bugün

enteresan bir cift olmuslar. ne diyelim allah mutlu etsin.
helal olsun dediğimiz aşktır. sarkozy'i türkiye konusunda yaptığı açıklamalar nedeniyle hiç hazzetmesem, fransız milletini oldum olası hiç sevmesem de böyle halktan biri gibi yaşayan bir lidere sahip oldukları için fransızlara gıpta etmekteyim. bizde varolan devlet büyükleri aşk yaşamaz, osurmaz, sıçmaz v.b tabuları yıktı bu ikili bir anda. ne bileyim biz de isteriz abdullah gül metresiyle birlikte miami'de tatil yapsın yahut rte bara gidip sarhoş olsun falan ama nerde, bizim mübarekler düne kadar çocuk dahi yapmıyorlardı(ecevit ve demirel) allahtan akepe iktidar oldu da millet başbakan, cumhurbaşkanı çocuğu düğünü gördü, kah eğlendi kah güldü...
şu genç yaşıma kadar ilk defa bir siyasetçinin sulu aşkını televizyonlar önünde yaşamasına bu kadar net bir şekilde şahit oldum. devir gerçekten değişti.
sen ki koskoca bir ülkenin cumhurbaşkanısın. biraz otoriter olur, disiplinli olur insan.
bırakın siyasetçi kimliğini, bir erkeğin aşkını milyarların gözü önünde yaşaması...
her mide kaldırmaz. aslında komik de bir durum; düşünsenize sayın gül'ü bir mankenle el ele kol kola aşk yaşarken*, magazin programlarında paso gül ve x aşkı.. ne kadar banel olurdu.
fransa halkının şu anki görüşünü ve tavrını çok merak ediyorum.
an itibariyle evlilikle sonuçlanmış olan aşktır.

http://www.milliyet.com.t...un16.asp?prm=0,4315429349
sarkozy konum ve itibarını düşünmeden aşkını dilediği gibi yaşayarak gönlüme taht kurmuştur. carla bruni'ye olan hayranlığımdan mı bu sözleri sarfediyorum,hayır. çünkü dünya yı güzel hale getirecek bir şey var sevgi. ancak o bile dilenildiği gibi yaşanamıyor.bu yüzden tebrik etmek gerekir. her ikisini de.
sarkozy'nin konumunu ve itibarını düşünmesine gerek yoktur; çünkü kendilerinin elde ettikleri bir konumu varsa da (onun nasıl elde edildiği şaibeli.sadece yurdumuzda değil, dünyanın birçok yerinde siyasetin üzerinde hala kara eller var.)itibarının olmadığı son derece açıktır. berlusconi'den bile daha abazan olan ve bugüne kadar kırdığı cevizlerin hesabı kitabı tutulamayan biridir.peki, kişilerin özel hayatları meslek yaşamlarını etkilemeli midir? bana göre siyasetçiyse ahlaklı olduğunu kanıtlaması şarttır.neticede mecliste bunun için (bu yemin maddeleri içinde halkın tasvip etmeyeceği hareketlerde bulunmamak,genel ahlak kurallarına uymak da vardır)yemin edilmektedir. türkiye'de istifa kültürünün henüz gelişmediğinden yakınsak da bizden 100 yıl ilerideki bir demokrasi anlayışında olduğuna inandığımız fransa'da da bu tam anlamıyla yerleşmemiştir. nitekim fransız halkı yaptığı seçimden pişman olduğunu değişik biçimlerde göstermiş olsa da sarkozy sıcak koltuğunu bırakmayı istememiştir. siyaset bilgisinin ve karizmasının olmaması, carla bruni ile açıklarını kapatma isteğini dürtüklemiştir. herkes eşinin vücudunu, güzelliğini konuşmaktan sarkozy'nin yaptıklarını ve yapamadıklarını konuşma zamanı bulamamaktadır.tencere yuvarlanmış kapağını bulmuş işte.aşkı adına yaptığı fedakarlıkları milliyetçi bir fransız olarak devleti adına yapsaydı keşke.

not:carla bruni'yi de hiç beğenmiyorum.kıskançlık değil bu kesinlikle.sadece avrupalı parlamenterlerin yaptığı gibi içine düşülecek kadar özel bir kadın değil,diyorum.