bugün

(bkz: nefes alsın yeter)
müzisyenin,çalarken çıkardığı notalara duygu katanı, çaldığı eseri her çalışında ilkindeki gibi heyecan duyanı...
yola alaylı başlayıp, kendi geliştirmek, yenilemek adına mektepte de eğitim göreni...
aslında herhangi bir işte kendini geliştireni, hep daha iyisini yapanı'dır.

bu yüzden de mekteplisi daha makbuldür; en azından mektebini bitirebilmesi için kendini geliştirmesi gerekir, bu yüzden de tanıma uyar.

ama alaylısı makbul değil midir? sürüyle örneği olduğu gibi, kesinlikle geçerlidir. sayısız insan tanıyoruz, mektebine gitmeden mektepliden iyi olan...

sonuçta 'çok gezen mi daha iyi bilir, çok okuyan mı?' mertebesinde olan bir tartışma konusudur; konuş konuş bitmez...
alayına isyan, kralına mektep.*
bir insanın yeteneği yoksa istediği kadar eğitim alsın, yetiştirilsin, eğitimsiz ama yetenekli olan insana belki bir nebze yetişebilir. ama şu da vardır ki, yetenekli biri eğitim alıp o yeteneğinin üstüne gitmezse kendini yetiştiremez, ilerleyemez. o yüzden yüzde elli diye düşünmek lazım.
Müzisyen dediğin alaylı mektepli diye ayrılmaz yavrucum, katılıyor abiniz size.

Ancak şöyle bir durum vardır ki, mektepli müzisyenler, bu işi para kazanmak için yapar, enstrümanını orada burada para kazanmak için çalar-öğretir. Karşılığında hep bir para vardır. Tamam teknik olarak çok geliştirmiştir kendini, bir kırkayak ın ayaklarındaki ahenkle parmaklarını hareket ettirir fakat, alaylı müzisyen bu işin kaymağını yemektedir. Çünkü gerçekten müziğin tadını alır. Yaptığı işi maddi kaygı olmadan yapar. Mutludur.