bugün

- peh peh, ben senin yaşındayken bu kadar bolluk yoktu. tüp için ayrı, yağ için ayrı sıralara girerdik.
- babamız reçberdi bizim, pazarda simit satarak okuduk yaaaa.
cümlelerinin sahibi, amcalardır bunlar. ne hikmetse zar zor liseyi bitirebillmişlerdir.
Ahmet > 8 yaşında pazarda simit satarak ilkokula gidiyor.
Mehmet > ilkokula gidiyor.

Ahmet > 12 yaşında simitin yanında karper peyniri ve meyvesuyu satmaya başlıyor.
Mehmet > beşi bitiriyor.

Ahmet > 15 yaşında çaka çaka beşinci sınıfa geliyor. simitin kaşarlı, zeytinli ..v.s çeşitlerini de tezgahına ekliyor.
Mehmet > oks sınavını kazanıyor.

Ahmet > 19 yaşında simit sarayı benzeri bir yere ortak olarak giriyor. ilköğretim 8 sınıfta devamsızlıktan kalıyor.
Mehmet > öss'den, iyi bir Üniversiteye girmeye hak kazanacak kadar puan alıyor.

Ahmet > 20 yaşında simit sarayına kardeşini de ortak ediyor.
askere gidiyor.
Mehmet> üniversiteye gidiyor.

Ahmet > 22 yaşında askerden geliyor; kardeşiyle beraber kendi simit saray'ını açıyor.
Mehmet > Mühendis çıkıyor, askere gidiyor.

Ahmet > 24 yaşında evleniyor. Bir şube kardeşine, bir şube de kayınbiraderine simit sarayı açıyor.
Mehmet > askerden gelmiş , Mühendisliğine uygun iş arıyor.

Ahmet > 26 yaşında başka illerde de simit sarayı açıyor.
Mehmet > işsiz dolanıyor.

Ahmet > 28 yaşında büyüyen simit sarayı zincirine yüksek tahsilli eleman arıyor.
Mehmet > "boşta gezeceğime ne iş olsa gireyim de ekmek paramı kazanayım " diye düşünüyor.

Mehmet Ahmet'in yanında asgari ücretle işe başlıyor.
"simit satmanın getirisi ne ki adam olmana yetti" diye sorduran insanlardır...
genellikle üst düzey bir iş mertebesine gelmiş ve bu yolda kat ettiği mesafeyi ara taşları olarak karşısındaki insana aktarmak isteyen zat-ı muhterem.