bugün

acitasyon, dejeneresyon, atmasyon yoluyla anlatımıdır.

nihat hatiboğlunun anlatımıyla "kabataş olayı":

"deri eldivenli 80-100 erkek hepsi yarı çıplaktı, zavallı türbanlının üzerine işiyor işiyor işiyorlardı.
- yapmayın diyordu türbanlı işemeyin üzerime,
dinlemiyorlardı ha bire işiyorlardı.sayıları 3 milyara yaklaşmıştı. ağlıyordu kabataş iskelesi ağlıyordu deniz (martılar ağlamıyordu onlarda zavallı kadının üzerine sıçıyorlardı)."
Olayları masallaştırarak anlatmaktır.
Sözlük yazarlari acimasizca "meme" içerikli başlıklar acıyordu. Yapmayın diyordu hakiki yazarlar. Ama dinlemiyorlardi. Meme başliklari 100 e yaklaşmıstı. Ağlıyordu moderatörler ağliyordu zall.

Gibi bir hikalestirme anlatimidir.
- oysa tek isteği miniminnacık, hak katında ufacık bir ak saraycık yaptırmaktı. dalga geçiyorlardı. bok saray diyorlardı, yok saray diyorlardı. ne vardı yapsa aksarayını gönüllere. ahhhhh yarap gönüllere...(reklama mı girdik? paraları saydınız mı oğlum?)
ha bire atıyordu dortmund.
1
2
3
4
yeter diyordu galatalı yeter artık atma.
gereksiz anlatım tarzı, türkçe de anlatım olarak yeni bir anlatım türü oluşturduğu için kendisini kutluyoruz.
(bkz: kayıp zaman)
bilmiyordu ne diyeceğini şaşırmıştı. bir hevesle dokunup klavyelere başlık açmıştı. adımı ismimi zikretmişti. aklınca dalga geçiyordu ama bilmiyordu günah olacağını öğrendiğinde ise ağlıyordu, tövbe ediyordu, namaz kılıyordu. sonunda akıllanmış ve doğru yolu bulmuştu.
Allah'ını seven defansa gelsin diye yalvarıyordu kaleci....
Bütün savunma ağlıyordu....