bugün

aslan tlebzu' nun en güzel eserlerindendir. büyüleyici melodiler.
kafkasya müziklerindendir. fakat bu müziğin bir hikayesi vardır, o yörelerde dilden dile anlatıldığı için doğruluğu tam olarak bilinmemektedir.

hikayede prenses iki evli oğlunu ve eşini askere gönderir. büyük oğlu ve eşi savaşta can verir. küçük oğlu ağır yara almıştır fakat ağabeyi ve babasının cesedini hanesine götürür arkadaşlarıyla birlikte. eve girmeden oracıkta ölüverir. prenses oğlunun arkadaşlarına 'eşim ve oğullarım savaşırken mi yoksa kaçarken mi yaralandılar? düşmanı püskürttünüz mü?' diye sorar ve arkadaşları savaşırken öldüklerini söyleyince anne buna inanmaz ve elbiselerini çıkarıp yara izlerine bakar. yara eğer sırtlarında ise tören düzenlemiyecektir fakat açıp baktığında hepsinin yarasının göğsünde olduğunu görür. cenazeler defnedilip taziye ziyaretine geçildiğinde prenses gelinlerine en güzel kıyafetlerini giymelerini, ağlamamalarını ve prensesin dediklerini yapmalarını söylemiştir. mızıka yanında gelinleriyle kapıyı açar ve taziyeye gelen adamın başsağlığı dilemesi ardından prenses mızıkadan bu şarkının melodisini çalar ve gelinlerini dansa kaldırır. gelinler eşlerinin arkadaşlarıyla dans ederler.

dansın adı o zamandan bugüne uzun(bitmeyen) kafe ve müziğin adı da ağlatan kafe(prensesin ağıtı) olarak bilinir.
kendisi kadar klibide bir harika olan eserdir. adam pşınewa beyler.
sözleri yoktur.onlarca değişik versiyonu vardır bu eserin,ve hakkında anlatılan onlarca ayrı hikayesi.'ağlatan qafe' denir bizim buralarda adına.sahiden de her dinlediğinde ağlayasın gelir.atalarının maruz kaldıklarını düşünürsün,soykırım topraklarında olimpiyat düzenlemeye teşne katil rusya'yı düşünürsün,elinden bir şey gelmeyen sistem kölesi haline gelmiş haline söversin.dünyada adaletin hiçbir zaman baki olmadığını bir daha kavrarsın.
ellerimiz yakanda olacak rf,ağlattığın binlerce ananın,çocuğun hesabını vereceksin.
http://www.youtube.com/watch?v=zLubArmvrMY