bugün

kesin olmamakla birlikte osmanlı'da ilk kahvehane 1554 yılında suriyeli iki kişi tarafından kahve satan dükkanlar şeklinde kurulmuştur.[ik gelişi ise 1543'dür] bu aktarım ise tarihçi ibrahim peçevi'ye aittir. lakin kahvehanenin ilk kurulduğu yerin tahtakale mi yoksa kapalıçarşı mı olduğu ise kesin bir bilgi değildir. [kahvenin kullanım amaçlarından biri de sufilerin ibadet ettikleri uzun gecelerde uyumalarını önlemek için kullanılmasıydı]

bununla birlikte bu kurulan ilk kahvenin müşteri ve müdavim profili daha çok zarif zürefa kesimindendir. daha sonra ise bu kahvehanelere de ipsiz-sapsız ve işsiz takımının dolmasından tarihçiler şikayette bulunmuşlardır. burada yapılan eylemlerden birisi dost sohbetleri ve edebi tartışmalardı. tabi sadece bu faaliyetler değildi. Kahvehaneler o dönemde iyi bir sosyalleşme mekanıydı. aslına bakarsanız osmanlı'da hamam, cami, bozahane ve meyhane gibi mekanlardan belirli farklılıklar arzederdi. öncellikle çok amaçlı kullanılıyordu, foucault'un heterotopya terimini haklı çıkaracak nitelikte mekanlardı. buna ek olarak aktif işlevi diğer sosyalleşme mekanlarından farklı olarak "toplumsallaşma"ydı. bilim, sanat tartışmaları, edebi sohbetler, karagöz tiyatrosu, meddahlar ve yeniçerilerin ticari amaçlı kullanımları, ya da rejime yönelik karşıt-karargah olması, devlet sohbeti olarak adlandırılan devlet hakkındaki siyasi sohbet ve dedikodular, halkın memnuniyetsizlikleri şeklinde özetleyebiliriz. ama halk tarafından belirli zamanlarda haşarat yatağı olarak görüldüğünden istanbulun muhtelif semtlerinde kahvehaneye karşı tavır alınmıştır. halk bu karşı çıkışta oldukça haklıydı. bu mekanlar şehirde asayişi bozan, cinsel istismarı tetikleyen mekanlardı. fakat sadece bu da değil kahvehane halkı kışkırtan dedikoduların ve memnuniyetsizliklerin menşei ve inkişaf ettiği bir yer olarak düşünülmüştür.

bu cihetten hareketle devlet bu mekanları belirli dönemlerde denetim altında tutmaya çalışmıştır. buna örnek olarak viyana kuşatmasında başarısız olan osmanlı sultanı kanuni halkın dikkatini siyasi ve ekonomik sohbetlerdne başka yöne çekmek için kahvehanelerde halk hikayeleri okunmasını salık vermiştir. okuma yazmanın çok yaygın olmadığı osmanlı toplumunda bu şifai/sözlü kültürün ne derece etkili olduğu tahayyül edilmesi zordur. özellikle gazetenin olmadığı bir toplumda[ki 1840 öncesinden bahsediyorum] oldukça etkilidir. 18.yy'da "devlet sohbeti" olarak tavsif edilen ve devleti suçlayıcı dedikoduların yapılması kahvenin kapatılmasına ve sahibinin de sürülmesine neden olabiliyordu. daha sonraki dönemlerde devlet bu durumu kendi çapında bir avantaja döndürmeye çalışmış ve kamuoyu yoklama larında hafiyeler vasıtasıyla oldukça yarar kesb etmiştir.

işin ilginç tarafı kahvehanelerde her kesimden insanın varolmasıdır. her kesimden insanın yüzüze konuşabileceği bir mekan olduğu için dıştalayıcı nitelikte değildi. hem kişilerin statülerin sorulması kahvehane'de ayıp bir davranılş olarak telakki edilirdi. rükn şeklinde teşekkül etmiş olan ve sınıflar arasında kolay geçişlerin olmadığı osmanlı'da kahvehanede her iki sınıfın karşılaşması devlet açısından belirli sorunlar teşkil ediyordu. elit ve ayaktakımının karşılaşma mekanı olarak kahvehane özellikle büyük kitlelerin belirli hizblere ve otoriteye karşı kolay yönlendirilebilmesi açısından çok kritik bir önemdeydi. osmanlı'nın klasik yapısı olan sınıflar arası geçişlerin olmadığı toplum yapısında da bpozulmalar başlamıştı. kahvehanelerin kapatılmasına bir de bu yönden bakmak gerekir. ama en ciddi ref edileme sürecini 4.murad devrinde yaşamıştır. tabi ki kadızadelerin de bu konuda padişahı etkiledikleri ayrı bir gerçekliktir.

işin ilginç tarafı kahvenin fitne-fesad mekanı olması sadece söylemsel anlanda gerçekleştirilmez, çok amaçlı kulanılan bir mekan olduğu için teatral anlamda da iktidara karşı söylemin üretildiği mekanlardır. karagöz tiyatrosu ve meddahlar bu işlevi hakkıyla yerine getirirler hatta bir çok duurmda da abartırlar. karagöz bu konuda belki de anonim bir gelenek olmasından dolayı oldukça özgür ve müstehcendir. bazı yazarlar tarafından bir gazete yerine geçeni olarak tavsif edilmiştir. konu hakkında ünlü fransız şair nerval da dem vurur. bu nedenle kahvehaneler sık sık kovuşturmalara uğramışlardır. 17.yüzyıl ve daha sonra kahvehaneler ahmet yaşar'ın ifade ettiği gibi kahvenin artan ekonomik değeri nedeniyle "külliyen ref" edilmek yerine "ibreten lil'gayr" olarak bir kaçı kapatılmıştır.

lakin bu kapatılmalara rağmen kahvehaneler açılmaya kahveler de içilmeye devam edilmiştir. tabi sırf fitne-fücur mekanları olması nedeniyle değildi kahvehanelerin kapatılması. ulema tarafından ilk dönemlerde bida olarak görülmüş üretim sürecinde haşhaşa benzerliği nedeniyle yasaklanmalara mazur kalmıştır.

son olarak osmanlı'da istanbul'un emniyetindne sorumlu olan yeniçerileri orta(kolluk)larından 56.ortanın çorbacısı(başı)nın da kahve açmaya selahiyeti vardır. özellikle siyasete sürekli müdahele eden ve osmanlı'da serpilen hizblerin kurbanı olan yeniçeriler için yeniçeri kahvehaneleri bir karargah, devlet sohbetinin yapıldığı ya da saraya karşı entrikaların tertip edildiiği mekanlardır. en önemli örnek ise patrona halil isyanı'nın 56.orta çorbacısı ali usta'nın kahvehanesinde tertip edilmesidir.