bugün

okan bayülgen'in oluşturduğu sohbetin ezilenleri ilgilendirmemesi durumudur.

emekçi, kürt bir genç olarak ve de kendi açımdan toplumun büyük bir kesimini temsil ettiğimi düşünerekten böyle bir haklı kanıya vardım. küçük burjuvazi ve burjuvaziyi ilgilendirecek, onların kültürel yapısına fayda sağlayabilecek vurgularda bulunuyor. bu vurguların yaşadığımız sömürü ve ülke içinde varolan etniksel baskı ile yüzyüze olan kürt insanlarına bir cezbediciliği bulunmamaktadır. objektif olarak bakıldığında hali hazırda türk medya dünyasının bir ayrım yaptığı ortadadır. ceylan adlı küçük kızın orduya bağlı mühimmatın etkisiyle ölmesi, nedense türk-burjuva medya'da yankı uyandırmamıştır. başka açıdan bakıldığında biri tarafından katledilen bir kızın haberi günlerce, aylarcaa basında yer almıştır.

sözde medya eleştirmeni olarak göz önünde bulunan okan bayülgen'in bu durumlar karşısında tepkisizleşmesi(neden tepki versin ki?) kendisinin sistemin bir numaralı uşağı olduğunu açığa vuruyor; zaten öyle de. tv önünde popüler kültürü eleştirdiğini düşünen okan bayülgen, bu olayların ve bu saçma sapan dünya düzeninin popüler kültürü varettiğini bildiği halde dile getirmemesi kendisinin usta bir demogog olduğunu gözler önüne seriyor(populer kültür mağdurlarının değil, kendinin bu saçma kültürden soyutlayan insanların gözleri önüne seriliyor).

televizyonlarda sürekli tiyatro, sanat, edebiyat gibi konulara değinmesi günde 20 tl ye 12 saat çalışan köleleri, onların çocuklarını ilgilendirmiyor. tabiki bizlerde tiyatrolara gitmek, sanatsal faaliyetlerde bulunmak isteriz ama nasıl? olmuyor, olmuyor... yaptığı bütün vurgular burjuvazi ve küçük burjuvazinin narin evlaytlarını ilgilendiriyor. bizler de onların tiyatrolara gidebilmesi için, onların sanat yapabilmesi için kölelik yapıyoruz. en büyük sanatçı da, en büyük tiyatrocu da, en büyük edebiyatçı da, en büyük bilim adamları da emekçilerdir.

maskeler sadece süretleri örter, geride kalan insanın kendi yüzüdür, ve o yüzü yalnızca onu vareden görür.

not: evlayt'ı özellikle belirttim.