonunda birden hafifledi. Hiçbir şey hissetmiyordu. Algı ve enerji diye bir şey yoktu artık. Gözünü açtığında bir ışık gördü. Işığa doğru ilerledi. Ve oradaydı Evet, evet oradaydı! Arafın girişinde, annesi gülümseyerek karşıladı onu. Bak anne, sana verdiğim sözü tuttum; vazgeçmedim anneciğim, yanına geldim. dedi Mirza. Öldüğüne, en çok o gaddar babandan kurtulduğun için sevindim bitanem; hoş geldin.
vesselam...
Gündemdeki Haberler
güncel Önemli Başlıklar