bugün

eğer ideallerin varsa, eğer azimliysen, eğer yürüdüğün yolda yapayalnızsan, kur çilingir sofranı.
yalnızlığını temsilen seni anlamayan, tanımayan bir iki dost davet et sofrana.
sonra karşına al yalnızlığını.
amaçsız zihinlere bir amaç kıvılcımı düşürdüğünü, boş boş bakan gözlerin içine dev bir ateş yaktığını, gelecek dediğin günlerin geldiğini ve milletini yolun sonunda aydınlık, müreffeh yarınların beklediğini hissederek yalnızlığına kaldır bardağını.
dik kafana bembeyaz bir sayfa gibi milletinin yarınlarını.
bırak ciğerine, beynine ve yaşam özüne karışsın o bembeyaz yarın özlemin.
karışsınki yeniden doğasın, karışsınki kabuslu gecelerin bitkin savaşçısı uyansın, karışsınki koca bir millet işaret ettiğin hedefe terddütsüz yürüyebilsin.
rakıyı yalnızlığını alıp karşına öyle içtin atam biliyorum.
biliyorum yorgun bedeninin içinde sönmez bir alev var ve sen onu tüketmemek için rakıyla uyutuyor, sönmeye yüz tuttukça azminle alevliyorsun.
biliyorum çünkü tam kalbimdesin.
kalbime ellerimle kurdum çilingir sofranı atam.
ellerimle buzunu koydum rakının.
ellerimle içirdim sana ki sen de bana özgürlük şerbetini içirebil.
sen rakıyla boğarken ümitsizliğini, ben ellerinden içtiğim özgürlük şerbetiyle alevleyeyim ümitlerimin geleceğini.
duyuyorum bazan sesini atam.
duyuyorum içten içe yalnızlığına seslendiğini.
duyuyorum milletim için dediğini.