bugün

hangi tarihli programda olduğunu hatırlamadığım ama "veryansın" adlı program olduğunu bildiğim, görünce ilk anda yadırgadığım ve sonra nedense o yadırgamanın yerini "normaldir" düşüncesinin aldığı olay. nihat bi dinle sonra ne diyeceksen de bak, ben de seni dinleyeceğim söz.

ulan yıllarca kapitalizm dedin, sömürü dedin, bu topraklar dedin, mevlana dedin, yunus dedin, ne lan bu şimdi lacoste? haa çıkıp bana "çakma lacoste" diyeceksen daha çok taşak geçerim senle. ayrıca yılbaşı programında milletin gözü önünde etleri götürdüğünü de unutmuş değilim? yazık lan sana, bari ekrana çıkmasaydın o lacoste'yle. lacoste giyen insan öykü yazamaz demiyorum götünden anlarsan çok üzülürüm biz dostuz, ama sen orhan pamuk musun kardeşim, bırak zengin edebiyatını bağıra bağıra yapan adamlar giysin, senin ne işin var markayla, yılbaşı programındaki etle. bi ara da boynuna atkıyı bağladın çıktın hıncal modeli. ya ben lan neyse bişey demiyorum. barış manço'ya da sövmüşün zaten saçma sapan... yapmasan iyiydi.

(bkz: nihat genç noluyo götün başın oynuyo)

nihat genç'ten tokat gibi yanıt gecikmedi ama olmamış gibi;

"Hayatımda Lacoste marka tişörtü ilk defa o gün giydim. Başka da giyinmedim. Zaten o kazak yıkandıktan sonra çekti küçüldü. Eleştiriler bana işlemedi ama kazağa işledi. insanlar eleştirilerin de haklılar ama bu marka işini zayıf bir nokta gibi algılamamak gerekir."