bugün

ne olduğu belirsiz bir adamla , ne olduğu belirsiz bir davranış-düşünce tarzının bir araya gelmesidir.

banal milliyeçilik pekçoğumuzun sahip olduğu bir özellik olmakla birlikte ; hem sağcılara yıkılan "yıkıcı milliyetçiliği" itileyen ama birtakım itici unsurlarını da içinde gizleyen "bizlerin" sorunu...

okan bayülgen ise bir ikon..aslında adam akıllı birşeyler yapıp onlarla sevilebilecekken , sırf daha hızlı yayılmak ve daha çok kitleye ulaşmak adına belirsiz mecralara sapan bir kişilik.

bir de bir üstaddan dinliyelim bu "muhteşem ikilinin" hikayesini :

"herifler fransa'yı işgal ediyor, her yerde araplar... bir de habire ürüyorlar, yakında fransa'da medeni fransız insan kalmayacak" mealinde sözleri söyleyebilen kişi...

"yahu dinleye dinleye üç tane yamyamın yaptığı müziği dinliyor bütün avrupa bu sene, heriflerin yaptığı müzik yamyam müziği!" diyebilen biri...

bunun üstüne "bu ülkede anti - militarist olamazsınız. askerimizle ilgili espri de yapamazsınız. buna hakkınız yok bu kadar şehidimiz varken. asker kaçaklarına gösterilen öfkeyi de haklı buluyorum..." diyebilen biri...

fakat bu kadar banal ırkçılığın ve vıcık vıcık sağcılığın üstüne özgürlükçü ve demokrat olduğunu sürekli belirten -ve özünde de öyle olan - açık radyo gibi bir kanalda program yapan, bu radyonun ruhunu ve çizgisini sahiplendiğini söyleyebilen bir adam... daha komiği böyle aşırı - sağcı ve ırkçı bir figürü içinde barındırabilen, dinleyicilerine "özgürlükçü ve demokrat" bir bilinç verme amacında açık radyo kurumu...

bu kişi okan bayülgen...

cultural studies alanında çalışan genç akademisyenlere buradan sesleniyorum. bayülgen sizin için bir derya... hiç tükenmeyecek bir kaynak...

popüler bir figür. belli toplumsal ve kültürel tüm hastalıkları kişiliğinde barındıran, fakat büyük bir illüzyonla tam tersi imajları da vermeyi başarabilmiş bir adam. yarı-entelektüel / yarı - cahil büyük bir kitleye de bunu yutturabilmeyi başarmış biri... tam bir illüzyon harikası...

bayülgen bunu sadece dışarıya değil kendine de bu şekilde yutturuyor. bayülgen bilinçli ve sistematik bir ırkçı değil... zaten bayülgen'in hiçbir fikrinin bilinçli ve arkasında bir dolulukla söylendiğine şahit olmadım...

akıl ve ruh sağlığı yerinde, vicdanı körleşmemiş her insanın rezalet sayacağı bir sürü sözleri bütün doğallığıyla ve sıradanlığıyla ifade ediyor bayülgen...

banal ırkçılık dediğimiz şey de bu... bilenler bilir. milliyetçilik üzerine olan literatürde çok kıymetli bir eser vardır. michael bilig'in 1995 yılında yayınladığı banal nationalism adlı eseri...

bilig, esas tehlikenin sistematik olarak savunulan, savunulurken adı koyulan bir milliyetçilik ideolojisinden ziyade, adı konmayan, hatta reddedilen ama gündelik hayat pratiğinde sürekli yeniden üretilen doğal, sıradan ve lalettayin bir milliyetçilik olduğunu ifade eder... buna da banal milliyetçilik der...

gerçekten günümüz dünyasında gündelik hayatta karşımıza çok çıkan, çoğu zaman farketmediğimiz potansiyel ve doğal milliyetçiliktir bu... bu tip milliyetçilik o toplumun tarihindeki hastalıkları ve çürükleri de açık eden bir işlev görür...

bayülgen'in durumu da tastamam bu... üstelik milliyetçilik noktasını aşan ırkçılığa ve faşizme kayan bir zihniyet yapısına sahip... bayülgen, türkiye'nin modernleşme tarihindeki bütün hastalıkları her zamanki "özgüven"iyle matah bir şeymiş gibi yıllardır kusuyor...

"içi dışı bir, ne düşünüyorsa söyleyen adam" olarak modern türk bireyinin tüm sapkın ve hasta yanlarını tüm çıplaklığıyla ve açıklığıyla dolayısıyla tüm cehaletiyle ve rezaletiyle örnekliyor...

öte yandan aşırı - sağ zihniyet yapısı hızla yayılan bir kanser gibi olduğu için sadece ırkçılık noktasında kalmıyor. cinsiyetçilik, ayrımcılık ve homofobi gibi tezahürleri de bu problemli kişilik yapısında barındırıyor... bu konuya da ileriki haftalarda değineceğim...

bayülgen modern türk ortasınıfının "stereotype" bir örneği. modern türk bireyi ırksal olarak euro - centrik saplantılara sahip. kendini avrupa'nın beyaz ve egemen sınıfında konumlandırma arzusunda bir birey tipi bu...

çeşitli başka sebeplerle de bu egemen-oluş saplantısının baş kurbanı: araplar... arap, modern türk aklının zihninde zencileri de kapsayan bir çerçeve. türk banal ırkçılığının kendine muhatap aldığı temel nesne "arap" imgesi...

bayülgen'e bir batı ülkesinde söylendiğinde derhal yargı sürecini başlatacak fecilikteki sözleri söyleten bu hastalıklı arkaplan... banal ırkçılık ülkemizde doğal karşılanan ve içselleştirilmiş bir olgu. o sebeple bu ülkenin kültür - sanat dünyasında çok sayıda banal ırkçı örneği var...

öte yandan bayülgen türk sanatçılarının çoğu gibi belli bir dünya görüşü oturmamış, amorf ve likid bir adam. bayülgen'i "farklı ve özgün" kılan taraf tam ters yönde bir imajı satmak istemesi... şekilsiz ve sıvı bir adam oluşunu kabullenmek istememesi... o sebeple sahte ve yalan bir görüntüyü sürekli diri tutmak için çırpınan bir kişi kendisi...

dediğim gibi ortada sıradan, banal ve doğal bir rezalet var...

acı olanı bu rezalet farkedilmiyor. çünkü bu rezil zihniyeti modern türk bireyleri olarak birçok kişi aynen paylaşıyor...
(bkz: rasim ozan kütahyalı okuyorum taraf ı seviyorum)