bugün

itüsözlükte gezerken arakladığım bi başlık oldu bu yazar buddylerin buddysi ye teşekkürler.

"ekşi'den arakladığım bi başlık fakat ilgimi çekti. sizlerle paylaşmak istedim. yaşadıklarını aktardığı için yazar teutonn'a teşekkürler.

"bugün istanbul'da bir minibüste verilmiş olan ve bana "dinci kimdir", "müslüman kimdir" sorularının en net cevabını veren ibretlik ayardır.
olayın ilk kahramanı 45 yaşlarında türbanlı ve bol makyajlı bir kadın. bu dinci hanımefendi minibüse binip bir yere oturduktan sonra şoföre ineceği yeri söyleyip 1,5 tl uzattı. şoför de "abla orası 1,7 tl varsa 20 kuruş daha alayım" şeklinde cevap verdi. bu hanımefendi yüksek bir ses tonuyla "nasıl 1,7 tl olur, indi bindi 1,5 tl değil mi" gibi sorular sordu. şoför de aynı ses tonuyla "abla o zaman belediyeye gidip şikayetini bildir bu tutarları onlar belirliyor senin bindiğin yer ile ineceğin yerin arası 1,7 tl" cevabını verdi. kadın söylenmeye devam ederek galiba 50 kuruş uzattı ve şoför paranın üstünü verirken yine bağırarak istemiyorum kalsın sende falan dedi. şoför "ben senden fazla para istemiyorum gideceğin yer ne kadarsa o yeter" dedi ve uzattı para üstünü. bu gönlü zengin büyük müslüman hanımefendi de "istemiyorum dedim ya!" diyerek para üstünü şoförün yanındaki paraları koyduğu kutuya doğru fırlattı. şoför de önce aynadan ya sabır bakışı fırlattı ve ardından paraları kadının ayağına doğru aynı şekilde fırlattı. ben ve minibüsteki diğer yolcular henüz sadece izliyoruz olayı. şoför parayı geri fırlattıktan sonra bu türbanlı hanımefendi sesini daha da yükseltip bu sefer hakaret etmeye başladı. "bu mübarek günde senin bu yaptığın çok ayıp sen insanlıktan nasibini almamışsın" dedi. "ulan terbiyesiz parayı önce sen fırlatmadın mı?" demeyi çok istedim ama yeni bir türbanlı mağdur yaratmamak için sustum. bu hakaretten sonra kadın söylenmeye devam edince minübüsteki diğer iki kadın daha fazla dayanamadı. daha yaşlıca olan ve türbanı veya başörtüsü olmayan bu iki kadından bir tanesi "kardeşim şoförü meşgul etmesene yeter artık" diğeri de "hanımefendi parayı önce siz fırlattınız neden uzatıyorsunuz?" diyerek türbanlı kadının mağduriyeti için zemin oluşturdular. mağduriyet adım adım yaklaşıyordu, hissediyordum.
(bkz: mağduriyet is coming)
iki kadının olaya dahil olmasından sonraki bir dakika mağdur türbanlı, bu iki kadın ve benim konuşmamla geçti. ben de dayanamayıp "parayı siz fırlattınız aynısını şoför yapınca insanlıktan nasibini almamış oldu, adam sadece hakkı olan parayı istiyor" gibi şeyler söyledim sakin bir ses tonuyla-hiç huyum olmadığı halde. kadın o arada ben parayı fırlatmadım diye bir cümle kurdu. bu cümleye hiç girmiyorum göz göre göre böyle bir yalanı bir insan nasıl yüzü kızarmadan söyler hiç anlayamadım. gerçi belki de yüzü kızarmıştır ama yoğun makyaj sebebiyle ben görememiş olabilirim.
(bkz: yalan söylemeyi sizden öğrenecek değiliz)
artık türbanlı kadının mağdur olması için tüm şartlar oluşmuştu. ona saygısızca para fırlatıldı, iki başı açık kadın ve bir erkek tarafından cevap verildi, örselendi, mağdur oldu. türbanlı hanımefendi mağdur olma zamanının geldiğini anlamış olacakki tarihi ayarın kapısını aralayan o müthiş cümleyi kurdu: "ben sizin derdinizi çok iyi biliyorum!"
evet beklenen an gelmişti ve bir türbanlı anamız/bacımız daha elitist/ateist/laikçi/ulusalcı tayfa tarafından mağdur edilmişti. bu cümleyi kurarken minibüsteki herkes ve şu ana kadar yazılanları okuyan herkes kadının neyi kastettiğini çok net anlamıştır. mağdur hanımefendinin göremediği hesaba katmadığı biri daha vardı minibüste. bu olayın iknci kahramanı tüm bu olaylar yaşanırken ağzını bile açmayan tahminen 60'lı yaşların başında, türbanlı, pardesü giymiş bir teyzeydi.
(bkz: anadolu kadını)
müthiş cümleyi bir daha hatırlayalım: "ben sizin derdinizi çok iyi biliyorum!".
60'lı yaşların başındaki ve muhtemelen 160cm civarı bir boyu olan bu teyzemiz bu cümleyi duyduktan sonra daha fazla dayanamadı ve bugüne kadar bir minibüste ulaşılan en yükses ses rekorunu kırarak "neymiş bu insanların derdi söyle bakıyım sen bana". hepimiz donduk kaldık. sonra bu teyzemiz açtı ağzını yumdu gözünü.
(bkz: combo)
(bkz: fatality)
teyzemiz "başörtün yüzünden sana cevap verdiklerini mi kastediyorsun söyle bakıyım", "yeter artık be böldünüz bitirdiniz ülkeyi yazıklar olsun sana", "bu insanlar sana türbanlısın diye değil haksızsın diye cevap verdi", "ben de türbanlıyım ben de mi sana türbanlısın diye bağırıyorum şu an?" şeklinde benim şu an hatırlayabildiğim bu cümlelerle ayarlara devam etti.
mağdur türbanlı dut yemiş bülbüle döndükten sonra sesini alçalttı ve teyzemizin ısrarlı sorularına rağmen bizim derdimizin ne olduğunu söyleyemedi ve "bunu söylemek zorunda değilim" gibi saçma bir cümle kurdu. sonra 60'lı yaşlardaki teyzemiz diğer kadınlarla konuşurken "bırak kardeşim bunların müslümanlıkla falan alakası yok" deyip son darbeyi indirdi.
(bkz: finish her)
zavallı mağdur türbanlımız ayarmatör teyze karşısında daha fazla rezil kepaze olmamak için ineceği yere gelmeden kaçar gibi indi minibüsten.
sonra teyzemiz ben inene kadar akp'ye de "kendilerinden olmayanı ateist ilan ediyorlar", "bunlar pkk'dan daha beter böldüler ülkeyi" şeklinde giydirdi.

başlıkta belirttiğim iki insan tipi arasındaki farkı bana tekrar gösteren ayarcı teyzeye teşekkür edip iyi günler dileyerek indim minibüsten.
(bkz: içimin yağları eridi)"
böyle gerzekçe süslenmiş olanı ilgisiz kalmama sebep oldu.
(bkz: ayar kısmını yazmamışsın kardeş)