bugün

hırboluktur.
Bir amerikan filmi klişesi.
Bazen canım peynir ekmek de istiyor ama elit bir insan olmak çok zor bedelleri var.
Hiçbir zaman yapmayacağım şey.
Hepsini fondip yapar çıkarım.
son yıllarda abd menşeli tarım kartellerinin sömürgesi haline getirildigimizden dolayı antalya gibi bir portakal cennetine sahip olduğumuz halde kimilerine ütopik gelen olay.
ossun makarna bedava.
zengin geç kalsa kalsa kendi düzenlediği toplantıya geç kalır ona da özel arabayla gitti için oturup bitirmek varken bu ne acele.
akşam dönüşte de eve girdiği an yorgundur ve odasına çekilir.
eve girerken portakal suyu almayı gerektirir.
hayatımın zengin ve gurursuz kısmında yapmayı planladığım hareket.
Ofise geç kalmaktır.
asgari ücretle yapmanın çok zor olduğu eylem.
Çayın yerini hiçbiri tutmuyor...
Benim ruhum fakir.
bu çok acelesi var anlamında bir klişe anlatım biçimidir.Bütün kış sıkma portakal özellikle greyfurt 2 tl/kg civarındaydı .
zenginliği her türlü gösterebilirsiniz.ama adamın acelesi var...
Ne tabağın ne bardağın dibinde bırakmak adetim değildir o yüzden bardakta sadece bir yudumluk portakal suyu kalmadıysa hayatım boyunca yapamayacağım eylemdir kendileri.
Diğer el ile acele kravatı bağlamaya çalışmak ve masada oturan diğer aile mensuplarının şaşkın ve tebessüm dolu bakışları karşısında yanaklarına bir öpücük kondurarak evden hızlıca çıkmakla devam eden bir sekans. (bkz: hollywood breakfast klişeleri)
tatlım ben çıkıyorum dedikten sonra yapılır.
Portakal sevmem. Suyunuda sevmem. Aslına bakarsanız ben sabah sabah bir şeyler yiyip içmeyi de pek sevmem.
bunu yapan cidden zengindir.

mesela ben olsam açlıktan ölürüm aq, bünye alisik degil cunku.

bi iki lokma ekmek yersem yaninda tutar belki.
Amerikanvari bir davranıştır gözümde, türk dizilerinde sıkça görür olduk sonra. Pompalayıp durdular bizden olmayan eylemleri gözümüze kulağımıza. Oysa annelerimizin bize öğrettiği 'tabakta yemek bırakılmaz arkandan ağlar' dı, biz böyle öğrendik, hem nereden çıktı şimdi bu bizden olmayan hal ve hareketleri aptal kutu da gösterip gelecek nesillerimizi, bizi biz yapan değerlerimizden uzaklaştırıp asimile etme çabaları. Amerikan kültürünün toplumumuzdaki dayanılmaz hafifliği, heyhat.

konuyu buradan üretim alanında ne denli sığ ve asalak bir millet olmamıza da bağlayabilirim, gelgelelim bizim şu aptal kutuda gösterilenlere bön bakıp kah tasalanan insanların, bunları kayda değer bulup ve üstüne üstlük mütemadiyen her söylemi ciddiye alıp, anında o anki duygunun rengine bürünmesine artık eskisi kadar şaşırmadığıma da.

(bkz: Kahrolsun illuminati)

Bardakta kalan bütün olanlardan habersiz portakal suyu üzerinden sosyoekonomik mesaj verdim lan bildiğin, yıllar sonra mistik gücümü keşfetmişcesine keyiflendim bak şimdi.

Olayların buraya geleceğini bende tahmin etmemiştim..
Valla gerekirse termosa koyariz en sevdigim icecek arkamda birakamam.

Filmlerin klisesi, aceleyi temsil eder.
allah bunu yapabilecek düzeye gelmeyi nasip etsin ama bu israfı yapmamızı nasip etmesin.
Dizilerin vazgeçilmez sahnelerinden biridir. Evde bulunan her eleman kahvaltı yaptıkları sırada bir yudum portakal suyu içerler ve evden çıkarlar.
Annecim alman heyetiyle toplantım var, şirketimiz için çok önemli. Çıkmam lazım, denerek ekşın tavan yapılır.
Kendimi arada sabahları meyvesuyumdan bir yudum alarak çıkarken buluyorum. Okula gitmiyormuşumda iş yerine gidiyormuşum gibi oluyor.
Öğleye doğru açlıktan kıvranacak kişi hareketidir.
O ne öyle be? Zengin miyiz biz ne işimiz var porkatal suyuyla.