bugün

"Ortak iyi" insanlığın vicdanıdır. Zamanda ve mekanda durmaksızın dile gelir, konuşur. Sarı ırmak boylarında Konfüçyüs, Himalayalar'daki incir ağaçlarının altında Budha, iran yaylalarında Zerdüşt, Olimpos dağının eteklerinde Sokrat, Ortadoğunun çöllerinde ibrahim, dağlarında Musa, zeytinliklerinde isa, hurmalıklarında Muhammed olarak görülür. Kimi unutulup gider, kimi katı geleneklerin sarp kayalıklarına çarparak tahrif olur, bozulur. Kimi de insanlığı aydınlatmaya devam eder. ibn Arabi'nin dediği gibi bu vicdan hiç dinmeyen bir buluş (vecd) ameliyesidir. Farklı buluş, algılayış ve aktarış tarzlarında devam eder.

ibn Rüşd'ün dediği gibi gerçek peygamberler ile gerçek filozoflar arasında buluş, algılayış ve aktarış farkı vardır, kaynak farkı yoktur. Ortak kaynak Molla Sadra'nın dediği gibi varlık düzeyinde "birlikte" kozmik yolculuk halinde olduğumuz Allah ile evren, bilgi düzeyinde ise ikbal'in dediği gibi, doğru algılama için birlikte olması gereken akıl ile aşktır. Her biri ile "varoluşun" bir boyutuna açılınır. Kimi neyi algıladığının farkında, kimi değildir. Kimi neyi aktardığının farkında, kimi değildir.
Ne zaman hakikaten bulunursa(vicdan), buluşulmuş(vecd) olur; Rahman ve Rahim olan, bu vicdan/vecd üzerinden insanlığa seslenir. Evrenin Yüce Sahibi kendisini saklamıştır ancak insanlığın vicdani arayışlarında ve acılı yakarışlarında bulunmasını dilemiş gibidir.

Oluş(kevn), buluş(vecd) kabiliyetinde yaratılmıştır. Ortak iyi ile konuşmak için işte bu kabiliyette olmak veya bu kabiliyeti gösterenlerin izinden gitmek gerekir.