bugün

bir hezeyan... bir özlem cümlesi.

herşey kafalarda nettir aslında. neyin ne olduğu, nasıl olacağı az çok öngörülebilir ve bellidir çoğu zaman. fakat hareket bekleyen görevler de vardır ve bu görevlerde uyum gerekir.

bu üzücü değildir. hareketler zarurî de olsa tercihseldir. mat olacağınızı bile bile çekersiniz atınızı, ya da atınızı bir adım önünüzdeki mat şansını kaybedeceğinizi bilerek oynatırsınız.

acaba kaybın mümkün olmadığı bir coğrafya var mı evrende?
"mükemmel" denen şey mümkün mü gözlerin haricinde?

kar gibi bir renk ile başladı. altı siyahtı, gözler yakur*. şirindi, güzelleşti; güzeldi akıl almaya başladı.

gün geldi.

gün geldi.

gün geldi.

değişim rüzgarı essin istemiyorum; değiştim yeteri kadar. artık ufak şeyler olsun. artık sürekli olsun. fırtına içnde savrulmasın her şeyim. isteğim bu. arzum bu.

ama durgun limanım benden kaçıyor.
ama durgun limanım geri çekiliyor.
sana ulaşmak zor olacaktı biliyorum ama,
dur orda lütfen.

gel.
kaybetmeye gönüllüyüm,yak canımı demektir kısaca..
(bkz: severim kurmayı devrik cümle)
ihtiyaç degil gereklilik dedirtesi cümle.. (bkz: pazarlamanın 100 tekniği)
gecenin kör karanlığında yalnızlıkla boğuşurken insan, depreşir duygular. hele bir de çekilmez bir sıkıntı varsa içinde, içinden dünya duyacakmışçasına haykırırsın ama sen bile duyamazsın içindeki sesi. "o kadar ihtiyacım var ki sana.."
sensizlik; mutsuzluk, çaresizlik demek benim için. bak yine sensiz bir gece.. hani kızardın ya sigara içmeme.. gerçi sen varken balkonda içerdim; şimdi odanın orta yerinde yakıyorum, her nefeste onunla birlikte bende yanıyorum.
günler acımasızca ilerlerken senden bi haberim yine. herkese seni sormak istiyorum, senden bir haber almak. gerçi biri cevap verse anında kara listeme alırım senle nasıl haberleşir hemde benim haberim yok. hala kıskanıyorum seni kendimden bile.
herkes seni soruyor bana "iyi mi?" diyorlar o kadar zor ki "bilmem" demek zaten başka da hiç bişey diyemiyorum. sensiz hiç bişey yapamıyorum ben dört duvar odamda tıkılıp kaldım. telefonlara bakmıyorum, msni açmıyorum diğer uçta sen olmadıktan sonra telefon da, msn de çok soğuk geliyor. seni başkasıyla görürüm belki diye dışarı çıkmıyorum. sensiz yaşayamıyorum... o kadar ihtiyacım var ki sana yaşamak için. ağlamaklı gözlerle oturuyorum, zeki müren dinleyip ,içiyorum her gece.
ama sen benden, duygularımdan bi haber...
çaresiz bir yakarıştır.
bu gibi durumlarda duyguların sözcüsü olması açısından mutlaka tsm bir eser olan 'dinmiyor hiç bu akşam' dinlenmelidir.

'dinmiyor hiç bu akşam
ne gözyaşım, ne acım
bu akşam da, her akşamdan
sana pek çok muhtacım

sana pek çok muhtacım..'
düşen adamın düşünün ağır ağıtıdır, ağlatır.
(bkz: nilüfer)
çaresiz bir bekleyiştir ki yürek acıtır...