bugün

reddedişine diye kadeh kaldırmak icab eder. fakat gerek yoktur, sessiz sakin demlenmek mayamızda var. sonra sarhoştun felan ayaklarını bir kere daha yüzünüze vurur. aslında vuramaz, niye geldin lan sen bakışını yer o dakika. hatta bununla da kalmaz , ilk duble bittikten sonra kafayı kaldırıp ''niye reddettin lan sen beni, niye niye niye, sevilmeyecek adam mıyım lan ben'' denir. bardak sertçe masaya vurulur. onda bunu açıklayacak kafa, ancak birkaç duble rakı içmesiyle mümkün olabilir. yoksa her söylediği hikaye. ayrıca rakıma su koymadıktan sonra, gözlerimin içine bakamadıktan sonra nafile. sustukça için kalkar '' kim lan sizin sevdiğiniz adamlar, kaç paralık yüreği var, kaç kuruş sevmiş seni, nasıl aşkmış lan bu, ben yıllara sığdıramamışken, dünkü adamlar cebinde taşır olmuş, kim lan kim''? felan diye valla bayır aşşağı yardırılır. hiç bozmadan. dağıtmadan. içiyorum lan ben şu anda, her şeyi unuttum. yoğurt homojonize ya da ağzımın tadı yok. içiyorum lan senin lanet uzaklığına, sessizlğine, sevgisizliğine. sigaram 3 dal kalmış. müslüm baba dinliyorum, '' dört bir yanımı sardı, sensizlik acıları, deniz kurur, taş erir, beni yerimde olsa, yüreğime damlıyor, hasretin göz yaşları, ateş donar, su yanar, benim yerimde olsa...'' diyor. iyi diyor lanet yokluğun hançer gibi. seni rakılara gömdüm lan. bir günaydın de, bir gülümse, bir tatlı söz söyle lan!